21.07.2017 Views

Felsefe Tartışmaları 1. Kitap

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

doruğuna Atina’da, Platon’un Nesnel İdealizminde erişmiştir. Daha<br />

sonraki çağlardaysa, sürekli olarak gündemde kalan Platoncu idealist<br />

dizgeler dışta tutulursa, bu tür yaklaşımın ikinci bir yayılma<br />

dönemi yaşaması, 19. yy’da olanak bulmuştur.<br />

Karıştırmayı bunun tam ters yönünde bir örtüşmeyle sonuçlandırma,<br />

yani kavranılan şeyi kavrayışta eritme tutumuna “Epistemizm”<br />

(Bilgiselcilik) adını veriyorum. Nesnel gerçekliği, değişen dozlarda<br />

öznel zihin içeriklerine bağlayan bu tutumun kurucusu Descartes,<br />

belki en tutarlı savunucusu da Berkeley’dir. Onun ünlü “Esse<br />

est percipi” uslamlaması açık bir biçimde epistemist örtüştürme (ya<br />

da karıştırma) üzerinde yapılanır. Bir başka deyişle Epistemizm Descartes<br />

ya da Kant’ta olduğu gibi Algısal Gerçekçilik ile karıştırılarak<br />

yumuşatılmış değilse, kendi arıtılmışlığı içinde en uçta Tekbencilik’i,<br />

ondan bir adım önceyse Öznel İdealizm’i verir. Dolayısıyla, sözü<br />

edilen karıştırma bir uçta Nesnel İdealizm’e, öbür uçta da Öznel<br />

İdealizm’e götürüyor; bir felsefi tutum olarak iki uç yorumunda da<br />

İdealist ontolojiyi içeriyor. Kökenlerini Hume ve Kant’tan alan Pozitivizm,<br />

19. yy’dan başlayarak, Epistemizm’in en ateşli ve en uzun süreli<br />

savunucusu olmuştur. Ancak, tutarlı Pozitivizm’in baş sıkıntısı<br />

da, kendini yine Tekbencilik’ten koruma zorunluluğudur.<br />

Unutulmaması gereken, Epistemizm’in bilgibilimsel değil, bir<br />

varhkbilimsel sav olduğudur. Gerçekçiliğin ancak onu bilebildiğimiz<br />

ölçüde ve onun bilgisi çerçevesi içinde varolabileceğini öne sürer. Ona<br />

göre, anlıktaki kavrayışın, ya da bilgi ile kavranabilenin ötesindekine<br />

ilişkin olumlu bir felsefe olamaz. Varlık bilinebilir olanla sınırlı<br />

olduğu gibi, bilinebilirliğinden farklı bir doğaya da sahip olamaz. Oysa<br />

varlığın bilinebilirliğinden farklı olup olmadığı da bilinemeyeceğinden,<br />

tutarlılık gereği Epistemizm’in ya kendi kendisini yadsıması,<br />

ya da çıkış noktasının bir uzlaşım olmak ötesinde değer taşımadığını<br />

onaylaması gerekir. Kavrayış kavranan şeyle karıştırılıyor olmasa,<br />

kavrayışın nitelikleri, kavrayıştaki sınırlılıklar, kavranan şeyin kendisine<br />

yüklenmezdi. Çünkü bir açıklamanın doğru olması, açıklamanın<br />

kendi doğasına özgü özelliklerin açıklanan şeye yüklenmesini geçerli<br />

kılamaz. Doğru olan bir algının kendi özelliklerini, algılanan<br />

şeye yüklemek geçerli olamaz. Bunun geçerli olduğunu savunmak,<br />

algı doğru olduğunda, algılanan şeyin, algının kendisi gibi zihinsel<br />

olduğunu savunmaya yol açar.<br />

Varlığın bilinebilir olduğunu ve ona ilişkin bilgimizin eksiksiz<br />

olmadığını kimi dönemlerin kuşkucu ve gizemcileri dışında hemen<br />

herkes onaylayacaktır. Varlığa ilişkin bilgiyi deneyle edinir, onu bilgimiz<br />

ölçüsünde tanırız. Pek çoğumuz için üzerine tartışma açmanın<br />

bile yersiz sayılacağı bu savları onaylamak ne kavrayış ile kavranılanı,<br />

ne de bilgi ile varlığı özdeşleştirmeyi gerektirir. Hele fiziksel<br />

varlığa ilişkin olarak, onun, bilgimizden bağımsız konumdaki te-<br />

59

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!