You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
özet biyografi<br />
Sibel Bozdoğan<br />
Mimarlık Lisans ve Yüksek Lisans derecelerini ODTU Mimarlık Bölümünden almış (1976, 1979),<br />
mimarlık tarihi doktorasını University of Pennsylvania’da tamamlamıştır (1984). Orta Doğu Teknik<br />
Üniversitesi, Rensselaer Polytechnic Institute, Massachusetts Institute of Technology ve Harvard<br />
University Graduate School of Design’da mimarlık tarihi ve teorisi dersleri vermiş (1986-<br />
2017), Türkiye’de de Bilgi Üniversitesi Mimarlık Yüksek Lisans Programında ve iki yıl Bölüm<br />
Başkanlığını da yürüttüğü Kadir Has Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde görev yapmıştır (2006-<br />
2017). Halen Boston Üniversitesi, Sanat ve Mimarlık Tarihi Bölümünde ders vermektedir. Modern<br />
mimarlık ve planlamanın ulus-ötesi, kültürler-arası ve karşılaştırmalı tarih yazımına önemli<br />
katkılar yapan üç kitap ve çok sayıda makale yayınlamış, Türkçeye de çevrilen Modernism and<br />
Nation Building: Turkish Architectural Culture in the Early Republic kitabı (2001), Amerikan<br />
Mimarlık Tarihçileri Cemiyetinin “Alice Davis Hitchcock” ödülüne ve Türkiye Çalışmaları Birliğinin<br />
Köprülü Kitap Ödülüne layık görülmüştür. 40 yıla yayılan akademik çalışmaları, Mimarlar<br />
Odası tarafından 16. Ulusal Mimarlık Ödülleri çerçevesinde “Mimarlığa Katkı” ödülü ile taltif<br />
edilmiştir (2018).<br />
Camdan ev, ‘ev’ midir?<br />
Yapının taşıyıcı duvarların kısıtlamalarından kurtulması, iç mekân – dış mekân ayrımının ortadan<br />
kalkması, şeffaflığın başlı başına bir değer olarak mimarlıkta adeta devrim yapması ile<br />
özdeşleşen “cam ev” iki dünya savaşı arasında tahayyül edilmeye başlanmış, ancak en kanonik<br />
örneklerini 1950’lerde, cam üretimindeki teknolojik gelişmelere paralel olarak vermiştir. Modern<br />
mimarlığın adeta “arzu nesnesi” olan cam ev, aynı zamanda modernite kavramının en<br />
temel çelişkilerini içinde barındırır: Bir yanda iç mekan ile dış dünyayı görsel olarak devamlı<br />
kılan, böylece daha önce aşina olmadığımız yeni bir özgürlük, açıklık, hafiflik hissi, diğer yanda<br />
ise daha önce hiç deneyimlenmemiş bir korunmasızlık, çıplaklık, mahremiyet yitirmesi --tıpkı<br />
modernitenin bireyler üzerindeki hem özgürleştirici hem de huzursuzlaştırıcı ve yabancılaştırıcı<br />
etkisi gibi. Bu kısa deneme yazısında, iyi bilinen örnekler üzerinden, hem bir “ev imgesi”, hem<br />
de bir “evsizlik hali” olarak görebileceğimiz cam evin bu derin paradoksunu irdelemeye, hem<br />
estetik bir obje, hem de felsefi bir önerme olarak 20. yüzyıl modern mimarlık kültürüne vurduğu<br />
damgayı özetlemeye çalıştım.<br />
abstract<br />
Is glass house a ‘home’?<br />
As an image and an idea, “glass house” has symbolized freedom from load bearing walls, continuity<br />
between interior and exterior space and transparency as a new value capable of revolutionizing<br />
architecture. Having captured the imagination of architects in the interwar period, its<br />
canonic examples were built in the 1950s after major new developments in plate glass technology.<br />
An “object of desire” for modern architecture, glass house also embodies the profound<br />
contradictions of modernity: an entirely new sense of freedom, openness, transparency and<br />
lightness and at the same time, a hitherto unknown experience of vulnerability, exposure and<br />
loss of privacy –just like the simultaneously liberating and alienating effects of modernity. In this<br />
short essay, through a few well-known examples, I have tried to unpack this deep paradox of<br />
glass house as both a new kind of “home” and a condition of “homelessness” at the same time<br />
and to address its impact, as both an aesthetic object and a philosophical proposition, on the<br />
architectural culture of 20 th century.<br />
ev<br />
17