11.07.2015 Views

OSHO - Cesaret - E-Kitap Ä°ndir - E-Kitap Oku

OSHO - Cesaret - E-Kitap Ä°ndir - E-Kitap Oku

OSHO - Cesaret - E-Kitap Ä°ndir - E-Kitap Oku

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

60 -> 83sıkıntılarını, keyiflerini; her şeyini anımsar.Buda bunu bir kelimeyle tarif eder: tanka. Kelime anlamı olarak arzu demektir ancak mecazi anlamdabütün arzu hayatı anlamına gelir. Bütün olanlar: hüsranlar, tatminler, hayal kırıklıkları, başarılar,başarısızlıklar; bütün bu şeyler adına arzu diyebileceğin belirli bir alanda gerçekleşmiştir.Ölmekte olan kişi, bir sonraki sayfayı çevirmeden önce bütün bunları görüp anımsamak zorundadır çünkübedeni gidiyor. Artık bu zihin onunla olmayacak, bu beyin onunla olmayacak. Ama bu zihnin serbestbıraktığı arzu onun ruhuna yapışacak. Ve bu arzu gelecekteki hayatına karar verecek. Gerçekleştiremediğiher şey onun için bir hedef olacak.Hayatın, doğumundan çok önce, annen hamile kalmadan önce başlıyor. Daha önce, geçmiş hayatınınsonunda başlıyor. O son, bu hayatın bir başlangıcı oluyor. Bir bölüm kapanıyor ve bir başkası açılıyor.Şimdi, bu yeni hayatının nasıl olacağının yüzde doksan dokuzu, ölümünün son anına göre belirlendi.Topladıkların, bir tohum gibi yanında ne getirdiğine bağlı olacak. O tohum bir ağaca dönüşecek, meyveverecek, çiçek verecek ya da ne olacaksa olacak. Bunu tohumdan okuyamazsın ama bütün bu bilgilertohumda bulunur.Bir gün bilim, tohumdaki bütün programı okumayı başarabilir... Ağacın ne tür dallara sahip olacağını, nekadar yaşayacağını, başına neler geleceğini öğrenebilir. Çünkü bütün bunlar orada yazıyor; sadece bizokumayı bilmiyoruz. Olacak her şey potansiyel olarak şu anda mevcut.Ölüm anında ne yaptığın, doğumunun nasıl olacağını belirliyor. Çoğu insan hayata yapışarak ölür. Ölmekistemiyorlar ve insan neden istemediklerini anlayabiliyor: Sadece ölümle yüz yüze geldikleri zaman aslındahiç yaşamamış olduklarını fark ediyorlar. Hayat sanki bir rüya gibi gelip geçmiş ve ölüm kapıyadayanmıştır. Artık yaşayacak vakit kalmamıştır; ölüm gelmiş ve kapıyı çalıyor. Yaşayacak vakit olduğuzaman bin bir çeşit aptalca şey yapıyordun, yaşamak yerine vaktini harcıyordun.Kağıt oynayan, satranç oynayan insanlara "Ne yapıyorsunuz?" diye soruyorum, "vakit öldürüyoruz"diyorlar.Çocukluğumdan beri bu "vakit öldürmek" ifadesine karşı oldum. Dedem çok iyi bir satranç oyuncusuyduve ona sorardım: "Yaşlandın ama hâlâ vakit öldürüyorsun. Aslında zamanın seni öldürdüğünü görmüyormusun? Ama hâlâ vakit öldürüyorum diyorsun. Zamanın ne olduğunu bile bilmiyorsun, nerede olduğunubilmiyorsun. Onu tut ve bana göster."Zamanın uçtuğu, geçtiği gibi ifadeler aslında birer teselliden ibaret. Aslında geçip giden sensin. Her anlavabonun deliğinden akıp gidiyorsun. Ve sonra da vaktin geçtiğini düşünüyorsun. Sanki sen kalacaksın vevakit geçip gidecekmiş gibi. Zaman olduğu yerde duruyor; bir yere gitmiyor. Saatler, aslında akmayanzamanın akışını ölçmek için insanoğlunun yarattığı aletlerdir.Hindistan'da, Punjab eyaletinde, eğer Punjab'tan geçiyorsanız asla birine "saat kaç?" diye sormayın.Çünkü eğer saat on ikiyse öyle bir dayak yersiniz ki, canlı kurtulmanız mucize olur. Bunun çok felsefi birnedeni vardır; ama felsefe aptalların eline geçtiği zaman işte böyle şeyler oluyor.Sih dininin kurucusu Nanak, aydınlanma anlamına gelen samadhi'yi açıklarken bir örnek vermiş ve bununsaatin iki kolunun on ikide buluşması gibi olduğunu, ikinin bütünleşmesi gibi olduğunu söylemişti. Sadecebir örnek veriyordu. Samadhi anında varlığın ikiliğinin yok olduğunu ve tekliğe ulaşıldığını anlatmayaçalışıyordu. Aynı şey ölümde de oluyor. Daha sonra aynı şeyin ölümde de olduğunu açıkladı: Birbirindenayrı olarak hareket eden iki kolun bir araya gelip durduğunu, tek olduğunu anlattı: Varoluşla bir bütünolmaktan söz ediyordu.O yüzden Punjab'ta saat on iki ölüm sembolü oldu. Eğer herhangi bir Sardarji'ye "saat kaç?" diye sorarsanve saat on ikiyse, seni dövmeye başlar çünkü onunla alay ettiğin, ölmesi için beddua ettiğin anlamına gelir.Punjab'ta mutsuz ve sıkıntılı bir insan gördükleri zaman "yüzü saat on ikiyi gösteriyor" derler. Bazıları, saaton ikiye birkaç dakika varken saatlerini beş dakika ileri alıp, on dakika sonra düzeltiyor. Saatlerinin on

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!