10 -> 83doğru kabul ettiğin zaman zekân keskinliğini, güzelliğini, yoğunluğunu kaybetmeye başlar; donuklaşır.Donuk zekâya akıl denir. Senin o sözde entelektüellerin aslında gerçekten zeki değil, sadece akıllı. Akıl bircesettir. Onu süsleyebilirsin, harika inciler, elmaslar, zümrütlerle süsleyebilirsin; ama ceset hâlâ bircesettir.Canlı olmak ise tamamen farklı bir şeydir.BİLİM KESİN OLMAK DEMEKTİR, olgular konusunda kesinkes emin olmak anlamına gelir. Olgularhakkında çok kesin olursan, o zaman gizemi hissedemezsin: Ne kadar kesin olursan, gizem o kadarbuharlaşıp yok olur. Gizemin bir miktar belirsizliğe ihtiyacı vardır; gizemin tanımlanmamış, sınırlarıçizilmemiş bir şeye ihtiyacı var. Bilim olgusaldır. Gizem olgusal değil, varoluşsaldır.Bir olgu, varoluşun sadece bir kısmı, çok küçük bir parçasıdır. Ve bilim parçalarla uğraşır, çünküparçalarla uğraşmak daha kolaydır. Daha küçük olduğu için analiz edebilirsin; onlar tarafından elegeçirilmezsin; onları eline geçirebilirsin. Onları küçük parçalara ayırabilirsin, onları etiketleyebilir,nitelikleri, nicelikleri ve olanakları konusunda kesinkes emin olabilirsin. Ancak bu süreç içinde gizemkatledilir. Bilim, gizemin öldürülmesidir.Eğer gizemi yaşamak istiyorsan başka bir kapıdan girmen gerekir, tamamen farklı bir boyuttan. Zihininboyutu, bilimin boyutudur. Meditasyon boyutu ise mucizevi olanın, gizemli olanın boyutudur.Meditasyon her şeyi tanımsız kılar. Meditasyon seni bilinmeyenin içine, haritası çıkartılmamış yerleregötürür. Meditasyon seni yavaş yavaş gözlemci ile gözlenenin eriyip tek olduğu noktaya götürür. Şimdi,bilimde bu mümkün değildir. Gözlemci gözlemci olmak zorundadır ve gözlenen, gözlenen olmalıdır; vearada kesin tanımlanmış bir çizgi sürekli korunmalıdır. Tek bir an bile kendini unutmamalısın; tek bir anbile araştırmakta olduğun nesneye ilgi duymamalı, tutkuyla, eriyerek, teslim olarak ve sevgiyle onayaklaşmamalısın. Ondan ayrı olmak zorundasın, çok soğuk olmak zorundasın; soğuk ve tamamen kayıtsızkalmak zorundasın. Bu umrsamazlık gizemi öldürüyor.Eğer sahiden gizemli olanı deneyimlemek istiyorsan, o zaman varlığında yeni bir kapı açmak zorundakalacaksın. Sana bilim adamlığını bırak demiyorum; sadece, bilim senin için çevresel bir etkinlik olarakkalsın. Laboratuvarda bilim adamı ol, ama labarotuvardan çıkınca bilimle ilgili herşeyi unut. O zamankuşları dinle, ama bilimsel bir yöntemle değil! Çiçeklere bak; bilimsel anlamda değil. Çünkü bir gülebilimsel anlamda bakarsan, aslında bambaşka bir şeye bakıyor olursun. O, şairin gördüğü gül ile aynıdeğildir.Deneyim nesneye bağlı değildir. Deneyim, onu yaşayana bağlıdır. Yaşananların niteliğine bağlıdır.Bir çiçeğe bakarken, çiçek ol; çiçeğin etrafında dans et, şarkı söyle. Rüzgar serin ve taze esiyor, güneşısıtıyor ve çiçek olgunluğunun doruklarına ulaşmış. Çiçek rüzgarda dans ediyor, kutluyor, şarkı söylüyor,ilahiler okuyor. Ona katıl. Kayıtsızlığı, nesnelliği, ayrı durmayı bırak. Bütün bilimsel yaklaşımlarını bırak.Biraz daha akışkan, biraz daha erir hale gel, sınırlarını ortadan kaldır. Bırak çiçek kalbinle konuşsun, bırakçiçek varlığına girsin. Onu davet et, o bir konuk. Ancak o zaman gizemin tadına bakmış olursun.Gizeme giden ilk adım budur, ve nihai adımsa: Eğer bir an için katılımcı olursan, anahtarın ne olduğunuöğrenmiş