14 -> 83acil bir durumdu. Kör adam, bacakları olmayan adama seslendi. "Kurtulmanın tek yolu var. Seniomuzlarıma alacağım. Sen benim bacaklarımı kullanacaksın; ben de senin gözlerini. Tek kurtuluş yolumuzbu."Anında anlaşıldı. Ortada bir sorun yoktu. Bacaksız adam dışarı çıkamıyordu, yanan ormandan hızlaçıkması mümkün değildi. Her taraf alevler içindeydi. Biraz yol alabilirdi ama bir işine yaramazdı. Hızlı, vehatta çok hızlı bir şekilde çıkmak gerekiyordu. Kör adam da çıkamayacağından emindi. Yangının netarafta olduğunu, yolun nerede olduğunu, hangi ağaçların yandığını ve hangilerinin yanmadığınıbilmiyordu. Kör bir adam: kaybolup giderdi. Ama ikisi de zeki insanlardı; düşmanlıklarını bırakıp dostoldular ve hayatlarını kurtardılar.Bu bir Doğu masalıdır. Konusu aklınla ve kalbinle ilgilidir. Dilencilikle bir ilgisi yoktur; seninle bir ilgisivardır. Orman yangınıyla bir ilgisi yoktur; seninle bir ilgisi vardır, çünkü yanmakta olan sensin. Her anyanıyor, acı çekiyor, sancılar içinde sızlanıyorsun. Akıl tek başına kördür. Bacakları vardır, hızlı koşabilir,çok hızlı yol alabilir; ama kör olduğu için hangi yöne gideceğini bilemez. O yüzden sürekli tökezler, düşer,kendine zarar verir ve hayatın anlamsız olduğunu düşünür. Dünyadaki bütün entelektüeller bunu söyler:"Hayat anlamsızdır" derler.Hayat onlara anlamsız gelir. Çünkü kör akılla ışığı görmeye çalışırlar. Bu imkansızdır.İçinde gören, hisseden ama bacakları olmayan bir kalp var; o koşamaz. Olduğu yerde kalır, sürekli atar,bekler. Bir gün akıl anlayacak ve kalbinin gözlerini kullanabilecektir.Ben güven dediğim zaman, kalbinin gözlerini kastediyorum.Ve kuşku dediğim zaman, aklının bacaklarını kastediyorum.İkisi bir araya gelince yangından kurtulabilir; bu hiç sorun olmaz. Ama unutma, aklın, kalbi omuzlarınınüstünde kabullenmesi gerekir. Buna mecburdur. Kalbin bacakları yoktur, sadece gözleri vardır ve aklınkalbi dinleyip, onun yönlendirmelerini izlemesi gerekir.Kalbin devreye girmesiyle akıl zekâya dönüşür. Bu bir dönüşümdür; bütünsel bir enerji dönüşümü. Ozaman insan bir entelektüel değil, basbayağı bilge olur.Bilgelik kalp ile aklın buluşmasından ortaya çıkar. Kalp atışlarınla aklının üretimleri arasında uyumyaratma sanatını bir kez öğrendiğin zaman, bütün sırrı avuçlarının içine alırsın: Bütün gizemlerin kapısınıaçacak maymuncuğa sahip olursun.MASUMİYETİN YOLUGerçek sorun cesaret sorunu değildir. Gerçek sorun, bilinenin ölmüş ve bilinmeyenin yaşayan olmasıdır.Bilinene tutunmak bir cesede tutunmaktır. Onu bırakmak için cesarete ihtiyacın yok; aslında cesedetutunmaya devam etmek için cesaret gerekir. Sadece görmen gerek. Sana tanıdık olanlar, yaşamışoldukların sana ne verdi? Nereye ulaştın? Hâlâ boş değil misin? İçinde derin bir tatminsizlik, derin birhüsran ve anlamsızlık yok mu? Bir şekilde başarıyorsun; gerçeği gizleyerek, yalanlar yaratarak, tutunmayı,kendini meşgul etmeyi sürdürüyorsun.İşte mesele bu: Bildiğin her şeyin geçmişe ait olduğunu, geride kaldığını net bir şekilde görmek. Omezarlığın bir parçasıdır. Bir mezarda olmayı mı istiyorsun, yoksa canlı olmayı mı? Bu sadece bugününsorunu değil; yarın da aynı sorunla karşı karşıya kalacaksın; ve ondan sonraki gün de. Son nefesine kadarbu böyle devam edecek.
