12 -> 83Asla inanma. Eğer güvenmiyorsan, kuşku duymak daha iyidir, çünkü kuşku sayesinde; bir gün güvenolasılığı ortaya çıkacaktır. Sonsuza dek kuşkuyla yaşayamazsın. Kuşku bir hastalıktır; o bir rahatsızlıktır.Kuşku duyarken asla doyuma ulaşamadığını hissedersin; kuşku duyarken her zaman titrersin, kuşkuduyarken her zaman sıkıntı içinde, bölünmüş ve kararsız kalırsın. Kuşku duyarken sürekli bir kabusyaşarsın. O yüzden bir gün bunu nasıl aşacağının arayışına girersin. Bu nedenle inançlı olmaktansa, sahteinanca sahip olmaktansa, ateist olmak daha iyidir diyorum.Sana inanmak öğretildi; çocukluktan itibaren herkesin zihni inanmaya koşullandı: Tanrı'ya inan, ruha inan,şuna inan, buna inan. Artık bu inanç kemiklerine ve kanına girmiştir, ama hâlâ inanç olarak kalır;bilememişsindir. Ve bilmeden özgürleşemezsin. Bilgi özgürleştirir, sadece bilmek özgürleştirir. Bütüninançlar ödünç alınmıştır; sana başkaları tarafından verilmiştir, onlar senin içinde açan çiçekler değildir.Ve, ödünç alınmış bir şey seni nasıl gerçeğe götürür, mutlak gerçeğe? Diğerlerinden almış olduğun her şeyibırak. Dilenci olmak zengin olmaktan iyidir. Kendi alın terinle kazandıklarınla değil de, çalıntı şeylerle;ödünç alınmış şeylerle zengin olmak, gelenekle zengin olmak, miras ile zengin olmaktansa dilenci olmakdaha iyidir. Yoksul ama kendine ait şeylerle olmak çok daha iyidir. O yoksulluğun bir zenginliği vardır,çünkü gerçektir, ve senin inancının zenginliğiyse çok zayıf. O inançların asla çok derine ulaşamaz; en iyiihtimalle yüzeyde kalır. Biraz deşince de inançsızlık ortaya çıkar.Tanrı'ya inanıyorsun; sonra işin ters gidince, birden inançsızlık ortaya çıkıyor. "İnanmıyorum. Tanrı'yainanamam" diyorsun. Tanrı'ya inanıyorsun ve çok sevdiğin kişi ölünce inançsızlık ortaya çıkıyor. Tanrı'yainanıyorsun ve sadece sevdiğin birinin ölmesiyle bu inanç yok mu oluyor? Pek değeri yok. Güven asla yokedilemez; bir kez orada olursa, hiçbir şey onu yok edemez. Hiçbir şey, kesinlikle hiçbir şey onu yokedemez.O yüzden unutma: Güven ile inanç arasında çok büyük bir fark vardır. Güven kişiseldir; inanç isetoplumsaldır. Güvenin içinde gelişmek zorundasın; inancın içinde olduğun gibi kalabilirsin, nasılsan öylekalırsın, ve inanç sana dayatılabilir. İnançları bırak. Korku ortaya çıkacak, çünkü eğer inancı bırakırsankuşku doğar. Her inanç kuşkuyu bir yere saklanmaya zorluyor; kuşkuyu bastırıyor. Bu seniendişelendirmesin; bırak kuşku gelsin. Herkes gün ışığına ulaşabilmek için karanlık geceyi yaşamakzorundadır. Herkesin kuşkuyu yaşaması gerekir. Yolculuk uzun, geceyse karanlık. Ancak uzun yol sonaerdikten ve gün doğduktan sonra, buna değmiş olduğunu göreceksin. Güven "oluşturulamaz". Asla onu birekin gibi yetiştirmeye çalışma; tüm insanlığın yapmaya çalışageldiği şey budur. Oluşturulmuş güven,inanca dönüşür. Güveni kendi içinde keşfet; onu oluşturma. Varlığının daha da derinine in, varlığınıngerçek kaynağına ve onu keşfet.ARAYIŞ GÜVENE İHTİYAÇ DUYACAK, çünkü bilinmeyene adım atıyorsun. İnanılmaz bir güven vecesaret gerektirecek, çünkü geleneksel ve bilindik olandan uzaklaşıyorsun; güruhtan uzaklaşıyorsun. Engindenize açılacaksın ve diğer kıyı var mı, yok mu bilmiyorsun.Güvene sahip olma konusunda hazırlamadan seni böyle bir arayışa yollayamazdım. Bu biraz çelişkiligörünecek ama ne yapabilirim? Hayat böyledir. Sadece yüce bir güvene sahip olan kişi, yüce bir kuşkuya,yüce bir arayışa sahip olabilir.Çok az güvene sahip bir insan, ancak çok az kuşku duyabilir. Hiçbir güveni olmayan insan sadece kuşkuduyarmış gibi yapar. Derin arayışa giremez. Derinlik güvenden gelir... ve bu bir risktir.Seni bu haritasız denize göndermeden önce, tek başına çıkmak zorunda olduğun bu yolculuğa hazırlamakzorundayım. Ancak seni sadece teknene kadar götürebilirim. Önce güvenin güzelliğini ve kalbin yolununcoşkusunu bilmelisin; böylelikle gerçeğin engin okyanusuna açıldığın zaman, devam edecek cesarete sahipolacaksın. Ne olursa olsun, kendine olan güvenin tam olacaktır.Sadece şunu anla: Eğer kendine güvenmiyorsan, bir başkasına ya da bir şeye nasıl güvenebilirsin?İmkansızdır. Eğer kendinden kuşku duyuyorsan nasıl güvenebilirsin? Güvenecek olan sensin ve senkendine güvenmiyorsun; o zaman kendi güvenine nasıl güveneceksin? Akıl zekâya dönüşmeden önce,kalbin açılmış olması kesinlikle şarttır. Akıl ile zekâ arasındaki fark budur.