olur, sırrına erersin... Ondan sonra yaptığın her şeyi katılımcı olarak yap. Yürümek, bunumekanik olarak yapma, kendini gözlemleyerek yürüme; yürümek ol. Dans etmek, teknikle dans etme,teknik konu dışıdır. Teknik olarak doğru olsan bile, bütün keyfini kaçırırsın. Kendini dansın içinde erit,dansın kendisi ol, dansçıyı tamamen unut.Hayatının pek çok alanında bu tip derin bütünleşmeler başına gelmeye başlayınca, çevrendeki her şey yokolmaya başlaması gibi muhteşem deneyimlere sahip olmaya başladığında, egosuz, bir hiç olarak... çiçekorada ve sen yoksun, gökkuşağı orada ve sen yoksun... içindeki ve dışındaki gökyüzünde bulutlardolaşıyor ve sen yoksun... senin yerine mutlak bir sessizlik olduğunda - içinde kimse yokken, mantık,düşünce, duygu ve his tarafından bozulmamış, sadece saf bir sessizlik, bakir bir sükûnet varken -
11 -> 83meditasyon anına ulaşırsın. Zihin gitmiştir ve zihin gittiği zaman, gizem içeri girer.GÜVENİN YOLUGÜVEN EN BÜYÜK ZEKÂDIR.. İnsanlar neden güvenmiyor? Çünkü kendi zekâlarına güvenmiyorlar.Korkuyorlar, aldatılmaktan korkuyorlar. Korkuyorlar; o yüzden kuşku duyuyorlar. Kuşku korkudankaynaklanır. Kuşku, kendi zekândaki bir çeşit güvensizlikten kaynaklanıyor. Güvenebileceğinden eminolmadığından güvene kucak açamıyorsun. Güvenin, büyük zekâya, cesarete ve bütünlüğe ihtiyacı vardır.Onun derinine inmek için büyük bir kalbe gerek var. Eğer yeterince zeki değilsen, kuşku duyarak kendinikorursun.Eğer zekân varsa, bilinmeyene adım atmaya hazırsın; çünkü, eğer bütün bilinen dünya yok olsa vebilinmeyenin ortasında yalnız kalsan bile, orada yaşayabileceğini biliyorsun. Bilinmeyenin içinde kendinebir yuva kurabilirsin. Zekâna güveniyorsun. Kuşku savunmadadır; zekâ kendine her kapıyı açık tutar,çünkü o, "Ne olursa olsun, o mücadeleyi kabul ediyorum, uygun şekilde tepki verebileceğimi biliyorum."diyebilir. Sıradan zihnin böyle bir güveni yoktur. Bilgisi sıradandır.Bilmeme durumunda olmak zekâdır, farkındalıktır ve bu biriktirilemez. Yaşanan her an kaybolur,arkasında hiç bir iz bırakmaz, hiçbir varoluş izi bırakmadan yok olur. İnsan onun içinden bir kez daha saf,bir kez daha masum, bir kez daha bir çocukmuş gibi çıkar.Hayatı anlamaya çalışma. Onu yaşa. Sevgiyi anlamaya çalışma. Sevgiye doğru hareket et. O zamanbilirsin; ve o bilgi, senin yaşadıklarından ortaya çıkar. Bu bilgi gizemi asla yok etmez: Ne kadar bilirsen bil,çok daha fazlasının bilinmek üzere beklediğini bilirsin.Hayat bir problem değildir. Onu bir problem olarak ele almak yola yanlış adımla başlamaktır. O,yaşanacak, sevilecek, deneyimlenecek bir gizemdir.Aslında sürekli açıklama peşindeki bir zihin, korkmuş bir zihindir. O büyük korku yüzünden her şeyinaçıklanmasını istiyor. Kendisine açıklanmadan hiçbir şeye adım atamaz. Açıklamalar sayesinde, artık oalan tanıdık gelir; artık coğrafyasını biliyordur, artık elindeki haritaya, kılavuza ve takvime göre hareketedebilir. Hiçbir zaman haritasız, rehbersiz, bilinmeyen bir bölgeye adım atmaya hazır değildir. Ama hayatböyledir ve sürekli değiştiği için, bir haritasını çıkarmak mümkün değildir. Her an, şimdiki zamandır.Güneş altında eskiden kalma hiçbir şey yoktur, sana diyorum ki, her şey yenidir. İstisnasız hareket halindeolan, inanılmaz bir dinamizmdir. Sadece değişim kalıcıdır, sadece değişim asla değişmez.Her