15 -> 83Bildiğin her şey, biriktirdiklerin: bulgular, bilgiler, deneyimler; onları keşfettiğin an, onlarla işin bitmiştir.Artık o boş sözleri taşımak, o ölü yükünü sırtında taşımak hayatını ezer, hayatını ağırlaştırır; her an senibeklemekte olan o cap canlı, sevinç dolu varlık olmanı engeller.Anlayışı olan insan her an geçmişine ölür ve geleceğine yeniden doğar. Yaşadığı an sürekli birdönüşümdür, bir yeniden doğumdur, bir diriliştir. Bu pek de bir cesaret meselesi değildir; anlaşılmasıgereken ilk şey budur. Bu bir zihinsel berraklık meselesidir; neyin ne olduğu hakkında net olmaktır.Ve ikinci olarak, ne zaman cesaret ile ilgili bir konu ortaya çıkarsa, onu kimse sana veremez. Bu, birhediye olarak sunulabilecek bir şey değildir. Bu, herkesin doğuştan sahip olduğu bir özelliktir. Sen sadeceonun büyümesine izin vermedin, kendini ortaya koymasına izin vermedin.MASUMİYET, CESARET VE NETLİĞİN BERABERLİĞİDİREğer masumsan cesarete ihtiyacın yoktur. Netliğe de ihtiyacın yoktur; çünkü hiçbir şey masumiyettendaha net, daha şeffaf olamaz. O yüzden asıl sorun insanın kendi masumiyetini nasıl koruyacağıdır.Masumiyet elde edilecek bir şey değildir. Öğrenilecek bir şey değildir. Resim, müzik, şiir, heykel gibi biryetenek değildir. Bu tip bir şey değildir. O daha çok nefes almak gibidir; doğuştan varolan bir şey.Masumiyet herkesin doğasında vardır. Hiç kimse masum olmadan doğamaz.İnsan masum olmadan nasıl doğabilir? Doğum bu dünyaya boş bir sayfa olarak geldiğin anlamına gelir;üzerine hiçbir şey yazılmamıştır. Sadece geleceğin var; geçmişin yok. Masumiyetin anlamı budur. Oyüzden önce masumiyetin tüm anlamlarını anlamaya çalış.İlki: geçmiş yoktur; sadece gelecek vardır.Geçmiş, anılar, deneyimler, beklentilerden oluşan rüşvetler vererir . Bütün bunlar bir araya gelince seniakıllı yapar, ama net olamazsın. Seni kurnaz yapar, ama zeki olamazsın. Bu dünyada başarılı olmanısağlayabilir, ama varlığının derinliklerinde başarısız olursun. Ve en sonunda yüzleşeceğin başarısızlıkkarşısında, bu dünyanın bütün başarıları hiçbir şey ifade etmez. Çünkü nihai olarak sadece içindeki özseninle birlikte kalır. Diğer her şey kaybolur: Başarıların, gücün, adın, şöhretin, hepsi birer gölge gibikaybolur.Sonunda seninle kalan tek şey başlangıçta getirdiğindir. Bu dünyadan, sadece getirmiş olduğun şeyigötürebilirsin.Hindistan'da dünyayı bir tren istasyonunun bekleme odası gibi görme düşüncesi yaygındır; o senin evindeğildir. Sonsuza dek bekleme odasında kalmayacaksın. Bekleme odasındaki hiçbir şey sana ait değildir:mobilyalar, duvardaki resimler... Onları kullanırsın; resmi incelersin, koltukta oturursun, yatakta uzanırsın,ama hiçbiri sana ait değildir. Sadece birkaç dakikalığına ya da en fazla birkaç saatliğine oradasın, sonragitmiş olacaksın.Evet, bekleme odasına yanında ne getirdiysen, sadece onu alıp gideceksin: sana ait