17.02.2017 Views

okul dergisi

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Metin Erksan 'ı Sevmek Zamanı<br />

Mümtaz'ın ağzından şunu söyler: "Şark, oturup beklemenin yeridir. Biraz<br />

sabırla behemehal her şey ayağınıza gelir." Erksan da tıpkı Tanpınar'ın<br />

bu sözlerini doğrularcasına Halil karakterine uysallık, dinginlik ve sabır<br />

gibi kimi kişilik özelliklerini vererek onu Doğu düşüncesinin baş temsilcisi<br />

yapar. Yukarıda da değinildiği gibi Meral de bu noktada Batı'yı temsile<br />

soyundurulur ve imkansız aşk gözler önüne serilir. Orhan Miçoğulları<br />

'nın Sanatlog adlı Intemet blog sitesi için kaleme aldığı "Zamanı Sevmek"<br />

adlı makalede de belirttiği gibi Halil, Doğu dünyasının yerine geçerek<br />

yeri geldiğinde Batı ile imgelenen Meral'in ancak suretini sever ve<br />

onun ardını izlemeye soyunur. Böylelikle Doğu 'nun Batı 'yı sadece gözlemlemekle<br />

yetindiği, onun dış görünüşüne aşık olduğu ve hatta yeri geldiğinde<br />

kendisini suret üzerinden değerlendirmeye çalıştığı gibi sonuçlar<br />

çıkarılabilir.<br />

Türk sinemasında sıklıkla işlenen zengin-fakir ayırımı/uçurumu, Sevmek<br />

Zamanı'nda da gözler önüne serilmeye çalışılır. Erksan bu yolla aşkın<br />

önündeki bir engelden daha söz etmeye çalışır. Günümüzde de bir şekilde<br />

aşkın önündeki en önemli engel pozisyonunda bulunan maddiyat,<br />

Halil'in işçi sınıfından gelmesi ve Meral'in de sanayici bir babanın kızı<br />

olmasıyla çerçevelendirilir. Filmde belki de Halil'in bir kırılma yarattığı<br />

ilk ve son sahne olan "sanayici baba ile sohbet" sahnesinde Meral'in babasını<br />

daha yakından tanıma fırsatı buluruz. Meral'in babası ile Halil'in<br />

sohbetindeki seyir, babanın halkçı bir söylem ile konuşmaya başlamasının<br />

akabinde sınıf farkının altını çizmesiyle son bulur. Konuşmadaki bu<br />

seyir, sanki 1960 ve sonrası 5 yılın Türkiye özetidir. 1960 Darbesi ve<br />

sonrasında geniş katılımlarla kotarılan bir anayasayla yola çıkan kesimlerin<br />

ilk söylemlerinde toplumsal sınıf farklarını en aza indirmeyi ve hatta<br />

sıfırlamayı vadettikleri halkçı söylem; "egemenlerin" ilk 5 yılın sonunda,<br />

hiçbir şeyi değiştir( e )medikleri ve "eski tas eski hamam" yola devam<br />

edildiği bir tabloyu gözlerimizin önüne serer.<br />

Bu noktada rejisör, birçok alanda seyirciyi şaşırtmayı başarsa da Türk<br />

sinemasındaki tipik zengin/fakir ayırımını olduğu gibi tekrar eder. Dikkatli<br />

izleyici, filmin ana izleğinin bir sınıf çatışması olmadığını; ancak<br />

malum çatışmanın aşkı imkansızlaştırmadaki rolünün saklı tutulduğunu<br />

anlar. Gelinen noktada Halil'in içine girdiği aşk dünyasında mutsuz olacağı<br />

ve hatta yalnız kalacağı da aşikardır. Belki de Halil, tüm bu nedenlerden<br />

dolayı, gerçeğe değil de surete aşık olma yoluna gitmiştir. İşçi sınıfının<br />

temsilcisi Halil'in mağrur ve sakin yapısıyla kapitalist tüketim sınıfının<br />

temsilcisi Meral ve yozlaşmış çevresinin karşı karşıya getirilişi,<br />

l 960 Askeri Darbesi'ni atlatmış ve kendine yeni bir düzen kurmaya çalışan<br />

Türkiye'nin tipik bir yansıması gibidir. Değişen bu tip ortamlarda<br />

188

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!