21.07.2017 Views

Felsefe Tartışmaları 1. Kitap

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Şöyle: 325. sayfada Winch Gerçekçilik’e göre eğer Ahmet aynı dili konuşuyor<br />

ve aynı sözlerle aynı anlamı kastediyorlarsa, A ve B’nin doğru<br />

olmalarının, bu iki kişinin gerçeklikte acı diye bir şey bulunduğuna<br />

inanıyor olmalarını (önvarsayım ya da içerme olarak) gerektirdiğini<br />

belirtiyor. Sonra pozitivist bir koşul öne sürerek, eğer acı diye<br />

birşeyin var olduğunu söylemek olanaklıysa bunu yadsımak da olanaklı<br />

olabilmelidir, diyor. Ancak böyle bir şey yapabilmek, ‘acı’ sözcüğünün<br />

anlamını değiştirmeden kullanmaya bağlı: “Acı diye bir şeyin<br />

varolduğunu yadsıyabilmek için ‘acı’yı, böyle bir şeyin varolduğunu<br />

öne sürenin ‘acı’yı kullandığı anlamda kullanmak zorundayım.” Anlamların<br />

eş oluşuna karşın; bu anlamlarla betimlenen şeylerin farklı,<br />

hatta çelişik oldukları bir durum bu; üstelik sözdeki bu eş anlamlılığı<br />

farklı olarak betimlenen gerçekliğin verdiği de varsayılıyor. Winch işte<br />

bunu tutarsız buluyor.<br />

Demek ki özgün uslamlamada elde edilmeye çalışılan sonuç gerçekçi<br />

savın çelişki değil, bir tutarsızlık içerdiği. Ayrıca Winch’inki,<br />

Hilmi Yavuz’un götürdüğünden farklı bir yönde gelişen bir uslamlama:<br />

Hem aynı dili kullanıyor (sözcükleri aynı anlamda kullanıyor)<br />

hem de gerçekliğin aynı betimlemesini veriyor olamayız diyor Winch;<br />

çünkü söylediğimiz şeyler (acı diye bir şeyin varolduğu ve varolmadığı)<br />

kendi aralarında çelişen şeyler. Varolmadığını öne sürebilmek<br />

için, “acı” sözcüğünü, bunun varolduğunu ileri sürenle aynı anlamda<br />

kullanmam gerekiyor, ve de dile bu anlamı gerçeklik veriyorsa, acı denilen<br />

bir şeyin gerçeklikte varolduğunu kendimle tutarsızlığa düşerek<br />

benim de onaylamış olmam sonucu doğuyor. Oysa Hilmi Yavuz’un bunu<br />

yansıtış biçimi, eldeki inançların bir arada çelişik oldukları biçimindeydi.<br />

Peki Winch’in bu özgün uslamlaması, dilin gerçekliği betimlemeye<br />

olanak sağlayan bir araç olduğu savına karşı ne ölçüde yıkıcı<br />

sayılabilecek bir eleştiri? Kanımızca, ortaya konmaya çalışılan<br />

türden bir tutarsızlık bulunmuyor, burada. Birinin acı duyduğunu öne<br />

sürmeyi, yani acıyı yüklem olarak kullanmayı, acı diye bir şeyin varolduğunun<br />

öne sürülmesinden özenle ayırt etmemiz gerektiği gibi, acının<br />

varolduğunu öne sürmeyi de, “acı” sözcüğünün anlamından özenle<br />

ayırt etmek zorundayız. Sözcüğü anlamlı olarak kullanmak, onun<br />

anlamı olduğu söylenen şeyin varolduğunu onaylamayı gerektirmez.<br />

“Uçan at”tan aynı şeyi anlayan iki kişi bunun varolduğu konusunda<br />

anlaşmak zorunda değildirler. “Uçan at”m anlam taşıdığını söylemek,<br />

böyle bir yaratığın varolduğunu onaylamak değildir. Bunu, anlam ile<br />

yönletimi eş tutan, bir dönemin naif gerçekçileri dışında, Frege’nin bilincine<br />

ulaşmış bütün gerçekçiler de böylece düşünürler. Çünkü aksi<br />

halde, “Uçan at diye bir şey yoktur” diyemez, bunu hem doğru hem<br />

de anlamlı olarak öne süremezdik. Evet dil gerçekliği betimler ve söze<br />

anlamını veren de gerçekliktir. Ancak bu, anlamın gerçeklik ile özdeş<br />

olduğu ölçüsünde uç ve aşırı bir biçimde yorumlanmak zorunda<br />

değildir, Gerçekçilik açısından.<br />

109

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!