68 -> 83Birçok şekilde parçalanabilir; çok kırılgandır. İçe bakmayarak bir şekilde durumu idare ediyorsun.Nasrettin Hoca bir tren yolculuğu yapıyormuş. Kondüktör bilet kontrolü için gelmiş. Hoca bütün ceplerine,bütün çantalarına bakmış ama biletini bulamamış. Terlemeye başlamış ve giderek daha fazla endişelenmiş.Kondüktör dayanamayıp araya girmiş: "Bayım, ama ceplerinizden birine bakmadınız. Neden orayabakmıyorsunuz?"Nasrettin Hoca hemen yanıtlamış: "Lütfen o cepten söz etme. Oraya bakmayacağım. O benim tekumudum! Eğer o cebe bakarsam ve orada yoksa, o zaman yok; o zaman kesinlikle yok. O cebe bakamam.Kusura bakma ama başka her yere bakacağım; o cep benim güvencem, sonuna kadar orada olduğunu ümitedebilirim. Oraya bilerek bakmadım ve bakmayacağım. Bileti bulsam da bulmasam da, o cebe kesinliklebakmayacağım."Egoyla ilgili durum da böyle. İçine bakmıyorsun, orası senin tek umudun. "Kim bilir? Belki orada." Amaeğer bakarsan, olmadığını anlayacaksın.İçine bakmayarak, sürekli dışarı bakarak yarattığın bu sahte ego, korkunun kökeni. Bakman gereken bütüno alanlardan korkarsın. Güzellikten korkarsın çünkü güzellik seni içine çekecektir. Güzel bir gün batımına,bulutlardaki o muhteşem renklere bakmaya korkarsın çünkü böyle bir güzellik seni içine gönderir. Böylebir güzellik düşünmeyi durdurur: Zihin o hayranlık anı içinde nasıl düşüneceğini, neler öreceğini, nasıldönüp duracağını unutur. Zihinsel iç konuşma durur ve birden içeri girmiş olursun.İnsanlar harika müzikten korkar, insanlar harika şiirlerden korkar, insanlar derin ilişkiler kurmaktankorkar. İnsanların aşk ilişkileri vur-kaç ilişkilerdir. Birbirlerinin derinliklerindeki varlıklarına inmiyorlarçünkü diğerinin varlığına inmek korkutucudur, çünkü diğerinin varlık havuzu seni yansıtır. Diğerininvarlığı olan o havuzun, o aynanın yansımasında kendini bulamazsan, eğer ayna boş kalırsa, eğer hiçbir şeyyansıtmazsa ne olacak?İnsanlar sevgiden korkuyor. Sadece rol yapıyor, sevgi adına oyun oynamaya devam ediyorlar.Meditasyondan korkuyorlar; meditasyon adı altında yaptıkları, yeni düşünce tarzlarından ibaret. MaharişiMaheş Yogi'nin Transandantal Meditasyonu budur. Ne meditasyondur, ne de transandantal, yanideneyimüstüdür. Sadece bir mantra söylemekten ibaret. Mantra söylemek ise sadece bir düşünce sürecidir;yoğunlaşmış bir düşünce. Bu yine yeni bir araçtır, meditasyon yapmama aracı. İnsanlar Hıristiyan dualarınıtekrarlıyor, Müslüman dualarını tekrarlıyor, Hindu dualarını tekrarlıyor; hepsi meditasyondan kaçınmayollarıdır. Unutma, bunlar meditasyon değil. Zihin o kadar kurnazdır ki, meditasyon adına birçok sahteolgu yaratmıştır.Meditasyon senin hiçbir şey yapmamandır, zihnin tamamen işlevini durdurmasıdır. Zihnin bu işlememedurumu meditasyondur. Ne şarkı, ne mantra, ne görüntü, ne konsantrasyon. İnsan sadece varolur. Buvarolma durumunda ego kaybolur. Egoyla birlikte egonun gölgesi de kaybolur. Bu gölge korkudur.Korku, en büyük sorunlardan biridir. Her insan bunu yaşamak ve belirli bir anlayışa ulaşmak zorunda. Egosana bir gün ölmen gerekebileceği korkusu verir. Ölümün sadece başkalarının başına geleceğini düşünerekkendini kandırırsın ve bir anlamda haklı olursun: bir komşu ölür, bir tanıdık ölür, bir arkadaş ölür, eşinölür, annen ölür; hep başkasının başına gelir, sana değil. Sen bu gerçeğin arkasında gizlenirsin: Belki biristisna olduğunu, ölmeyeceğini düşünürsün. Ego seni korumaya çalışmaktadır.Ama ne zaman biri ölse içinde bir şey titremeye başlar. Her ölüm, senin için küçük bir ölümdür. Zil çaldığızaman, kim için geldiğini sormak için bir başkasını yollama, senin için çalıyor. Her ölüm senin ölümündür.Ağaçtan kurumuş bir yaprağın düşmesi bile senin ölümündür. O yüzden kendimizi korumaya devamederiz.Biri ölünce, ruhun ölümsüzlüğünden söz ederiz, ağaçtan bir yaprak düştüğü zaman: "Endişe edecek bir şeyyok. Yakında ilkbahar gelecek ve ağaç tekrar yapraklanacak. Bu sadece bir değişiklik, üstündeki kıyafetideğiştiriyor." deriz.
