12.01.2015 Views

Dosya 14.1: tarihi çevrede koruma - Mimarlar Odası Ankara Şubesi

Dosya 14.1: tarihi çevrede koruma - Mimarlar Odası Ankara Şubesi

Dosya 14.1: tarihi çevrede koruma - Mimarlar Odası Ankara Şubesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İkinci yasal düzenleme, Cumhuriyet’in ilk kapsamlı<br />

imar mevzuatı olan 10 Haziran 1933 tarih<br />

ve 2290 sayılı “Belediye Yapı ve Yollar Kanunu”<br />

dur. İmar planlarının hazırlanması, uygulanması<br />

ve yeni yapı esaslarıyla ilgili hükümler içeren bu<br />

yasada kültür varlıklarına ilişkin bölümler bulunmaktadır.<br />

Yasanın 4. maddesinde, beldenin gelecekteki<br />

gelişmesi ve dolayısıyla yapılacak olan<br />

haritaların kapsayacağı alana ilişkin ölçütler verilirken,<br />

korunması istenen eski eserlerin yerlerinin<br />

harita büyüklüğünün hesaplanmasına ekleneceği<br />

belirtilmiştir. Kanun, korunacak yapıların çevreleriyle<br />

ilgili de bir hüküm içermektedir. Buna<br />

göre, imar uygulamalarında, korunması gerekli<br />

“..abide ve mabetler..” in her tarafında 10 m.lik<br />

boşluk bırakılması gerekmektedir.Bu hükümler,<br />

“<strong>koruma</strong>nın çevre boyutuyla ilgili ilk esaslar”<br />

dır. Bu madde, Osmanlı döneminin Ebniye Yasalarını<br />

anımsattığı gibi, 1956 yılında çıkan 6185<br />

sayılı İmar Yasası uyarınca hazırlanan “İmar Tüzüğü”<br />

nün 39. maddesinin de hemen aynısıdır.<br />

Bu vurgu, yaklaşık 25 yılda (1933-1956) <strong>koruma</strong>nın<br />

çevre boyutunda hemen hiçbir gelişme olmadığını<br />

göstermesi bakımından ilgi çekicidir. Ayrıca,<br />

bir çevrenin düzenlenmesinde, korunması<br />

gerekli yapı olarak sadece anıtlar ve dini yapılar<br />

değerlendirilmekte, 1930’lu yılların gündeminde<br />

henüz geleneksel konutların korunması ve değerlendirilmesi<br />

yer almamaktadır.<br />

Bu kanuna göre, bir binanın büyüme, küçülme<br />

ya da cephesini değiştirecek müdahaleler, sokak<br />

üzerine iskele kurmayı gerektiren değişiklik ve<br />

tamirler ile ıslak mekanlara ilişkin yenileme ve<br />

değişiklikler için belediyeden ruhsat alınma zorunluğu<br />

getirilmiştir. Ancak bu “tamirat”ın bir<br />

restorasyon eylemi ile ne denli uyuştuğuna ilişkin<br />

bir ilgi bulunmamaktadır. Ayrıca, tamirat ruhsatı<br />

alabilmek için proje zorunluluğu da getirilmemiştir.<br />

Yasanın 44. maddesine göre yıkılacak<br />

halde olan ya da yenilenmesine olanak olmayan<br />

yapılar, mal sahibi ya da Belediye tarafından 15<br />

gün içinde yıktırılacaklardır.<br />

Yapı ve Yollar Yasası’nın bir diğer ilginç yönü,<br />

Ebniye Yasası’nın 16., 19., 43., 44., 47. ve 49.<br />

maddelerini yürürlükte tutmasıdır. Ebniye Yasasının<br />

19. maddesine göre, parsellerin yola terkedilen<br />

bölümlerindeki duvar enkazlarının 15 gün<br />

içerisinde mülk sahibi tarafından kaldırılması gerekmektedir.<br />

49. maddede ise, tüm sokaklarda,<br />

yerden 5 arşından daha yüksek olan şahnişinlerin<br />

onarımı yasaklanmıştır. Bu maddenin yangınla<br />

ilgili olabileceği düşünülmektedir. Kentlerin<br />

gelişmesi sürecinde gerçekleştirilecek planlama<br />

ve uygulama eylemlerinde, o yerleşmede mevcut<br />

