17.02.2017 Views

okul dergisi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Sinemada Felsefe ve Film-Felsefesi Üzerine<br />

Sinema kuramcılarının felsefi benzetmeler ile araç ilişkisini kurması,<br />

Akademi'nin kurucusu Platon'un, değinilen, Mağara Alegorisi'nden sıkça<br />

yararlanmıştır. Platon'a göre duyularla algılanan "görünen dünya" nesnelerden<br />

oluştuğu için değişmeye, dönüşmeye, bozulmaya açıktır. Öyleyse<br />

görünen dünya, "gerçeğin bilgisi"ne ulaşılmasına izin vermez. Nesneler,<br />

sadece gerçeğin bir yönüne karşılık gelecek bilgiyi içerebilir. Platon, benzetmesinde,<br />

mağarada zincirlenmiş, hareket edemeyen insanlar tasarlamıştır.<br />

Ellerinden ve boyunlarından zincirli bu tutsakların arkasında yüksek<br />

bir yerde ateş yanar. Tutsaklar, ateşle aralarındaki duvarın üzerinde<br />

oynatılan kuklaların gölgesini karşıdaki duvarda görür. Tutsaklar, bu gölgeleri,<br />

başka hiçbir şey göremedikleri için, gerçek sanır. Böylece görünenin<br />

bilgisi ile gerçeğin bilgisi birbirine karışır ve tutsaklar için gerçek, sadece<br />

duvara yansıyanlar olur (Platon, 201 O: 231 ).<br />

Alegori, Andre Bazin, Jean-Louis Baudry ve Luce Irigaray gibi 20.<br />

yüzyıl kuramcıları tarafından sinema alanına uyarlanmıştır. Onlara göre,<br />

sinematik araçlarla mağara arasında benzerlik kurmak mümkündür. Sinema,<br />

tıpkı mağaradaki tutsakların duvardaki yansımaları gerçek sanması<br />

gibi, tutsak-izleyicinin arkasından yayılan yapay ışığın yarattığı ilüzyon<br />

ile seyirciyi etkisi altına alır ve onun perdede gördüğünü gerçek olarak algılamasına<br />

yol açar (Akt. Stam, 2000: 1 O).<br />

Duvara yansıyan yapay ışık açıklaması, ilk dönem feminist film eleştirisinde<br />

de, Fransız felsefeci Jacques Lacan'ın Ayna Evresi'ni temeline<br />

alarak, Laura Mulvey, Annette Kuhn, E. Ann Kaplan gibi isimlerce, "sinematik<br />

ayna-perde" ifadesiyle kullanılmıştır. Sinematik ayna-perde, imgeleri<br />

yansıtır fakat bu gerçek değildir. Yansıtma izleyicinin zihninde<br />

gerçeğe dönüşürken, aslında sinema salonu mağaraya benzer (Baudry,<br />

1999: 353). Sinema perdesinden yansıyan sembolik gerçeklik, ben'e dönüşmektedir.<br />

Ancak, doğrudan 'bedensel ben'e dönüşmez, dünyayı anlamlandırmaya<br />

aracı olarak karakterlerle özdeşleşmeye ve perdede aktarılan<br />

kimliğin "özne" adlandırmasına karşılık gelir. Baudry, sinemada özne<br />

olmanın kurallarının kamera tarafından yapılandırıldığını vurgular. Böylelikle<br />

kamera ve sinema, kişiyi birincil konumuna taşımayı önererek,<br />

perdede, gerçek ve ulaşılması hedeflenecek bir dünya yaratıp ideolojik bir<br />

aygıta dönüşmektedir.<br />

Mağara Alegorisi'ni tamamlayıcı bir yaklaşım olarak Bölünmüş Çizgi<br />

Analojisi, 2 bütün varlık alanını dikey bir çizgi olarak gösterir (Bkz. Cevizci,<br />

2009: 89-93). Analoji, "en son gelen en iyi"dir ve daha sonra pozi-<br />

2 Analoji; andının, benzetim, benzenne. "Andının, benzerliklerden yararlanarak, yeni bilgiler<br />

elde etme yöntemidir" (Hançerlioğlu, 20 10: 13).<br />

92

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!