69 -> 83İnsanlar ruhun ölümsüzlüğüne bildikleri için değil korktukları için inanır. Bir insan ne kadar korkaksa,ruhun ölümsüzlüğüne inanma olasılığı o kadar yükselir; dindar olduğu için değil, korkak olduğu için.Ruhun ölümsüzlüğüne inanmanın dinle bir ilgisi yoktur. Dindar bir insan "ben" olmadığını ve ölümsüzolanın bunun dışındaki olduğunu bilir. Ama bu ölümsüzlüğün "benimle" bir ilgisi yok. Bu "ben" ölümsüzdeğil, bu "benlik" ölümsüz değil. Bu "benlik" geçicidir; bizim tarafımızdan üretilmiştir.Korku sadece "benliğin" gölgesidir. Ve benliğin derinlikleri sürekli "ölümde yok olacağım" duygusu içindeolduğu için... Temel korku ölüm korkusudur; diğer bütün korkular sadece temel korkuyu yansıtır. Ve işingüzelliği ölümün de ego kadar özde varolmayan bir şey olmasıdır. Ve bu iki özde varolmayan şeyinarasında - ego ve ölüm arasında - korku bir köprü olur.Korku iktidarsızdır, bir gücü yoktur. "Eğer bir özü yoksa, üzerimde nasıl bu kadar güçlü bir etkiyaratabiliyor?" diye soruyorsun. Sen ona inanmak istiyorsun; gücü buradan geliyor. Sen kendiderinliklerine dalıp, iç boşluğunla yüzleşmeye hazır değilsin. Onun gücü buradan geliyor. Aksi haldeiktidarsızdır, hiçbir gücü yoktur. Korkudan doğmuş hiçbir şey yoktur. Sevgi doğum yapar, sevgiyaratıcıdır; korku iktidarsızdır.Bay ve Bayan Smith yargıcın karşısına çıkartılmış."Bu heriften boşanmak istiyorum" demiş kadın."Ben de bu cadalozdan kurtulmak istiyorum" diye bağırmış adam.Yargıç: "Kaç çocuğunuz var?"Kadın: "Üç tane."Yargıç: "Neden bir yıl dahi evli kalıp bir çocuk daha yapmıyorsunuz? O zaman dört çocuğunuz olur, herbiriniz iki tanesini alır ve tatmin olursunuz."Adam: "Evet ama ya ikiz olursa?"Kadın: "Hah! Sen mi ikiz doğurtacaksın? Eğer ona güvenseydim, bu üç çocuk bile olmazdı."Korku tamamen iktidarsızdır. Hiçbir şey yaratmamıştır. Bir şey yaratamaz; negatiftir. Ama bütün hayatınımahvedebilir, seni karanlık bir sis perdesi gibi kuşatabilir, bütün enerjini sömürebilir. Senin herhangi birderin güzelliğe; şiir, sevgi, keyif, coşku ya da meditasyona yönelmene izin vermez. Hayır, seni sadeceyüzeyde tutar çünkü o ancak yüzeyde varolabilir. O, yüzeydeki dalgalanmadır.İçine dön, içine bak. Eğer boşsa, ne olmuş? O zaman bu bizim doğamız, o zaman biz buyuz. İnsan nedenboşluktan endişe etsin ki? Boşluk gökyüzü kadar güzeldir. İç varlığın içsel bir gökyüzünden başka bir şeydeğil. Gökyüzü boştur ama bu boşluk her şeyi içinde barındırıyor, tüm varoluşu, güneşi, ayı, yıldızları,dünyayı, gezegenleri, her şeyi. Boşluk, her şeyin varolabilmesi için gerekli alandır, varolan her şeyinarkasındaki dekordur. Her şey gelip geçer ama boşluk baki kalır.Bu da aynı şekildedir. Senin bir iç gökyüzün var; o da boşluk. Bulutlar gelip geçer, gezegenler doğar veyok olur, yıldızlar yükselir ve ölür ama iç gökyüzü aynı kalır; bakir, dokunulmamış, sönükleşmemiş,zedelenmemiş. Biz bu iç gökyüzüne sakşin, yani tanık deriz. Ve meditasyonun bütün amacı budur.İçine gir, iç gökyüzünün keyfini çıkar. Unutma, orada ne görürsen sen o değilsin. Düşünceler görürsen, ozaman düşünce değilsin; duygularını görürsen, o zaman sen duyguların değilsin; hayallerini, arzularını,anılarını, rüyalarını, projeksiyonlarını görürsen, o zaman onlar değilsin. Görebildiğin her şeyi elemeyedevam et. Sonra bir gün muhteşem an gelir, bir insanın hayatındaki en önemli an, elenecek bir şeykalmadığı an. Görülen her şey kaybolmuştur ve sadece bakan oradadır. O bakan da boş gökyüzüdür.Bilmek, korkusuz olmaktır. Bilmek sevgi dolu olmaktır. Bilmek Tanrı olmaktır, ölümsüz olmaktır.