13 -> 83Zekâ, aklın kalple uyum içinde olmasıdır.Kalp nasıl güveneceğini bilir.Akıl nasıl araştırma yapacağını bilir.Eski bir Doğu hikayesi vardır:Bir köyün dışında iki dilenci yaşarmış. Biri körmüş, diğerinin bacakları yokmuş. Bir gün köyün dışında,dilencilerin yaşadığı bölgede orman yangını çıkmış. Tabii dilenciler aynı zamanda rakipmiş; aynı meslekte,aynı insanlardan dileniyorlarmış. Sürekli birbirlerine kızıyorlarmış. Onlar dost değil düşmanmış.Aynı meslekteki insanlar dost olamaz. Bu çok zordur, çünkü bu bir rekabet meselesidir; bir başkasınınmüşterilerini alırsın. Dilenciler müşterilerini etiketler: "Unutma, bu benim adamım. Sakın onu rahatsızetme." Sen hangi dilenciye ait olduğunu, hangi dilencinin seni sahiplendiğini bilmezsin; ama sokaktaki birdilenci seni sahiplenmiştir. Belki de kavga edip, savaşı kazanmıştır ve artık sen onun mülküsün...Üniversite yakınlarında bir dilenci görürdüm hep, ama bir gün onu çarşıda gördüm. O her zaman orada,üniversitenin çevresindeydi, çünkü genç insanlar daha cömert olur. Yaşlı insanlar giderek daha cimri, dahaürkek olur. Ölüm yaklaşmaktadır ve artık para yardımcı olabilecek tek şey gibi gözükmektedir. Ve eğerparaları varsa, o zaman başka insanlar bile onlara yardım edebilir; eğer paraları yoksa, kendi oğulları,kızları bile onları umursamayacaktır. Ama genç insanlar savurgan olur. Onlar gençtir, kazanabilirler;hayatları oradadır, önlerinde yaşanacak uzun bir hayat vardır.O zengin bir dilenciydi, çünkü Hindistan'da ancak zengin ailelerin çocukları üniversite seviyesineulaşabilir, aksi durumda ise üniversitede okumak için bir mücadele vermek gerekir. Çok az sayıda fakirinsan da gidebiliyor ama bu çok sancılı ve zordur. Ben de fakir bir ailedendim. Tüm gece bir gazetedeeditör olarak çalışıp gündüzleri de üniversiteye gittim. Yıllarca günde üç-dört saatten fazla uyuyamadım;gece ya da gündüz, ne zaman vakit bulursam o zaman uyudum.Yani bu dilenci çok güçlüydü. Başka hiçbir dilenci üniversite caddesine adım atamazdı, girmeleri bileyasaktı. Herkes üniversitenin kime ait olduğunu biliyordu: bu dilenciye! Sonra bir gün genç bir adamgördüm; yaşlı adam orada değildi. "Ne oldu; yaşlı adam nerede" diye sordum."Ben onun damadıyım. Bana üniversiteyi hediye olarak verdi." dedi. Üniversite sahibinin değiştiğini, artıkbir başka sahibi olduğunu bilmiyordu. Genç adam, "Onun kızıyla evlendim." dedi.Hindistan'da birinin kızıyla evlendiğinde, sana çeyiz verirler. Sadece kızıyla evlenmekle kalmazsın:Kayınpederin eğer çok zenginse, sana bir araba, bir ev vermek zorundadır. Eğer çok zengin değilse, enazından küçük de olsa bir motosiklet, o olmazsa, en azından bir bisiklet ama mutlaka bir şey; radyo, müzikseti, televizyon veya para, vermek zorundadır. Eğer gerçekten zenginse, sana yurtdışında okuyup dahaeğitimli birisi olma fırsatı sunar: Doktor ya da mühendis olursun ve masrafları o