17.02.2017 Views

okul dergisi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Sinemada Felsefe ve Film-Felsefesi Üzerine<br />

İzleme eylemini bilişsel hazla birleştiren her kişinin Elena ile ilgili<br />

farkına varacağı şey, "filmin var olduğu" filmsel zamanın, içine, insan<br />

üzerine düşünmeyi hapsettiğidir. Film, hayatın anlamı -ya da anlamsızlığı-,<br />

mülkiyet kavramı, zenginlik-fakirlik üzerinden resmedilmiş sosyal<br />

sınıf farklılıkları, vicdan düşüncesi, kadın ya da erkek olmak, evli ya da<br />

bekar olmak, bu dünyaya çocuk getirmeyi istemek ya da istememek gibi<br />

birçok konuya dokunur. Ancak film, bunlar hakkında keskin yargılarda<br />

bulunmakta ya da seyirciyi yönlendirmeye çalışmakta değildir. Aynı zamanda,<br />

bu kavramların tartışılabileceği bir ortam hazırlamakla sınırlı görülebileceğini<br />

söylemek de doğru olmaz. Filmin yaptığı, aslında, bizzat<br />

"kendisinin bir düşünceye dönüşerek", insan üzerine, kendi felsefesini<br />

yaratmasıdır. Bu "felsefi oluş", zaman-mekan ikiliğini önemseyen, teknik<br />

tercihlerle biçimlenen, zihinsel bir düşünme ve algı/yorum yolculuğunun<br />

hepimiz için kapısının aralandığı, herkesin hayatından bir ana karşılık gelen<br />

sorgulama sürecini işaret etmektedir.<br />

Elena'yı sinemasal açıdan yorumlama biçimlerinin çeşitliliği, bizi<br />

film-felsefe ilgisinin kurulması noktasında önemli bir yere taşır. Bir filmin<br />

felsefe ile ilişkisini kurarken, felsefi yaklaşımlarla içeriğe dair kavramları<br />

yorumlamak mümkündür. Aynı zamanda, filmin kendisini felsefe<br />

olarak ele almak, onu kendi içinde bir düşünme pratiği olarak irdelemek<br />

de olanaklıdır. İster konusuna ve karakterlerine odaklanalım, ister, imajları·<br />

ve bunların biraraya geliş biçimleriyle örerek filmi bir film-düşünce<br />

olarak ele alalım, her iki yaklaşım da, bizi, insan, sanat, felsefe ve sinema<br />

ilişkisinin nasıl olduğuna dair arayışın izlerini takip etmeye yöneltecektir.<br />

Uzun süre devam eden sanat kabul edilip edilmeme tartışmalarına rağmen,<br />

bugün, kısaca, hareketli resimlerin sanatı 1 olarak tanımlanan sinema,<br />

teknoloji ile başladığı tarihine, sanatın birçok konusunu ekleyerek<br />

ilerlemiş ve ideoloji, sosyoloji, felsefe gibi alanlarla etkili bir birliktelik<br />

sergilemiştir. Sinemanın felsefe ile ilişkilendirilmesi, içerik ve biçimsel<br />

sorular sorarak, felsefenin temel soru(n)larından estetik üzerine eğilmekle<br />

ve esas olarak insan ve onunla ilişkili olgular üzerine düşünce geliştirmekle<br />

başlamıştır.<br />

• İmaj; imge. Çalışmada, İngilizce image kavramının karşılığı olarak, imaj kelimesinin kullanılması<br />

tercih edilmiştir. Ancak Türkçe çevirilerin birçoğunda imge kelimesinin kullanıldığı gözönünde<br />

tutularak, yapılan birebir alıntılarda ve imaj kelimesinin aynı cümle içinde tekrarlanmaması<br />

amacıyla her iki kelime de yazıya dahil edilecektir.<br />

1 Hareketli Resim Sanatı, N. Vachel Lindsay tarafından yazılan film kuramı kitabının adıdır.<br />

Aslında şair olan Lindsay, kitabında, tiyatro ile sinema arasındaki farklılılara yer verir ve görüş<br />

noktası, aksiyonun kaydı gibi özellikler çerçevesinde sinemanın estetik ve sanat bağını kurar.<br />

Bkz. The Art of the Moving Pictııre, NewYork, MacMillan Company, 1916.<br />

90

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!