17.11.2014 Views

Yargıtayın İş Hukukuna İlişkin 2004 Yılı Kararlarının - Kamu ...

Yargıtayın İş Hukukuna İlişkin 2004 Yılı Kararlarının - Kamu ...

Yargıtayın İş Hukukuna İlişkin 2004 Yılı Kararlarının - Kamu ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

edilmiş ve tespit hükmünün bu tehlikeyi ortadan kaldıracak nitelikte olması gerektiğini,<br />

yasada işçinin hak kazanıp da kullanamadığı yıllık izin süresi ücretinin<br />

sözleşmenin feshi tarihindeki son ücret üzerinden kendisine ödeneceği hükmünü<br />

getirdiği, bu düzenlemeye göre davacının hukuki menfaatinin tehlike içinde ol<br />

madığı ve fesihten sonra açacağı eda davası ile hakkını alabileceği, bu nedenle<br />

tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı sonucuna varmaktadır.<br />

Buna göre Yargıtay, yıllık iznin sözleşmenin sonunda ücret alacağına dönüşen<br />

bir alacak hakkı olma yönünü esas alarak sonuca varmaktadır.<br />

Halbuki, 2000 yılı Değerlendirmesinde de ele aldığımız ve 9. Hukuk Dairesinin<br />

konuyla ilgili 30-11-1999 tarih ve 259/679 sayılı kararında ve bu kararı<br />

onaylayan HGK kararında, izin hakkının kendisinden vazgeçilmesi mümkün olmayan<br />

kişilik haklarından olduğu, izin hakkı ve izin alacağının birbirinden farklı<br />

kavramlar olduğu, işçiye iznin ücretli olarak kullandırılmasının zorunlu bulunduğu<br />

isabetle ifade edilmiştir.<br />

Eski yasa döneminde yargı içtihadıyla geliştiği ve 4857 sayılı ĐK .m 59 da<br />

açık hükümle düzenlendiği üzere, kullandırılmayan izin ücretleri iş sözleşmesinin<br />

sona ermesiyle muaccel olan bir alacak hakkı niteliği taşıması, yıllık iznin temel<br />

hukuki niteliğini ortadan kaldırmaz. Ancak, <strong>Yargıtayın</strong> ele aldığımız kararı yıllık<br />

iznin kullandırılması zorunlu bir kişilik hakkı olma niteliğinin göz ardı edildiği<br />

izlenimi vermektedir. Böylece, yıllık izin adeta işçinin hakkı değil, kullandırıp<br />

kullandırmama yönünde işverenin mutlak takdir yetkisine bağlı lütuf halini almaktadır.<br />

Kanımıza göre, dava sürecinin uzunluğundan kaynaklanan pratik sorunlar<br />

bir an için göz ardı edilirse, işçinin yıllık izin hakkının doğduğu yönünde sözleşmenin<br />

devam ederken tespit davası açmasında, en azından teorik olarak hukuki<br />

yararı bulunmaktadır.<br />

Diğer yandan, konu izin hakkının kişilik hakkı olmasından hareketle öğretide<br />

Soyer tarafından ifade edilen(Soyer, Değerlendirme, 1997, 49) ve bizim de<br />

katıldığımız bir görüşle yakından ilgilidir. Söz konusu görüş, her ne kadar yıllık<br />

iznin kullanım tarihini belirleme yetkisi yönetim hakkı çerçevesinde işverene ait<br />

ise de, iznin hak edilen yıl içinde kullandırılması hukuken zorunlu olmasına rağmen<br />

kullandırılmamış ve izin yılının sonunda izin süresi kadar bir zaman kalmışsa<br />

işçinin bu hakkını işverenin haklı menfaatlerini ihlal etmemek kaydıyla kendiliğinden<br />

kullanabileceği yönündedir. Karar kanımızca bu görüşün önemini ortaya<br />

koymaktadır.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!