17.02.2017 Views

okul dergisi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Zeki Demirkubuz Filmlerinin Ortak Anlatı Yapısı<br />

kahramanlarını iyi ve kötü olarak kategorize etmemekte, onları içlerinde<br />

bulundukları derin uykudan uyandıran bir rastlantısal karşılaşmadan sonra<br />

zorlu bir mücadeleye sevk etmektedir. Filmlerde iyi ve kötünün temsili<br />

en olumsuz kişiliklerin bile "yaşamaya çalışan" birey olarak bir "masumiyet"<br />

taşıdığı önermesini getirmektedir. Bu bağlamda kahramanlar açısından<br />

kötülük olgusu doğuştan gelen, özsel bir durum değil, toplumsal<br />

ilişkilerin bir ürünü ve sonucudur. Kahramanlar ister kadın ister erkek olsun<br />

sorunlu kişilerdir. Bu yüzden kendilerini her gösterdiklerinde şüpheyle<br />

yaklaşılan, çevredekilerce kolay kolay kabul görmeyen kişiliklerdir.<br />

Olabildiğince mutlu olmak isterken geleceğin umutsuz olduğu, bir yerlere<br />

yerleşmek isterken göçebe bir yaşam sürmenin yan suçlu hali, iyi olmak<br />

isterken kötü olmaktan başka çarelerinin kalmaması, güce eğilimleri ve<br />

tutkuları hem anlatının unsurlarına hem de anlatıya yön veren temel yapı<br />

olarak belirmektedir. Araştırmada elde edilen sonuçlar Yeni Türk Sineması<br />

yönetmenlerinden Z. Demirkubuz'un filmlerindeki yapıyı anlamak<br />

ve diğer yönetmenlerin filmleriyle karşılaştırmak için bir çıkış noktası<br />

olabilir. Bu bağlamda benzer bir yöntemsel yapıyla diğer yönetmenleri ve<br />

onların filmleri de analiz edilerek, tüm bu yönetmenler arasında yaşanılan<br />

tarihsel döneme dair anlatım açısından belirli ortaklıklar ve onları ortak<br />

bir akıma dahil edecek kadar benzerlik ve bir bütünlük olup olmadığı ortaya<br />

konabilir. Bu türden bir çalışma bu yönetmenler arasında gerçekten<br />

de bir bağ ve bütünlük olup olmadığı konusunda daha somut veriler sağlayacak,<br />

onlara ilişkin bakış ve yaklaşımının daha bilimsel olmasına katkı<br />

sağlayacaktır.<br />

Bu çalışma Z. Demirkubuz'un Bulantı filmi vizyona girmeden önce<br />

hazırlanmıştı. Bulantı filmi Fransız filozof ve yazar Jean-Paul Sartre'ın<br />

aynı adlı 1938 tarihli romanına gönderme yapmakta ve varoluşçu etkiler<br />

taşımaktadır. Film, Kıskanmak ve Yeraltı filmlerinin sinemasal biçemini<br />

takip ederken, içerik açısından Bekleme Odası'nın kahramanı Ahmet'in<br />

yine filmin kahramanı olmasıyla otobiyografik bir özellik gösterir. Filmde<br />

kapının zamansızca açılması, eşi ve çocuğunu kaybeden bir akademisyenin<br />

insan ilişkilerine yönelik duyarsızlığı, tüketiciliği, arayış ve yolculuk,<br />

varoluşçu umarsızlık ve nihilizm ile Demirkubuz'un kendi anlatı<br />

tarzına yön veren pek çok özellik devam etmektedir. Ancak bu filmin<br />

önemli farklarından birisi anlatıda dönüşüm gerçekleşmesidir. Filmin<br />

sonunda bir erginleşme gerçekleşir. Kahraman dünyaya daha farklı bir<br />

gözle bakmayı öğrenir. Belki Dostoyevski romanlarında görebildiğimiz<br />

bir Hıristiyanca ağıtla karakterin kişiliğinde bir dönüşüm, bir mitolojik<br />

yolculuk gerçekleşir. Ahmet hizmetçisi Neriman'ın getirdiği mum ışığıyla<br />

bir nevi Yeraltı filminde eksik kalan, yeraltı yolculuğuna çık ve "suç-<br />

286

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!