Selef ilik
Dosya - IGMG
Dosya - IGMG
- No tags were found...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Endişem, güvenlik birimlerin<br />
belli konjonktürel siyasal<br />
amaçlarla selefi oluşumları<br />
manipüle etmeleri ve<br />
operasyon yapmalarına<br />
imkan tanıyıp sonra da<br />
bunun sonuçlarından<br />
yararlanmaya<br />
çalışmalarıdır.<br />
Mesela Üsame b. Ladin’in övgüyle andığı Suudi<br />
Arabistanlı alim Hamûd b. ‘Uklâ’nın fetvalarını ele<br />
alalım. Şeyh Hamûd mancınık örneğini verir. Hz.<br />
Muhammed’in Taif fethinde kullandığı mancınık,<br />
bir savaş makinası olarak suçlu suçsuz ayırdetmeden<br />
herkesi hedef almaktadır. Müslüman liderler<br />
ve alimler İslam tarihi boyunca bu aracı kullanmada<br />
şer’i bir mahzur görmemişlerdir.<br />
Özellikle halkı Müslüman ülkelerde düzenlenen,<br />
dolayısıyla Müslümanları da hedef alan eylemler<br />
için teröristlere meşruiyet kaynağı olabilecek diğer<br />
bir argüman da yine Şeyh Hamûd tarafından<br />
sağlanmaktadır. Bazı klasik fıkıh kaynaklarında<br />
mes‘eletü’t-teterrüs olarak geçen bu bahiste, eğer kafirler<br />
savaşta Müslümanları siper yapmışlarsa İslam<br />
ordusunun duraksamadan ve siper yapılan din kardeşlerinin<br />
hayatından endişe duymadan savaşa devam<br />
etmesi caiz görülmektedir. Son olarak Hamûd,<br />
intikamın İslam’da caiz olduğunu söyler ve Müslümanlara<br />
muamele ettiklerinin misliyle kafirlere karşılık<br />
vermenin zaruretinden bahseder.<br />
Görüyorsunuz, şeriatın genel maksadlarını,<br />
kamu menfaatini, örfü dikkate almayan, akletmeyip<br />
sadece dini metinler üzerinden giden esnek bir hüküm<br />
çıkarma yöntemi bu yöne doğru tüm kapıları<br />
açabiliyor, meşru olmayanı meşru hale getirebiliyor.<br />
Ülke içerisindeki <strong>Selef</strong>i akımlara şüpheyle<br />
yaklaşan Almanya’nın <strong>Selef</strong>iliğin bir türü olarak<br />
sayılan Vahhabiliğin devletin resmi mezhebi<br />
olarak kabul edildiği Suudi Arabistan ile<br />
Almanya’nın gayet sıcak ve gerilimden uzak bir<br />
ilişki içerisinde olduğunu görüyoruz. İç politikasındaki<br />
tutumla dış politikasındaki tutum arasındaki<br />
çelişkili durum nasıl izah edilebilir?<br />
Suudi Arabistan ta başından beri Batılı süper<br />
güçlerin en önemli müttefiki ve stratejik ortağı<br />
olagelmiştir. Burada karşılıklı ekonomik çıkarların<br />
ve petrol unsurunun büyük rolü var kuşkusuz.<br />
Söz konusu devlet Almanya olunca, bu konuda çok<br />
deneyimli bir ülkeden söz ediyoruz aynı zamanda.<br />
Almanya, ambargo kıskacındaki İran İslam Cumhuriyeti<br />
ile de ilişkilerini bozmadan sürdürebilen,<br />
çıkarlarını kaybetmeyen bir ülke.<br />
Tabii ki burada apaçık bir ikiyüzlülüğü müşahade<br />
etmekteyiz. 11 Eylül sonrasında Büyük Ortadoğu<br />
Projesi diye ortaya atılan ama hedefleri<br />
bakımından başarız olan malum projenin yürümemesinin<br />
önemli nedenlerinden birisi, Batı’nın Suudi<br />
monarşik rejimini kaybetmeyi göze alamamasıdır.<br />
11 Eylül’ün 19 hava korsanından 15’inin Suudi<br />
vatandaşı çıkması ve Batı’nın rahatsız olduğu <strong>Selef</strong>iyye<br />
ideolojisinin ana vatanının bu ülke ve bu rejim<br />
olduğu gerçeği bu sonucu değiştirmemiştir. Bu<br />
tavır samim<strong>ilik</strong> testinde Batı’yı sınıfta bırakmıştır<br />
ve Müslüman toplumlar nezdindeki güvenlerinin<br />
bir kez daha sıfırlanmasına yol açmıştır.<br />
MART 2013 • SAYI 219 • PERSPEKTİF<br />
35