eski eserlerin saptanması da yasada yer alan bir<br />

diğer önlemdir. Buna yönelik olarak, Valiliklere<br />

gönderilen uygulama yönergesinde, Asaraı Atika<br />

Nizamnamesi’nin 5. maddesinde tanımlanan eski<br />

eserlerin, imar planı üzerinde eksiksiz işaretlenmesi<br />

ve bu işlemin denetlenmesi istenmektedir.<br />

Yönergeye göre, bu denetim, müze olan yerlerde,<br />

Müze Müdürü, Maarif Müdürü, lise tarih öğretmenlerinden<br />

ve ilköğretim müfettişlerinden birer<br />

kişinin katılımıyla oluşacak bir kurulca yapılacaktır.<br />

Kimi hallerde, bu kurula, Halkevleri Müze Komitelerinden<br />

de katılım olabilecektir. Bu kurulca<br />

incelenen planlar, Müzeler Dairesine gönderilecek,<br />

planın bir örneği ise ilgili imar müdürüne<br />

verilecektir. Bu yeni süreç, eski eserleri giderek<br />

olumsuz etkilemeye başlayan imar hareketlerinde<br />

anıtsal nitelikli yapıların sorumsuzca yıktırılmaması<br />

için bir ölçüde etkin olabilmiştir.<br />

Dönemin Antikiteler ve Müzeler Müdürü Hamit<br />

Zübeyr Koşay, anıtların belgelenmesinin önemine<br />

değinerek, bunun sonucunda “..imar planları<br />

yapılırken yolların istikametini, meydanlar içine<br />

alınan bu abideler tayin edecektir..” demektedir.<br />

Maarif Vekaletince 26 Haziran 1933 <strong>tarihi</strong>nde Valiliklere<br />

gönderilen mezarlıklarla ilgili genelgede<br />

de olumlu saptama ve önlemler görülmektedir.<br />

Vekalet, kentlerin imar etkinlikleri yürütülürken<br />

sağlık bakımından sakınca yaratmayan <strong>tarihi</strong> mezarlıkların,<br />

parklar içinde birer açıkhava müzesi<br />

şeklinde bırakılmasını istemekte ve böylece “…<br />

eski eserleri <strong>koruma</strong> fikrinin imarcılıkla telifi...”<br />

ni olası görmektedir. Aynı genelgede kaybolması<br />

olası mezar taşlarının müzelerde, müze olmayan<br />

yerlerde ise eski eser deposu olarak kullanılması<br />

olası medrese, tekke vb. yapılarda <strong>koruma</strong> altına<br />

alınması ve sonucun Vekalete bildirilmesi istenmekte,<br />

inceleme işlemlerinin yerel tarihleri yazmakla<br />

görevlendirilmiş tarih öğretmenleri tarafından<br />

yapılabileceği özellikle vurgulanmaktadır. Bu<br />

olumlu tavırlara karşın,1937’li yıllarda <strong>Ankara</strong>’da<br />

Jansen planı doğrultusunda, camilerin avlu duvarlarının<br />

kaldırılması ve avlulara çocuk bahçesi yapılması<br />

gündeme gelmiş, bu husus uzun tartışmalara<br />

yol açmıştır. Konu, <strong>Ankara</strong> Valisi tarafından<br />

ele alınmış, ilgili tarafların görüşleri dinlenmiştir.<br />

Vali, Başbakanlığın, “sağlanacak mutabakat çerçevesinde,<br />

camilerin onarılması ve çevre düzenlemelerinin<br />

yapılması” yönergesine verdiği cevapta,<br />

camilerin avlusuna çocuk bahçesi yapılmayacağını,<br />

avlu duvarları konusunda ise her cami için ayrı<br />

ayrı karar verileceğini belirtmiştir. Görüldüğü gibi,<br />

imar planı uygulamaları kimi durumlarda, mekanların<br />

geleneksel düzen ve kullanımına uygun olmayan<br />

hükümler içerebilmektedir.<br />

dosya <strong>tarihi</strong> <strong>çevrede</strong> <strong>koruma</strong>: yaklaşımlar, uygulamalar-1<br />

11

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!