32 -> 83götürmez. Korkmaya devam eder ve diğerine asla izin veremezsin. Onun, senin özüne ulaşmasına asla izinveremezsin. Ona bir ölçüye kadar izin verirsin ve sonra duvar oluşur ve her şey durur.Sevgi yönelimli insan gelecekten korkmayan insandır. Sonuçlardan ve olası bedellerden korkmaz, şimdi veburada yaşar. Sonuçları kafana takma; bu, korku yönelimli zihinlere ait bir şeydir. Sonunda neler olacağınıdüşünme. Burada ol ve tüm benliğinle davran. Hesapçı olma. Korku yönelimli insan sürekli hesap yapar,planlar, düzenler ve koruma duvarları oluşturur. Bu şekilde tüm hayatını heba eder.Yaşlı bir Zen rahibi hakkında bir hikaye duydum: Ölüm döşeğindeymiş. Son günü gelmiş ve o akşam artıköleceğini ilan etmiş. O yüzden müritleri, havarileri ve arkadaşları gelmeye başlamış. Onu seven çok insanvarmış ve hepsi gelmek istiyormuş. Çok uzaklarda olanlar bile gelmiş.En eski müritlerinden biri ustasının ölmek üzere olduğunu duyunca hemen pazara koşmuş. Biri sormuş:"Usta kulübesinde ölüyor, sen neden pazara gidiyorsun?" Eski mürit yanıtlamış: "Ustamın özel bir çeşitpastayı çok sevdiğini biliyorum. Gidip ona o pastadan alacağım."Pastayı bulmak hiç kolay olmamış ama akşam üstü bir şekilde bulmuş ve elinde pastayla kulübeye koşmuş.Kulübede herkes endişeliymiş. Sanki Usta birini bekliyor gibiymiş. Gözlerini açıp etrafı taradıktan sonratekrar kapatıyormuş. Mürit, kulübeye gelince hemen sormuş: "Tamam, sonunda geldin. Pasta nerede?"Mürit pastayı çıkartmış. Usta pastayı sorduğu için de çok mutlu olmuş.Ölmek üzere olan Usta pastayı eline almış... ancak eli titremiyormuş. Çok yaşlı olmasına rağmen ellerititremiyormuş. O yüzden biri sormuş: "Bu kadar yaşlısın ve ölmek üzeresin. Yakında son nefesinivereceksin ama ellerin bile titremiyor."Usta yanıtlamış: "Ben asla titremem çünkü korkum yok. Bedenim yaşlanmış olabilir ama ben hâlâ gencimve bedenim geride kaldıktan sonra bile genç olarak kalacağım."Sonra pastadan bir lokma alıp çiğnemeye başlamış. O sırada biri sormuş: "Son sözün ne olacak,Usta?Yakında aramızdan ayrılacaksın. Neyi hatırlamamızı istersin?" Usta gülümsemiş: "Ah, bu pasta çoklezzetli!" Şu anda, burada yaşayan adam budur: Bu pasta çok lezzetli! Ölüm bile önemsiz. Bir sonraki ananlamsız. Bu anda, bu pasta çok lezzetli. Eğer bu anın içinde olabiliyorsan, şimdiyi bu an içinde her şeyiyleyaşayabiliyorsan, ancak o zaman sevebilirsin.Sevgi nadiren açan bir çiçektir. Sadece arada bir gerçekleşir. Milyonlarca insan sevgili oldukları yanlışinancına kapılmıştır. Onlar sevdiklerine inanıyor ancak bu yalnızca onların inancı.Sevgi nadiren açan bir çiçektir. Arada bir olur. Nadirdir çünkü ancak korkunun olmadığındagerçekleşebilir, daha önce değil. Yani sevgi ancak derin ruhsallığa sahip, dindar birinin başına gelebilir.Seks herkes için mümkündür. Tanışıklık herkes için mümkündür. Sevgi değil.Korkmadığın zaman saklayacak bir şeyin yoktur; ancak o zaman bütün sınırları kaldırıp açık bir insanolabilirsin. Ancak o zaman bir başka insanı kendi gönlünün derinliklerine ulaşması için davet edebilirsin.Ve unutma; eğer birinin gönlünün derinliklerine girmesine izin verirsen, o biri de senin kendi gönlününderinliklerine girmene izin verecektir. Güven yaratılmıştır. Sen korkmadığın zaman diğeri de