şey değişmeye devam eder, o yüzden bir haritan olamaz; harita tamamlandığı an, çoktan geçerliliğiniyitirmiştir. Harita eline geçtiği zaman, artık bir işe yaramaz, çünkü hayat yolunu değiştirmiştir. Hayat yenibir oyuna başlamıştır. Haritalarla hayatın üstesinden gelemezsin, çünkü hayat ölçülebilir değildir. Kılavuzkitaplara danışarak hayatın üstesinden gelemezsin; çünkü bu kitaplar, ancak her şey durağan olduğuzaman geçerlidir. Hayat durağan değildir, o bir dinamizmdir, bir süreçtir. Onun bir haritasına sahipolamazsın. O, ölçülemez. O ölçülemeyen bir gizemdir. Bir açıklama bekleme.Ben buna zihnin olgunluğu diyorum: İnsanın hayata hiçbir soru sormadan baktığı ve cesaretle, korkuduymadan içine atladığı zamandır.BÜTÜN DÜNYA SAHTE DİNDARLARLA DOLUDUR: Kiliseler, tapınaklar, Gurudwara'lar, camiler,dindar insanlarla doludur. Peki dünyanın tamamen dinsiz olduğunu göremiyor musun? Bu kadar çokdindar insan varken, dünya bu kadar dinsellikten yoksun; böyle bir mucize nasıl olabiliyor? Herkes dindar,ama toplamı dinsellikten yoksunluk. Din sahtedir. İnsanlar "yapay" güvene sahipler. Güven bir deneyimdeğil, inanç olmuştur. Onlara inanmaları öğretilmiştir, onlara bilmeleri öğretilmemiştir; insanlığın kaybettiğinokta da budur.
- Page 1 and 2: 1 -> 83cesaretEğer cesur değilsen
- Page 3 and 4: 3 -> 83CESARET NEDİRBaşlangıçta
- Page 5: 5 -> 83huzurunda kim olduğunu bile
- Page 8 and 9: 8 -> 83O zaman ne yapmalı? Yapıla
- Page 12 and 13: 12 -> 83Asla inanma. Eğer güvenmi
- Page 14 and 15: 14 -> 83acil bir durumdu. Kör adam
- Page 16 and 17: 16 -> 83olabilirse, ona çakravarti
- Page 18 and 19: 18 -> 83O sahipliği arttırmak iç
- Page 20 and 21: 20 -> 83bir kitap yazarsan, hiç ki
- Page 22 and 23: 22 -> 83meşalesini her iki uçtan
- Page 24 and 25: 24 -> 83Aslında korkan bu "BEN" di
- Page 26 and 27: 26 -> 83kadar güçlü ki, onu yenm
- Page 28 and 29: 28 -> 83derler. Eğer o görücü u
- Page 30 and 31: 30 -> 83Ancak eğer böyle konuşur
- Page 32 and 33: 32 -> 83götürmez. Korkmaya devam
- Page 34 and 35: 34 -> 83o zaman "Bu pasta çok lezz
- Page 36 and 37: 36 -> 83ve başka hiçbir şeyi umu
- Page 38 and 39: 38 -> 83Artık eski kalıpları ger
- Page 40 and 41: 40 -> 83Onu Nelson'ın yendiğini s
- Page 42 and 43: 42 -> 83file:///E:/E-K%C4%B0TAPLAAR
- Page 44 and 45: 44 -> 83başkalarının önüne koy
- Page 46 and 47: 46 -> 83dünya düzenine uyum sağl
- Page 48 and 49: 48 -> 83Eğer bir korkaksan, bunun
- Page 50 and 51: 50 -> 83Babam yanıtladı: "O benim
- Page 52 and 53: 52 -> 83gibi, bıkkınlık içinde
- Page 54 and 55: 54 -> 83Zihin tarihinin tamamı, b
- Page 56 and 57: 56 -> 83Bir ifade vardır, bazen "b
- Page 58 and 59: 58 -> 83aynı yaşam formu, tam şu
- Page 60 and 61:
60 -> 83sıkıntılarını, keyifle
- Page 62 and 63:
62 -> 83O yüzden, benim için basi
- Page 64 and 65:
64 -> 83gerçeklerini görmek ve bu
- Page 66 and 67:
66 -> 83zorlukları görüp kaçmay
- Page 68 and 69:
68 -> 83Birçok şekilde parçalana
- Page 70 and 71:
70 -> 83Neden kendimi ortaya koymak
- Page 72 and 73:
72 -> 83okyanusunda bir dalga gibi
- Page 74 and 75:
74 -> 83Ev sahibi tekrar köpeğe b
- Page 76 and 77:
76 -> 83Şimdi tek yapabileceğin
- Page 78 and 79:
78 -> 83neredeyse durur gibi olur.B
- Page 80 and 81:
80 -> 83hayatın akıyor ve ilk and
- Page 82 and 83:
82 -> 83kimse yok.Ama İsa gücün