öder.Bu dilencinin kızı evlenmişti ve başlık parası olarak damada üniversite verilmişti. "Bugünden itibaren busokak, bu üniversite bana ait. Kayınpederim kimlerin müşterilerim olduğunu bana tek tek gösterdi"diyordu.Yaşlı dilenciyi pazar yerinde gördüm ve ona gidip, "Harika, çok iyi bir evlenme hediyesi vermişsin!"dedim."Evet" dedi. "Sadece tek bir kızım var ve damadım için bir şeyler yapmak istedim. Ona en iyi dilenmeyerini verdim. Şimdi çarşıda tekrar tekel oluşturmaya çalışıyorum. Bu çok zorlu bir iş; çünkü çok sayıdadilenci var. Kıdemli olanlar çoktan müşterileri paylaşmış. Ama endişe edecek bir şey yok. İdare ederim;birkaç dilenciyi buradan kovalarım." Ve kesinlikle dediğini yaptı.Orman yanarken, iki dilenci bir an için düşündü. Birbirlerine düşmanlardı, konuşmuyorlardı bile; ama bu
- Page 1 and 2: 1 -> 83cesaretEğer cesur değilsen
- Page 3 and 4: 3 -> 83CESARET NEDİRBaşlangıçta
- Page 5: 5 -> 83huzurunda kim olduğunu bile
- Page 8 and 9: 8 -> 83O zaman ne yapmalı? Yapıla
- Page 10 and 11: 10 -> 83doğru kabul ettiğin zaman
- Page 14 and 15: 14 -> 83acil bir durumdu. Kör adam
- Page 16 and 17: 16 -> 83olabilirse, ona çakravarti
- Page 18 and 19: 18 -> 83O sahipliği arttırmak iç
- Page 20 and 21: 20 -> 83bir kitap yazarsan, hiç ki
- Page 22 and 23: 22 -> 83meşalesini her iki uçtan
- Page 24 and 25: 24 -> 83Aslında korkan bu "BEN" di
- Page 26 and 27: 26 -> 83kadar güçlü ki, onu yenm
- Page 28 and 29: 28 -> 83derler. Eğer o görücü u
- Page 30 and 31: 30 -> 83Ancak eğer böyle konuşur
- Page 32 and 33: 32 -> 83götürmez. Korkmaya devam
- Page 34 and 35: 34 -> 83o zaman "Bu pasta çok lezz
- Page 36 and 37: 36 -> 83ve başka hiçbir şeyi umu
- Page 38 and 39: 38 -> 83Artık eski kalıpları ger
- Page 40 and 41: 40 -> 83Onu Nelson'ın yendiğini s
- Page 42 and 43: 42 -> 83file:///E:/E-K%C4%B0TAPLAAR
- Page 44 and 45: 44 -> 83başkalarının önüne koy
- Page 46 and 47: 46 -> 83dünya düzenine uyum sağl
- Page 48 and 49: 48 -> 83Eğer bir korkaksan, bunun
- Page 50 and 51: 50 -> 83Babam yanıtladı: "O benim
- Page 52 and 53: 52 -> 83gibi, bıkkınlık içinde
- Page 54 and 55: 54 -> 83Zihin tarihinin tamamı, b
- Page 56 and 57: 56 -> 83Bir ifade vardır, bazen "b
- Page 58 and 59: 58 -> 83aynı yaşam formu, tam şu
- Page 60 and 61: 60 -> 83sıkıntılarını, keyifle
- Page 62 and 63:
62 -> 83O yüzden, benim için basi
- Page 64 and 65:
64 -> 83gerçeklerini görmek ve bu
- Page 66 and 67:
66 -> 83zorlukları görüp kaçmay
- Page 68 and 69:
68 -> 83Birçok şekilde parçalana
- Page 70 and 71:
70 -> 83Neden kendimi ortaya koymak
- Page 72 and 73:
72 -> 83okyanusunda bir dalga gibi
- Page 74 and 75:
74 -> 83Ev sahibi tekrar köpeğe b
- Page 76 and 77:
76 -> 83Şimdi tek yapabileceğin
- Page 78 and 79:
78 -> 83neredeyse durur gibi olur.B
- Page 80 and 81:
80 -> 83hayatın akıyor ve ilk and
- Page 82 and 83:
82 -> 83kimse yok.Ama İsa gücün