korkusuzolur.Senin sevginde her zaman korku vardır. Koca karısından korkar, kadın kocasından korkar. Sevgililersürekli korkar. O zaman yaşanan sevgi olmaz. Yaşananlar sadece birbirine dayanan iki korku dolu insanınarasında yapılmış olan bir düzenlemedir. Kavga, sömürü, manipülasyon, kontrol, hükmetmek, sahiplenmekvardır ama bu sevgi değildir.Eğer sevginin oluşmasına izin verirsen duaya ihtiyaç kalmaz, meditasyona ihtiyaç kalmaz; herhangi birkilise ya da tapınağa ihtiyaç kalmaz. Eğer sevebiliyorsan, Tanrı'yı tamamen unutabilirsin. Çünkü sevgi
33 -> 83sayesinde her şeyi yaşamış olacaksın: meditasyonu, duayı, Tanrı'yı. İsa, "Sevgi Tanrı'dır" derken bunukastediyor.Ancak sevgi zordur. Korkunun geride bırakılması gerekir. İşin garip tarafı da bu; kaybedecek hiçbir şeyinolmamasına rağmen bu kadar korkuyor olman.Kabir isimli mistik bir yerde şöyle söylemiştir: "İnsanlara bakıyorum. Çok korkuyorlar, nedeninianlamıyorum çünkü kaybedecek hiçbir şeyleri yok. Onlarınki, tıpkı çıplak olmasına rağmen elbiselerininerede kurutacağını bilemediği için nehirde yıkanmaktan korkan birisinin durumuna benziyor." Senin dedurumun bu; çıplaksın, hiç elbisen yok ama sürekli elbiseler için endişeleniyorsun.Kaybedecek neyin var? Hiçbir şey. Ölüm bu bedenini elinden alacak; ölüm onu almadan önce, onusevgiye ver. Her şeyin elinden alınacak; alınmadan önce neden onları paylaşmıyorsun? Ona sahip olmanıntek yolu bu. Eğer paylaşıp verebiliyorsan, efendi sensin. Zaten elinden alınacak; hiçbir şeyi sonsuza dekelinde tutamazsın. Ölüm her şeyi yok edecektir.Eğer beni doğru anladıysan mücadelenin ölümle sevgi arasında olduğunu anlarsın. Eğer verebiliyorsan birölüm olmayacak. Senden bir şey alınmadan önce sen onu çoktan vermiş, onu hediye etmiş olacaksın. Ozaman ölüm olamaz. Seven birisi için ölüm söz konusu değildir. Sevmeyen biri için her an ölüm demektirçünkü sürekli ondan bir şeyler kopartılmaktadır. Bedeni kayboluyor, her anı kaybediyor. Ve sonra bir deölüm gelecek ve her şey yok olacak.Neden korkuyorsun? Neden bu kadar korkuyorsun? Hakkındaki her şey biliniyor olsa bile, açık bir kitapolsan bile neden korkuyorsun? Sana nasıl zarar verebilirler? Bunlar sahte kavramlardır, toplumun nedenolduğu şartlandırmalardır. Toplum her şeyi gizlemen gerektiğini, kendini korumak zorunda olduğunu,sürekli mücadele içinde olman gerektiğini, herkesin düşmanın olduğunu ve herkesin sana karşı olduğunusöyleyip durur.Hiç kimse sana karşı değil! Birinin sana karşı olduğunu hissetsen bile, o bile, sana karşı değildir. Çünküherkes kendisiyle ilgilenmektedir, seninle değil. Korkacak bir şey yok. Gerçek bir ilişkinin oluşması içinönce bunun hayata geçirilmesi gerekiyor. Korkacak hiçbir şey yok.Bu konu üzerinde iyice bir düşün. Sonra başkalarının sana nüfuz etmesine izin ver, onları içeri davet et.Hiçbir yerde bir engel yaratma. Bir koridor ol; her zaman açık, kilitsiz ve kapısız ol. Üzerinde kapalı birkapı olmasın. O zaman sevgi mümkün olabilir.İki gönül buluştuğunda sevgi oradadır. Ve sevgi simyasal bir olgudur; tıpkı hidrojen ve oksijen bir arayageldiğinde su gibi yeni bir şeyin yaratılması gibi. Hidrojenin olabilir, oksijenin olabilir ama eğer susamışsanbunlar hiçbir işine yaramayacak. İstediğin kadar oksijene, istediğin kadar hidrojene sahip olabilirsin amasusuzluğunu gideremezsin.