You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
94<br />
<strong>LİSELİ</strong> <strong>GENÇLER</strong> VE <strong>AKRAN</strong> <strong>ZORBALIĞI</strong>: İSTANBUL ÖRNEĞI SONUÇ <strong>ve</strong> ÖNERİLER<br />
Yukarıdaki çıkarımları arka planda tutularak, okullarda akran şiddetinin önüne<br />
geçilebilmesi için üç aşama öngörülebilir: (1) Şiddeti anlamak, (2) Şiddeti azaltmak, (3)<br />
Şiddeti önlemek.<br />
Bu araştırma ilk aşamaya katkı sunmaktadır. Şiddetin akranlar arasında dolaşımı <strong>ve</strong><br />
kendisini yeniden <strong>ve</strong> farklı türleriyle üretmesine yönelik saha bilgisi bu araştırmayla<br />
sağlanmaya çalışılmıştır. Fakat sahanın nabzı periyodik olarak tutulmalı <strong>ve</strong> şiddetin<br />
değişen/dönüşen yönleri incelenmelidir. İkinci aşama, şiddeti azaltmanın imkânlarını<br />
sorgulamaktan geçmektedir. Saha bilgisine dayanılarak <strong>ve</strong> lise türü cinsiyet, yaş grubu <strong>ve</strong><br />
diğer sosyodemografik özellikler temel alınarak gençler arasındaki şiddeti azaltmak adına<br />
müdahale yöntemlerinin tasarlanması gerekmektedir. Bununla birlikte, şiddet türleri için<br />
tasarlanan müdahale yöntemlerinin işlerliği de sürekli test edilmeli <strong>ve</strong> yöntemler vakaya/<br />
zamana/mekana uygun uyarlamalara açık olmalıdır. Sahanın sesi <strong>ve</strong> ürettiği bilgi, pozitif<br />
okul kurum kültürünü sağlayacak politikalara dönüşmelidir. Son aşamada ise akranlar<br />
arası sıfır şiddet prensibi ile öğrenci-öğrenci; öğrenci-öğretmen; öğrenci-yönetici <strong>ve</strong> öğrencimüfredat<br />
arasındaki ilişki sorgulanmalı <strong>ve</strong> şiddeti doğuran unsurlar açığa çıkarılmalı <strong>ve</strong><br />
önlenmelidir. Bu noktada, öğrencilerin okulda kazanması gereken eşitlik, insan hakları,<br />
yurttaşlık <strong>ve</strong> demokrasi temalarının üzerine daha fazla gidilmelidir. Zorbalık, öğretmenler<br />
<strong>ve</strong> okul yöneticileri tarafından tolere edilmemelidir. Zorbalık tolere edilip görmezden<br />
gelindikçe gençlerin akademik, sosyal <strong>ve</strong> duygusal gelişimleri olumsuz yönde etkilenecektir.<br />
Akran zorbalığı özü itibariyle beyan edilen değil keşfedilebilen bir özelliktedir. Açmak<br />
gerekirse, ilk düzeyde bir gençten zorbalık gördüğünü anlatması beklenmemeli <strong>ve</strong> şiddetin<br />
anlatılmamasına dayanılarak “şiddet yoktur” tespiti yapılmamalıdır. Çünkü şiddet,<br />
toplumsal olarak inşa edilmiş bir olgu olarak gizli tutulmakta, kişi maruz kaldığı şiddeti<br />
kimseyle paylaşmamakta <strong>ve</strong> yaşadığı şiddeti bir “utanç unsuru” olarak ele alabilmektedir.<br />
Okullar şiddet beyansızlığını esas alan değil, şiddeti keşfedecek özellikler kazanmalıdır.<br />
İkinci düzeyde ise her tür şiddet dikkate alınmalı, görmezden gelinmemeli <strong>ve</strong> şiddet<br />
olağanlaştırılmamalıdır. Keza bu yapıldığında, şiddeti beyan etmek isteyen gençler, şiddet<br />
vakası karşısında hiçbir önlem alınmadığını gözlemlediğinde yaşadıklarını gizlemeyi tercih<br />
etmekte yahut kurban olmaktansa zorba olmayı tercih edebilmektedir.<br />
Zorbalık olayının tespiti halinde öğretmenler <strong>ve</strong> yöneticiler uygulamaları gereken belli<br />
ilkeler edinmelidirler. İlki, zorbalık olayına müdahale zamanında gerçekleştirilmelidir. Geç<br />
müdahale hem etkiyi zayıflatacak hem de gençlerdeki adalet duygusunu zedeleyecektir.<br />
Böylece gençler kendi adalet sağlama mekanizmalarını kurarak (arabuluculuk, kısasa<br />
kısas, olayın büyük olmadığını kabullenmek vb.) şiddete hem kendilerinin hem de diğer<br />
kişi/grupların eklemlenmesine neden olacaklardır. Bununla birlikte, hem müdahalenin<br />
olmadığına şahit olan gençler kendi potansiyel geleceklerini görmüş olacak hem de<br />
zorbalığa eğilimli gençler bu müdahalesizlikten güç alacaklardır. Öğretmenler <strong>ve</strong><br />
yöneticilerin uygulamaları gereken ikinci ilke, zorbalığa yönelik tutarlı olmaktır. Bazen<br />
müdahale edip bazen müdahale etmemek, zorbalık davranışının gençler tarafından<br />
bazen kabul edilebilir, bazen kabul edilemez olarak algılanmasına neden olacaktır.<br />
Üçüncü ilke ise, müdahalelerin şiddeti önleme amacıyla gerçekleştirilmesi gerektiğinden,<br />
müdahalenin şiddet içermemesidir. Söz gelimi, sözel zorbalık olayına müdahale eden<br />
öğretmen ya da yönetici bu zorbalığı önlemek için sözel zorbalığa başvurmamalıdır. Arzu<br />
edilmeyen davranışın önlenmesi, aynı davranışın gösterilmesi ile mümkün olmamaktadır,<br />
zira gençlerin kendilerine uygulanan akran zorbalığına yine zorbalıkla müdahale<br />
edebilmelerinin önü açılmaktadır.<br />
Akran zorbalığı konusunda nedenler <strong>ve</strong> sonuçlar ekseninde birçok araştırma<br />
bulunmaktadır. Ne var ki, neden <strong>ve</strong> sonuçların aynı zamanda birbirini içeren <strong>ve</strong> dışlayan<br />
birçok süreci oluşturduğu noktası ihmal edilmiş, şiddet kutucuğu istenilen renk <strong>ve</strong> tonlarda<br />
doldurulmuştur. Öyle ki, gençlerin şiddeti olağan –belki de olması gereken olarak–<br />
bulmaları <strong>ve</strong> normalleştirmeleri bu sürecin arzu edilmeyen “başarısı” olarak gösterilebilir.