17.02.2017 Views

okul dergisi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Kurtuluş Kayalı<br />

olarak nitelenen "Gecelerin Ötesi"ni ( l 960) o çekmiştir. O filmde de dar<br />

anlamda kasaba, köy ya da işçi mekanı, çevresi yoktur. Ve o fi lm gibi bir<br />

toplumsal gerçekçi film de yoktur. Hemen herkese benzer şekilde "Karanlıkta<br />

Uyananlar" ( l 965) gibi fabrikaya ya da "Bitmeyen Yol" (1965)<br />

gibi kentin kenar bölgesine yönelmemiştir. "Gecelerin Ötesi" üzerine<br />

araştırma yapılmaması, üzerinde durulmaması tipik bir toplumsal-gerçekçi<br />

film olmamasından kaynaklanmaktadır. Benzeri bir durumu onun çektiği<br />

kadın eksenli filmlerde de görmek mümkün. Yılmaz Güney, Halit<br />

Refiğ ve hatta Lütfi Akad'ın çektiği kadın filmlerinde önemli ölçüde muhafazakar<br />

bir ton olmasına mukabil, Metin Erksan'ın filmlerinde böylesi<br />

bir durumla karşılaşılmamaktadır. Onun ötesinde dönemin Batılı yazarlarından<br />

film uyarlama konusunda Metin Erksan'ın farklı bir yönü vardır.<br />

Yılmaz Güney ve Lütfi Akad'ın böylesi -Lütfi Akad açısından İnci'yi biraz<br />

yerlileştireceğiz denemesini dışta tutmak şartıyla- bir denemesi bulunmamaktadır.<br />

Onun "Rüzgarlı Bayır" ve "Kadın Hamlet" uyarlamaları<br />

tipik farklılık arz etmektedir. "Rüzgarlı Bayır" uyarlaması "Ölmeyen Aşk"<br />

ın sonlarındaki şiddet sahnesi kameramanın rahatsız olup çekemediği,<br />

çekmek istemediği sahnedir. Metin Erksan'a tutkunun yönetmeni derken<br />

bu film karelerinin de akılda tutulması gerekmektedir. "Kadın Hamlet"e<br />

yönelik eleştiri yapılabilir, ancak eleştiri yapanların konuya hakimiyetini<br />

somutlaştıracak bir durum yoktur. "Kadın Hamlet"e yönelik eleştiri bir<br />

anlamda Mina Urgan'ın Halide Edip'in İngiliz Edebiyat Tarihi kitabına<br />

yönelik olarak söylediği, daha doğrusu yazdığı, "Halide Edip İngiliz Edebiyatını<br />

bilmezdi" şeklinde özetlenebilecek eleştirisine benzemektedir.<br />

Burada tuhaf olan durum, bir akademisyenin -vasatın üstünde olsa, ki bu<br />

tartışmalıdır- bir entelektüeli eleştirmesidir. Metin Erksan'ın söz konusu<br />

filmi için de durum apaçık bir şekilde budur. Onun sadece bu alanlardaki<br />

deneyimleri değil, ağırlıklı olarak başka alanlardaki yönelimleri de farklıdır.<br />

Örneğin "Dokuz Dağın Efesi" ( l 958) tarihsel konulara hamaset dışında<br />

farklı bir perspektifle bakan bir yönetmenle karşı karşıya kalındığını<br />

göstermektedir. Aslında filmi izlemek dönemin yenilikçi Anadolucu akımıyla<br />

karşı karşıya kalındığını göstermektedir. Oradaki "oylama sahnesi"<br />

de soruna farklı bir bakışı da beraberinde getirmektedir. Tabii tarihi bir<br />

film derken sorun, Atıf Yılmaz'ın "Şimal Yıldızı"nı (1952) o türe dahil<br />

etmek olarak anlaşılmamalıdır. Nitekim Kemal Tahir ilgisi de bu tarihsel<br />

konulara ilgiden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla onun Kemal Tahir ilgisi<br />

farklı iki entelektüelin benzeyen ve ayrışan yanlarını ortaya koyacak mahiyettedir.<br />

Halit Refiğ'in Kemal Tahir ilgisi gibi bir tabiiyet ilişkisi söz<br />

konusu değildir. Aleni olarak ad zikrederek ifade etmemiş olsa da tarihsel<br />

değerlendirmeleri çoğu yerde çelişmektedir. Belki bu nedenle ve başka<br />

17

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!