- Page 1 and 2:
1 -> 83cesaretEğer cesur değilsen
- Page 3 and 4:
3 -> 83CESARET NEDİRBaşlangıçta
- Page 5:
5 -> 83huzurunda kim olduğunu bile
- Page 8 and 9:
8 -> 83O zaman ne yapmalı? Yapıla
- Page 10 and 11:
10 -> 83doğru kabul ettiğin zaman
- Page 12 and 13:
12 -> 83Asla inanma. Eğer güvenmi
- Page 14 and 15:
14 -> 83acil bir durumdu. Kör adam
- Page 16 and 17:
16 -> 83olabilirse, ona çakravarti
- Page 18 and 19: 18 -> 83O sahipliği arttırmak iç
- Page 20 and 21: 20 -> 83bir kitap yazarsan, hiç ki
- Page 22 and 23: 22 -> 83meşalesini her iki uçtan
- Page 24 and 25: 24 -> 83Aslında korkan bu "BEN" di
- Page 26 and 27: 26 -> 83kadar güçlü ki, onu yenm
- Page 28 and 29: 28 -> 83derler. Eğer o görücü u
- Page 30 and 31: 30 -> 83Ancak eğer böyle konuşur
- Page 32 and 33: 32 -> 83götürmez. Korkmaya devam
- Page 34 and 35: 34 -> 83o zaman "Bu pasta çok lezz
- Page 36 and 37: 36 -> 83ve başka hiçbir şeyi umu
- Page 38 and 39: 38 -> 83Artık eski kalıpları ger
- Page 40 and 41: 40 -> 83Onu Nelson'ın yendiğini s
- Page 42 and 43: 42 -> 83file:///E:/E-K%C4%B0TAPLAAR
- Page 44 and 45: 44 -> 83başkalarının önüne koy
- Page 46 and 47: 46 -> 83dünya düzenine uyum sağl
- Page 48 and 49: 48 -> 83Eğer bir korkaksan, bunun
- Page 50 and 51: 50 -> 83Babam yanıtladı: "O benim
- Page 52 and 53: 52 -> 83gibi, bıkkınlık içinde
- Page 54 and 55: 54 -> 83Zihin tarihinin tamamı, b
- Page 56 and 57: 56 -> 83Bir ifade vardır, bazen "b
- Page 58 and 59: 58 -> 83aynı yaşam formu, tam şu
- Page 60 and 61: 60 -> 83sıkıntılarını, keyifle
- Page 62 and 63: 62 -> 83O yüzden, benim için basi
- Page 64 and 65: 64 -> 83gerçeklerini görmek ve bu
- Page 66 and 67: 66 -> 83zorlukları görüp kaçmay
- Page 70 and 71: 70 -> 83Neden kendimi ortaya koymak
- Page 72 and 73: 72 -> 83okyanusunda bir dalga gibi
- Page 74 and 75: 74 -> 83Ev sahibi tekrar köpeğe b
- Page 76 and 77: 76 -> 83Şimdi tek yapabileceğin
- Page 78 and 79: 78 -> 83neredeyse durur gibi olur.B
- Page 80 and 81: 80 -> 83hayatın akıyor ve ilk and
- Page 82 and 83: 82 -> 83kimse yok.Ama İsa gücün