İki gönül bir araya geldiği zaman yeni bir şey yaratılır. Bu yeni şey sevgidir. Ve tıpkı su gibi, birçokhayatın susuzluğunu giderir. Birden doyarsın. Bu, sevginin görünür işaretidir; sanki her istediğini eldeetmiş gibi tatmin olursun. Artık ulaşılacak bir hedef kalmamıştır; amacına ulaşmışsındır. Başka bir hedefyok, yazgını gerçekleştirdin. Tohum bir çiçeğe dönüştü, mutlak olgunluğuna erişti.Sevginin görünür işareti derin bir tatmin hissidir. Bir insan sevdiği zaman derin bir tatmin yaşar. Sevgigözle görünmez ancak kişinin çevresindeki o huzur, derin tatmin duygusu görünebilir her nefesinde, herhareketinde tüm varlığı mutluluğa ulaşmıştır.Sevginin seni arzusuz yaptığını söylersem şaşırabilirsin ama arzu tatminsizlikten ortaya çıkar. Sahipolmadığın için arzularsın. Arzu edersin çünkü eğer o şeye sahip olursan seni tatmin edeceğini düşünürsün.Arzu, tatminsizlikten ortaya çıkar.Sevgi olduğu zaman; iki gönül buluşup, kaynaşıp, bütünleştiği zaman yeni bir simyasal nitelik doğar vetatmin oluşur. Sanki tüm varoluş durmuş gibidir, hareketsiz. O zaman yaşanan an, varolan tek an olur. İşte
- Page 1 and 2: 1 -> 83cesaretEğer cesur değilsen
- Page 3 and 4: 3 -> 83CESARET NEDİRBaşlangıçta
- Page 5: 5 -> 83huzurunda kim olduğunu bile
- Page 8 and 9: 8 -> 83O zaman ne yapmalı? Yapıla
- Page 10 and 11: 10 -> 83doğru kabul ettiğin zaman
- Page 12 and 13: 12 -> 83Asla inanma. Eğer güvenmi
- Page 14 and 15: 14 -> 83acil bir durumdu. Kör adam
- Page 16 and 17: 16 -> 83olabilirse, ona çakravarti
- Page 18 and 19: 18 -> 83O sahipliği arttırmak iç
- Page 20 and 21: 20 -> 83bir kitap yazarsan, hiç ki
- Page 22 and 23: 22 -> 83meşalesini her iki uçtan
- Page 24 and 25: 24 -> 83Aslında korkan bu "BEN" di
- Page 26 and 27: 26 -> 83kadar güçlü ki, onu yenm
- Page 28 and 29: 28 -> 83derler. Eğer o görücü u
- Page 30 and 31: 30 -> 83Ancak eğer böyle konuşur
- Page 34 and 35: 34 -> 83o zaman "Bu pasta çok lezz
- Page 36 and 37: 36 -> 83ve başka hiçbir şeyi umu
- Page 38 and 39: 38 -> 83Artık eski kalıpları ger
- Page 40 and 41: 40 -> 83Onu Nelson'ın yendiğini s
- Page 42 and 43: 42 -> 83file:///E:/E-K%C4%B0TAPLAAR
- Page 44 and 45: 44 -> 83başkalarının önüne koy
- Page 46 and 47: 46 -> 83dünya düzenine uyum sağl
- Page 48 and 49: 48 -> 83Eğer bir korkaksan, bunun
- Page 50 and 51: 50 -> 83Babam yanıtladı: "O benim
- Page 52 and 53: 52 -> 83gibi, bıkkınlık içinde
- Page 54 and 55: 54 -> 83Zihin tarihinin tamamı, b
- Page 56 and 57: 56 -> 83Bir ifade vardır, bazen "b
- Page 58 and 59: 58 -> 83aynı yaşam formu, tam şu
- Page 60 and 61: 60 -> 83sıkıntılarını, keyifle
- Page 62 and 63: 62 -> 83O yüzden, benim için basi
- Page 64 and 65: 64 -> 83gerçeklerini görmek ve bu
- Page 66 and 67: 66 -> 83zorlukları görüp kaçmay
- Page 68 and 69: 68 -> 83Birçok şekilde parçalana
- Page 70 and 71: 70 -> 83Neden kendimi ortaya koymak
- Page 72 and 73: 72 -> 83okyanusunda bir dalga gibi
- Page 74 and 75: 74 -> 83Ev sahibi tekrar köpeğe b
- Page 76 and 77: 76 -> 83Şimdi tek yapabileceğin
- Page 78 and 79: 78 -> 83neredeyse durur gibi olur.B
- Page 80 and 81: 80 -> 83hayatın akıyor ve ilk and
- Page 82 and 83:
82 -> 83kimse yok.Ama İsa gücün