11.07.2015 Views

OSHO - Cesaret - E-Kitap Ä°ndir - E-Kitap Oku

OSHO - Cesaret - E-Kitap Ä°ndir - E-Kitap Oku

OSHO - Cesaret - E-Kitap Ä°ndir - E-Kitap Oku

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

43 -> 83Çünkü sessiz kaldıkları zaman ikisi de yabancı olarak kalır. Hemen birbiriyle tanışırlar: "Adın ne? Nereyegidiyorsun? Ne iş yaparsın? Nerelisin?" Sadece birkaç soru. Sonra rahatlarlar; sen de tıpkı onlar gibi birinsanmışsın.İnsanlar her zaman uyumlu oldukları kalabalıklar içinde olmak ister. Sen farklı davranmaya başladığın an,bütün kalabalık şüphelenmeye başlar; bir şeyin ters gittiğini düşünür. Seni tanıyorlar ve değişimigörebiliyorlar. Seni, gerçek benliğini hiç kabullenmediğin zaman tanımışlardır ve şimdi birden gerçekbenliğini kabul ederken görüyorlar. Bu toplumda kimse kendini kabullenmez. Herkes kendisini lanetler.Toplumun yaşam tarzı budur: kendini lanetle. Ve eğer sen kendini lanetlemiyorsan, kendini kabulediyorsan, o zaman toplumdan ayrı düşmüş olursun. Toplum ise, sürüden ayrılmış olan kimseye tahammüledemez çünkü toplum sayılarla yaşar; buna sayıların politikası denir. Sayı çok olduğu zaman insanlarkendini iyi hisseder. Sayı çok daha büyük olunca ise insanlar haklı olduğunu hisseder; yanılıyor olamazlar,milyonlarca insan onlarla birliktedir.Dışlananların içindeyse şüpheler belirmeye başlar: "Kimse benimle değil. Haklı olduğumun garantisi ne?"O yüzden bana göre bu dünyada en büyük cesaret bir birey olmaktır.Birey olmak için en üst seviyede korkusuzluk temeline sahip olmak gerekir: "Bütün dünyanın bana karşıolması önemli değil. Önemli olan şey benim geçerli bir deneyim yaşamış olmam. Ben rakamlara bakmam,yanımda kaç kişi olduğuyla ilgilenmem. Ben sadece deneyimimin geçerliliğine bakarım. Bir papağan gibibaşkalarının sözünü tekrar edip etmediğime ya da anlattıklarımın kaynağının kendi deneyimlerim olupolmadığına bakarım. Eğer kendi deneyimimse, eğer benim kanımın, kemiğimin, iliğimin bir parçasıysa, ozaman bütün dünya karşımda olsa bile ben yine de haklıyım ve onlar haksız. Gerisi önemli değil, kendimiiyi hissetmem için onların oylarına ihtiyacım yok. Sadece başkalarının fikirlerini taşıyan insanlarbaşkalarının desteğine ihtiyaç duyar."Ancak toplum bugüne kadar böyle işlemiştir. Seni bu sayede ağılda tutabiliyorlar. Eğer onlar üzgünse, sende üzgün olmak zorundasın; eğer onlar mutsuzsa, sen de mutsuz olmak zorundasın. Onlar neyse, sen deaynı şey olmak zorundasın. Farklı olmaya izin verilmez çünkü farklar bireyliğe ve özgünlüğe giden yoluaçar. Ama toplum bireylerden ve özgünlükten çok korkar. Bu, birinin kalabalıktan bağımsız olduğunu vekalabalığı hiç umursamadığını gösterir. Tanrıların, tapınakların, rahiplerin, kutsal metinlerin onun için artıkanlamsızdır.Artık onun kendi varlığı ve yöntemi vardır, kendi tarzı vardır; yaşama, ölme, kutlama, şarkı söyleme vedans etme. O artık yuvasına dönmüştür.Kimse kalabalıkla birlikte yuvasına dönemez. İnsan yuvasına ancak tek başına ulaşabilir."İÇ SESİNİ" DİNLEBir çocuk sürekli kafasını kaşıyormuş. Bir gün babası ona bakıp, "Oğlum, neden sürekli kafanıkaşıyorsun?" diye sormuş.Çocuk yanıtlamış: "Hmm, galiba onun kaşındığını benden başka bilen yok."Bu, iç sestir! Sadece sen biliyorsun. Başka birinin bilmesi mümkün değil. Dışarıdan gözlemlenemez. Başınağrıdığı zaman sadece sen bilirsin, ispat edemezsin. Mutlu olduğun zaman sadece sen bilirsin, ispatedemezsin. Onu bir masanın üzerine koyup başkalarının denetimi ya da incelemesine açman mümkündeğildir. Hatta, iç ses o kadar derindedir ki, sen bile onun var olduğunu ispat edemezsin. Zaten o yüzdenbilim onu inkâr edip duruyor. Ancak inkâr insana ait değildir. Bir bilim adamı bile ne zaman sevgihissettiğini bilir; bir iç duygusu olduğunu bilir. Orada bir şey var! O bir nesne değil, bir cisim değil; onu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!