din-kulturu-ve-ahlak-bilgisi_11_derskitabi_meb_din_k%C3%BClt%C3%BCr%C3%BC_ve_ahlak_bilgisi_BTjiC
din-kulturu-ve-ahlak-bilgisi_11_derskitabi_meb_din_k%C3%BClt%C3%BCr%C3%BC_ve_ahlak_bilgisi_BTjiC
din-kulturu-ve-ahlak-bilgisi_11_derskitabi_meb_din_k%C3%BClt%C3%BCr%C3%BC_ve_ahlak_bilgisi_BTjiC
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
138<br />
SÖZLÜK<br />
riyazet: Müminlerin, İslam <strong>din</strong>inin onaylamadığı<br />
kötü söz <strong>ve</strong> davranışlardan kurtulma, ken<strong>din</strong>i eğiterek<br />
iyi olan özelliklerini geliştirme, Kur’an-ı Kerim <strong>ve</strong><br />
sünnet çerçe<strong>ve</strong>sinde <strong>ahlak</strong>en olgunlaşma çabası.<br />
rükû: Namazın farzlarından olmak üzere, kıraatten<br />
sonra ellerin dizlerin üzerine konulup tespih dualarını<br />
okumak için eğilme.<br />
sabit: Gerçekliği tespit edilmiş, kanıtlanmış olan.<br />
Değişmeyen, hep aynı kalan, önceden ayarlanmış.<br />
S<br />
sağduyu: Doğru, akla uygun yargılar <strong>ve</strong>rme yeteneği,<br />
aklıselim, hissiselim.<br />
sahabe: Hz. Peygamber zamanında yaşamış, Müslüman<br />
olarak Peygamberi çok kısa bir süre olsa da<br />
görmüş, onun sohbetinde bulunmuş <strong>ve</strong> yine Müslüman<br />
olarak ölmüş kimse. Ashap.<br />
salavat: Namazlar. Hz. Muhammed’e saygı bildirmek<br />
için okunan dua.<br />
salih amel: İyi, güzel iş <strong>ve</strong> fiil, davranış.<br />
sebat: Sözünden <strong>ve</strong>ya kararlarından dönmeme, bir<br />
işi sonuna değin sürdürme, direşme.<br />
sebil: Karşılık beklemeden hayır için içme suyu dağıtılan<br />
taş yapı.<br />
secde: Namazda alnı, burnu, elleri, dizleri <strong>ve</strong> ayak<br />
parmaklarını yere koyup orada Allah’ın yüceliğini<br />
Hz. Peygamberin öğrettiği dualarla anma.<br />
sedefkârlık: Sedef işleyen usta.<br />
sekban: Osmanlılarda sınır boylarında görev yapan<br />
bir asker sınıfı.<br />
sertaç: Baş tacı olan, çok sevilen, sayılan.<br />
ser<strong>ve</strong>r: Baş, başkan, reis, ulu.<br />
seyyit: Hz. Hüseyin’in soyundan gelen.<br />
siyer: Hz. Muhammed’in hayatını, onun yaşayış<br />
biçimini, niteliklerini, <strong>ahlak</strong>ını, savaşlarını anlatan <strong>ve</strong><br />
İslam tarihi içinde yer alan özel bir ilim dalı.<br />
sülale: Soy, hısım, akraba.<br />
sünnetullah: Allah’ın evren <strong>ve</strong> evrenin içindeki canlı<br />
cansız tüm varlıklar ile ilgili koyduğu kurallar, tabiat<br />
kanunları.<br />
sünni: İnanç <strong>ve</strong> uygulama ile ilgili konularda ehl-i<br />
sünnet denilen Selefilik, Eş’arilik <strong>ve</strong> Maturidilik gibi<br />
inanç ekollerine <strong>ve</strong>ya Hanefilik, Malikilik, Şafiilik <strong>ve</strong><br />
Hanbelilik gibi İslam fıkıh ekollerine göre hayatını<br />
düzenleyen kimse.<br />
Ş<br />
şad olmak: Sevinmek, memnun <strong>ve</strong> mutlu olmak.<br />
şadırvan: Genellikle cami avlularında bulunan çevresindeki<br />
musluklardan <strong>ve</strong> ortasındaki fıskiyeden su<br />
akan üzeri kubbeli <strong>ve</strong>ya açık havuz.<br />
şah: İran <strong>ve</strong>ya Afgan hükümdarı. Alevilik, Bektaşilikte<br />
pir.<br />
şecere: Bir kişinin <strong>ve</strong>ya bir ailenin en uzak tasından<br />
başlayarak bütün kollarını belirten çizelge, soy ağacı,<br />
soy kütüğü.<br />
şefaat: Kendisinden tanıklık istenen kişinin görmüş<br />
olduğu bir olayı Allah’ın huzurunda bulunuyor gibi<br />
bir duyguyla dosdoğru haber <strong>ve</strong>rmesi, şahitlik yapması.<br />
şemail: Dış görünüş. Huy, karakter.<br />
şeref: Onur, izzet, erdem, gözü peklik <strong>ve</strong> yetenekle<br />
kazanılmış iyi şöhret.<br />
şerif: 1.Şerefli, asaletli, saygın, onurlu, yüce.<br />
2.Allah’ın koymuş olduğu helal <strong>ve</strong> haram sınırlarına<br />
uyarak <strong>din</strong> bilincini yükselten kimse. Hz. Peygamberin<br />
torunu Hz. Hasan’ın soyundan gelen mümin.<br />
şeriye mahkemeleri: Osmanlı Devleti’nde fıkıh<br />
esasına göre yargılama yapan mahkemeler.<br />
Şeyhü’l-İslam: Osmanlıda, kabinede sadrazamdan<br />
sonra yer alan <strong>ve</strong> genellikle <strong>din</strong> işlerinden sorumlu<br />
olan üye.<br />
şirk: Zatında, sıfatlarında, fiillerinde, yaratma <strong>ve</strong><br />
emretme konularında Allah’a başka bir varlığı denk<br />
görme.<br />
şi<strong>ve</strong>kâr: İş<strong>ve</strong>li.<br />
şükür: Allah’a duyulan minneti dile getirme. Mutlu<br />
bir olay <strong>ve</strong>ya durumdan, yapılan bir iyilikten duyulan<br />
hoşnutluğu bildirme.<br />
T<br />
tabiin: Hz. Peygamberin sahabelerinin zamanına yetişen,<br />
onlarla görüşen, sohbette bulunan <strong>ve</strong> Müslüman<br />
olarak ölen kişiler.<br />
taç: 1.Soyluluk, iktidar, güç <strong>ve</strong>ya hükümdarlık sembolü<br />
olarak başa giyilen, değerli taşlarla süslü başlık.<br />
2.Bazı tarikatlarda şeyhlerin giydiği başlık.<br />
takdir: Allah’ın uygun görmesi, Allah’ın isteği, kader.<br />
takva: Allah’ı görüyormuşçasına bir bilinç içerisinde<br />
farzları, vacipleri hakkıyla yerine getirme; Allah’ın