olanı. Bu dünyaya negetirdin? Ve dünya, kesinlikle bir bekleme salonudur. Bekleyiş, saniyeler, dakikalar, saatler, günlerolmayabilir, yıllarca sürebilir; ama yedi saat ya da yetmiş yıl beklemen neyi değiştirir?Yetmiş yılda, bir bekleme odasında olduğunu unutabilirsin. Oranın sahibi olduğunu, hatta inşa ettiğin evolduğunu düşünmeye başlayabilirsin. Bekleme odasının duvarına, üzerinde adın yazan bir plakakoyabilirsin.Bazı insanlar... Çok yolculuk yaptığım için bununla sık karşılaşıyorum. İnsanlar bekleme salonlarınıntuvaletlerine isimlerini yazıyor. İnsanlar bekleme salonunun mobilyalarına isimlerini kazıyor. Aptalcagörünüyor ama insanların bu dünyaya yaptığına çok benziyor bu.Antik Jaina yazıtlarında çok önemli bir hikâye var. Hindistan'da eğer biri bütün dünyanın imparatoru
- Page 1 and 2: 1 -> 83cesaretEğer cesur değilsen
- Page 3 and 4: 3 -> 83CESARET NEDİRBaşlangıçta
- Page 5: 5 -> 83huzurunda kim olduğunu bile
- Page 8 and 9: 8 -> 83O zaman ne yapmalı? Yapıla
- Page 10 and 11: 10 -> 83doğru kabul ettiğin zaman
- Page 12 and 13: 12 -> 83Asla inanma. Eğer güvenmi
- Page 16 and 17: 16 -> 83olabilirse, ona çakravarti
- Page 18 and 19: 18 -> 83O sahipliği arttırmak iç
- Page 20 and 21: 20 -> 83bir kitap yazarsan, hiç ki
- Page 22 and 23: 22 -> 83meşalesini her iki uçtan
- Page 24 and 25: 24 -> 83Aslında korkan bu "BEN" di
- Page 26 and 27: 26 -> 83kadar güçlü ki, onu yenm
- Page 28 and 29: 28 -> 83derler. Eğer o görücü u
- Page 30 and 31: 30 -> 83Ancak eğer böyle konuşur
- Page 32 and 33: 32 -> 83götürmez. Korkmaya devam
- Page 34 and 35: 34 -> 83o zaman "Bu pasta çok lezz
- Page 36 and 37: 36 -> 83ve başka hiçbir şeyi umu
- Page 38 and 39: 38 -> 83Artık eski kalıpları ger
- Page 40 and 41: 40 -> 83Onu Nelson'ın yendiğini s
- Page 42 and 43: 42 -> 83file:///E:/E-K%C4%B0TAPLAAR
- Page 44 and 45: 44 -> 83başkalarının önüne koy
- Page 46 and 47: 46 -> 83dünya düzenine uyum sağl
- Page 48 and 49: 48 -> 83Eğer bir korkaksan, bunun
- Page 50 and 51: 50 -> 83Babam yanıtladı: "O benim
- Page 52 and 53: 52 -> 83gibi, bıkkınlık içinde
- Page 54 and 55: 54 -> 83Zihin tarihinin tamamı, b
- Page 56 and 57: 56 -> 83Bir ifade vardır, bazen "b
- Page 58 and 59: 58 -> 83aynı yaşam formu, tam şu
- Page 60 and 61: 60 -> 83sıkıntılarını, keyifle
- Page 62 and 63: 62 -> 83O yüzden, benim için basi
- Page 64 and 65:
64 -> 83gerçeklerini görmek ve bu
- Page 66 and 67:
66 -> 83zorlukları görüp kaçmay
- Page 68 and 69:
68 -> 83Birçok şekilde parçalana
- Page 70 and 71:
70 -> 83Neden kendimi ortaya koymak
- Page 72 and 73:
72 -> 83okyanusunda bir dalga gibi
- Page 74 and 75:
74 -> 83Ev sahibi tekrar köpeğe b
- Page 76 and 77:
76 -> 83Şimdi tek yapabileceğin
- Page 78 and 79:
78 -> 83neredeyse durur gibi olur.B
- Page 80 and 81:
80 -> 83hayatın akıyor ve ilk and
- Page 82 and 83:
82 -> 83kimse yok.Ama İsa gücün