Selef ilik
Dosya - IGMG
Dosya - IGMG
- No tags were found...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Söyleşi<br />
birisine işaret ediyor. <strong>Selef</strong>iyye Sünnîliğinde esas<br />
olan siyasal tavır, dinen meşru olan devlete itaat<br />
etmektir. Abbasi yöneticileri tarafından ağır baskı<br />
ve işkencelere maruz kalan Ahmed b. Hanbel’in,<br />
aynı yöneticilere olan biatını bozmadığı, onların<br />
arkasında Cuma ve bayram namazlarını kılmaya<br />
devam ettiği, hem klasik kitaplarda hem de çağdaş<br />
Suudi <strong>Selef</strong>i akımın yazılarında altı çizilen bir örnektir.<br />
Namaz kıldığı müddetçe yöneticilere isyan<br />
etmek caiz değildir <strong>Selef</strong>iyye’ye göre.<br />
Ancak değindiğiniz gibi 2011’de başlayan Arap<br />
Baharı sürecinde -ilk başta tereddüt gösterseler de<br />
güçlü <strong>Selef</strong>i gruplar devrim sürecine bizzat iştirak<br />
ettiler. Bu gelişme cihadi akımlar söz konusu olduğunda<br />
belki süpriz olmadı ama özellikle Suudi <strong>Selef</strong>iliğindeki<br />
tavır değişikliği doğrusu şaşırtıcıydı. Zira<br />
bu çevre hep monarşik ve oligarşik eğilimlere yakın,<br />
sivil demokratik insiyatiflere uzak durmuştur. Temsili<br />
demokrasi, sivil katılımcılık gibi modern siyasi<br />
kavramları bid‘at olarak değerlendirmiştir. Fakat aynı<br />
çevre bu katılımı siyasal partileşmeye kadar götürdü<br />
ve serbest seçimlerde önemli bir oy desteğine ulaştı<br />
Mısır‘da. Suudi rejiminin bu <strong>Selef</strong>i hareketlenmeye<br />
desteğini ise, her zaman çekindiği İhvan ağırlığını<br />
dengelemeye matuf bir adım olarak anlamak gerekir.<br />
Yeni girilen bu kulvarın, <strong>Selef</strong>iyye içinde hem<br />
Suudî hem de Cihadî kanattan gelen tenkit ve muhalefete<br />
rağmen, <strong>Selef</strong>iyye’nin önemli bir kesimini<br />
ılımlılık ve esneklik yönünde dönüştüreceği rahatlıkla<br />
öngörülebilir. Diğer bir öngörü, bu yeni siyasal<br />
tecrübenin zaten çok parçalı olan <strong>Selef</strong>iyye içinde<br />
daha ileri ve farklı bölünmelere yol açabilmesi ihtimalidir.<br />
Dini zemindeki tenkitler, değişik fetvalar,<br />
karşılıklı reddiyeler eşliğinde bir iç hesaplaşma kaçınılmaz<br />
görünmekte. İmad Abdülğafur örneği belki<br />
de bu yönde olacakların ilk habercisi.<br />
Bazı kesimlerce <strong>Selef</strong>iliğin bilhassa Avrupa’da<br />
hızla büyüyen bir akım olduğu söyleniyor. Gerçekten<br />
de İslam’ı seçen kimi Avrupalıların <strong>Selef</strong>i<br />
akımların ve anlayışın etkisinde olduğu da görülüyor.<br />
Sizin gözleminiz ne yönde? Avrupa’da <strong>Selef</strong>iliğe<br />
bahsedilen yönde bir ilgi var mı? Varsa bu<br />
sizce neyle açıklanabilir?<br />
Avrupa’da gözlemlediğim kadarıyla İslam’a girişler<br />
eskiden olduğu gibi bugün de daha çok sufi<br />
cemaatler kanalıyla oluyor. Batılı insanın manevi<br />
boşluğunu dolduracak bir alternatif olarak tasavvuf<br />
ve tarikatler, kendilerinden beklenen performansı<br />
bu hususta sergilemeye devam ediyorlar. Ruhi derinlikten<br />
uzak, köşeli, dışlamacı ve literalist zihniyet<br />
yapısı ile <strong>Selef</strong>iyye, ihtida hareketlerinde sufiyye orijinli<br />
cemaatlerle rekabet edemez.<br />
Zengin maddi imkanlarla faaliyet yürüten <strong>Selef</strong>ilerin<br />
de ihtida hareketlerinde belli bir payı var<br />
kuşkusuz. Ama bu, sanıldığı gibi büyük bir pay<br />
değil. Özellikle Körfez sermayesiyle inşa ve idare<br />
edilen cami ve okulların davet hizmetlerine katkı<br />
sağladığı görmezlikten gelinemez. Bu gelişmeler<br />
Batı Avrupa’dan ziyade, komünizmden kurtulmuş<br />
Balkan ülkelerinde müşahade edilmekte. Dindarlaşan<br />
Müslüman halklar arasında söz konusu tesirin<br />
belli bir güce sahip olduğu belki söylenebilir.<br />
Ancak Batı Avrupa’da <strong>Selef</strong>iliğin tesirinin bilerek<br />
abartıldığını ve bu argümanın Müslümanlar üzerindeki<br />
rahatsız edici güvenlik uygulamaları için<br />
32<br />
PERSPEKTİF • SAYI 219 • MART 2013