21.07.2017 Views

Felsefe Tartışmaları 1. Kitap

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Doğrunun bulunması ve doğrunun ne olduğu, başka başka konulardır.<br />

Birinin yöntemi öbürünü açıklamaz. Doğruyu bulmak, bir inancın<br />

doğru olduğunu saptamaya yönelik bir eylemken, doğrunun ne<br />

olduğunu yanıtlamak, her doğru inancın ortak olan niteliğini açıklamaktır.<br />

Peirce kendi gününde ne ölçüde karanlıkta kaldıysa, çağdaşı ve<br />

dostu William James de o ölçüde popüler olmuş, hem ruhbilim hem<br />

de felsefe alanlarında büyük bir üne ulaşmıştır. Pragmacılık’a katkısı,<br />

başlangıçta bir açıklaştırma yöntemi olarak ortaya atılan bu düşünceyi,<br />

felsefenin her alanına yayarak dizgeselleştirmek ve kitlelerce<br />

tanınmasını sağlamak olmuştur. Kuramın geliştirilişine “Metafizik<br />

Kulübü” toplantılarındaki katkısının ölçüsü bilinemese de, James’in<br />

anlayışındaki Pragmacılık, artık Peirce’ün bu yaklaşımı yerleştirdiği<br />

çerçeveye sığacak gibi değildir. James Pragmacılık’ı bir<br />

yöntem olarak gördüğü ölçüde bir doğruluk kuramı olarak da düşünür.<br />

Pragmacılık açısından doğrunun ne olduğunu tartışır ve saptar.<br />

Bu bağlamda Peirce’den hem uzaklaşır, hem de daha tutarlı bir dizgeye<br />

ulaşmış olur. Peirce yaşamının sonlarına doğru, Pragmacılık’ın<br />

başına gelen bu değişikliklerden o denli rahatsız olmuştur ki, bu<br />

addan vaz geçerek, kendi felsefi tutumunu “Pragmaticism” terimiyle<br />

anmaya başlamıştır.<br />

Gerçekte, James’in Pragmacılıkta yaptığı genişletme ve yayma<br />

girişimi için gereken her türlü kuramsal veri daha önceden ortaya<br />

konmuş bulunuyordu. James, girişimine doğruluk kavramını yeniden<br />

yorumlayarak başlar: Bir inancın doğruluğu pragmacı yöntemle saptanabildiğine<br />

göre, doğruluk için bir karşılıklılık aramak anlamsız<br />

ve boşunadır, der. Karşılıklılığın içerdiği saltık doğruluğa tam olarak<br />

erişemeyeceğimizi Peirce de onayladığına göre, doğruluğu böylece<br />

tanımlamanın hiçbir kuramsal ya da eylemsel değeri olamaz. Öte<br />

yandan, bir kez doğruluğun karşılıklılıktan bağımsız olduğu onaylanınca<br />

dış dünya düşüncesi de anlamını yitirir. Düşüncenin, inancın,<br />

doğruluğunu dış dünya ile karşılıklılık oluşturmuyorsa, bilgimizde<br />

olsun, yaşamımızda olsun, dış dünyaya bir yer yok demektir. James’e<br />

göre bilginin kökeni, kaynağı ve konusu, algının ilk ve temel<br />

girdileridir. “Gerçeklik”, işte bu girdilerdir. Algı girdileri ötesindeki<br />

bir dış dünya, gerçeklik diye andığımız şeyi oluşturmaz. Bu ileri sürdüklerinde<br />

Kant’tan önemli ölçüde esinlenmiş olan James, bilginin<br />

tek kaynağının deney olduğunu ileri sürerken de, İngiliz Deneyciliği’-<br />

nden çok, Kant’ı yankılar. Çünkü deney, onun için algının ilk girdileri<br />

anlamına gelir. Bu ilk girdiler ulamlanıp düzene sokulmamıştır<br />

ve anlığa sürekli bir akış olarak gelen karmakarışık bir veriyi oluştururlar.<br />

Gerçeklik, dar anlamda bu veriyle özdeşken, daha geniş bir<br />

anlamda da, bu girdilerden anlığın kurduğu görüngüler dünyasıyla<br />

özdeştir. James “Köktenci Deneycilik” adını verdiği bu su katılma-<br />

67

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!