You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
S a y f a | 125<br />
KAY: Destan.<br />
Şiir şeklindeki söylence. Kayçı adı verilen destancılar tarafından ezbere okunur. Manas destanı<br />
dünyanın en uzun destanlarından biridir (kimi görüşlere göre en uzundur). Destanları doğru<br />
okumayan, bazı yerlerini unutan veya güzel okumayı beceremeyen Kayçıların, destandaki kahramanın<br />
ruhu (veya destanın koruyucu İyesi) tarafından hastalandırılacağına hatta öldürüleceğine inanılır.<br />
Destanlar tüm uluslarda rastlanan şiirsel anlatılardır. (Kaynak: Türk Söylence Sözlüğü, Deniz Karakurt)<br />
� Kay: (Kay).Hızlı gitmek, hızlı konuşmak.<br />
(Eşanlam: YOMAK, OLONGU)<br />
KAYAKAPISI: Yeraltı Geçidi.<br />
Eşdeğer: GAYAGAPI, KIYAKAPISI<br />
Eşanlam: CALTASKALGA, YALTAŞKALA<br />
Yeraltı Dünyasına giden geçidin kapısıdır. Çok uzak diyarlardaki bir mağaranın içinde bulunur. Önemli<br />
kapıların veya geçitlerin bulunduğu mağaralar, in içinde in, kuyu içinde kuyu olacak şekilde karmaşık<br />
yerlerdir. Bazı masallarda bu kapıya Argalıh adı verilir. Demir kaygan geçit ve kara kaygan geçit olarak<br />
betimlenir. Bazen sürekli açılıp kapandığı için Acılar Cabılar (açılır kapanır) olarak tarif edilir. Kimi<br />
zaman çadırın bacası ve güneşliği olan Tünük/Tündük biçiminde düşünülerek bu geçide de aynı ad<br />
verilir. (Kaynak: Türk Söylence Sözlüğü, Deniz Karakurt)<br />
� Kayakapısı: Kaya + Kapı<br />
(Eşanlam: TAŞKAPI)<br />
KAYIŞ: Çarpık Cin.<br />
“Kayış Bacak” veya “Kayış Baldır” olarak da söylenir. Lohusalara musallat olup hava karardıktan<br />
sonra ortaya çıkarak tan vaktine kadar dolaşır. Eğri bacaklı, korkunç görünüşlü bir yaratıktır.<br />
Lohusanın omuzlarına ayakları önden sarkacak şekilde sımsıkı yerleşir ve dolaşmasını, gezinmesini<br />
ister. Kendi ayakları üzerinde durup yürüyemez. Bunun için de insanları aldatıp, onun boynuna biner.<br />
Sonra kayış ayaklarını onun beline dolayıp onu bırakmaz. Elsiz ve ayaksız bir ihtiyar görünümündedir.<br />
Irmak kenarında oturur, zavallı bir görünüşle boynunu büküp oradan geçenlerden, onu omuzuna<br />
alarak ırmağın diğer kıyısına geçirmelerini ister. Birisinin sırtına binince de karnından bir anda yılana<br />
benzer üç arşın uzunluğunda iki ayak çıkıp, yolcunun bedenine sarılır. Elleriyle de sıkı sıkıya sarılıp o<br />
insanı kölesi yapar. (Kaynak: Türk Söylence Sözlüğü, Deniz Karakurt)<br />
� Kayış: (Kay). Kayganlık ve kayıtmak (geriye dönmek), kaykılmak (geriye yaslanmak)<br />
anlamlarını içeren bir köktür. Kayış sözcüğü kemer, deri demektir.<br />
KAYRA HAN: Yaratıcı Tanrı.<br />
Eşdeğer: KAYIR HAN<br />
Baş Tanrı. Tanrıların en büyüğü ve en önde gelenidir. Herşeyin yaratıcısıdır. Mutlak üstünlüğü vardır.<br />
Göğün 17. katında oturur. Diğer Tanrıları da o yaratmıştır. Bu anlamda diğer Tanrıların kendisiyle<br />
kıyaslandığında, emirlerini yerine getiren veya verdiği görevleri yineleyen birer melek konumunda<br />
olduğu yaklaşımı yanlış olmayacaktır. Ancak İslam öncesi Türk kültüründe melek veya benzeri bir<br />
kavram yer almaz. Bu sonuca yalnızca kıyaslama yapılarak ulaşılabilir. Evrenin yazgısını belirler. İyilik<br />
yönü ağır basar. Yeryüzünü yarattıktan sonra dokuz dallı bir ağaç (çam veya kayın) dikmiştir. Bu ağaç<br />
yerle göğü birbirine bağlayan yaşam ağacı “Uluğ Kayın”dır. İnsanların atası olan dokuz kişi bu ağacın<br />
dallarından türemiş ve dokuz boy (dokuz ırk) bu kişilerin soyundan ortaya çıkmıştır. Ülgen, Mergen ve<br />
D e n i z K A R A K U R T TÜRK SÖYLENCE SÖZLÜĞÜ