Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
tine bağladığı onlarca sefertasını trene<br />
yetiştiriyor. Kasalara dizilen binlerce<br />
sefertası iş yeri adreslerine teslim edilmek<br />
üzere vagonlara yükleniyor. Tren<br />
istasyona vardığında, orada bekleyen<br />
bisikletli kuryeler, taşımak üzere sorumlu<br />
oldukları sefertaslarını alarak<br />
iş yerlerine ulaştırıyor; katlara çıkartıp<br />
yemek sorumlularına teslim ediyorlar.<br />
Sorumlu sefertaslarını, açık ofislerde<br />
sıralanmış masalara, çalışan memurların<br />
önüne birer birer bırakıyor. Yeşil<br />
kılıflı sefertası muhasebe işi yapan<br />
Sajaan’ın masasına konuyor. Sajaan<br />
emekli olmasına bir ay kalmış, hayata<br />
küskün, mutsuz ve aksi bir adamdır.<br />
Kendisinin yerine gelecek olan genç<br />
adayı eğitmeye pek gönüllü görünmemektedir.<br />
Öğle yemeği vakti gelince,<br />
Sajaan yemeğini alıp yemekhanede<br />
bir masaya tek başına oturuyor. Tuhaf<br />
bir huzursuzluk ve şaşkınlık içinde,<br />
kılıfı açıp sefertasına bakıyor. Kapları<br />
açıyor, tek tek kokluyor ve yemeklerin<br />
tadına bakıyor ve hepsini beğenerek<br />
yiyor. Öğleden sonra sefertasları aynı<br />
hareket zincirini takip ederek toplanıyor.<br />
Trende yolculuk eden kuryeler, el<br />
çırparak ve şarkı söyleyerek bir iş gününü<br />
bitiriyorlar. Sefertası eve döndüğünde<br />
kadın heyecanla kapları açıyor<br />
ve soslara kadar silinip süpürüldüğünü<br />
görünce, hazırlanıp kocasını bekliyor.<br />
Ancak, kocası eve geldiğinde<br />
kadınla hiç ilgilenmiyor. Kadın yemeği<br />
beğenip beğenmediğini sorunca,<br />
adam karnabaharın fena olmadığını<br />
söylüyor. İla, yemeklerinin başka bir<br />
adrese gittiğini anlıyor. Yemek ulaştırma<br />
sistemi, kendilerinin hiç hata<br />
yapmadığını iddia etse de, yeşil kaplı<br />
sefertası yanlış kişiye ulaşıyor...<br />
Sefertası kentte dolaşıyor<br />
Küresel yemek şirketleri ekonomik sıçrama yapabildiği<br />
her yere ulaşırken, filmde, her gün, evlerle<br />
işyerleri arasında sefertaslarından oluşan yemek<br />
kümeleri, bisiklet ve tren yolculuğu ile yerel bir<br />
ağ içinde adresten adrese taşınıyor. Hızını iyiden<br />
iyiye arttırmış küreselleşmeye rağmen, sabah saatlerinde<br />
ev kadınlarının pişirdikleri ev yemeklerini<br />
öğle saatlerinde çalışan eşe ya dadiğer çalışanlara<br />
ulaştıran yerel ağ, hızla tüketmeyi amaçlayan<br />
batılı şirketlerin dikte ettiği yemek alışkanlığının<br />
aksine, ev yemeğinin sürekliliğini ve yerel yemek<br />
dolaşımını sağlıyor. Bir tür Amerikanlaşma olarak<br />
okunan fast-foodve küresel yemekler yerine, Hint<br />
usulü pişmiş geleneksel ev yemeklerinin tercih<br />
ediliyor ve daha fazla tüketiliyor olması küreselleşmenin<br />
tek taraflı çalışmadığını gösteriyor.<br />
Küresel dünyada kentler, ekonomik kademelenme<br />
içindeki bağlayıcılık kapasiteleriyle sıralanır ve o<br />
düzeyde var olurlar. Saskia Sassen 2 , küresel dağılımın<br />
ve farklılaşmanın ekonomik birikme ve yayılma<br />
süreçlerine bağlı olduğunu açıklar. Küreselleşme,<br />
bazı kentleri yoğunlaştırıp kontrol merkezleri<br />
haline getirirken bazılarını da iyiden iyiye sistem<br />
dışına iter. Belirli coğrafyalar içinde bir tür ‘üs’ ya<br />
da ‘kavşak noktası’ haline gelen küresel kentlerdeki<br />
mekânsal organizasyon da değişir. Finans merkezleri<br />
yeni odak noktaları olarak işlevsel yoğunluğun<br />
gruplandığı mekânlar haline gelirler. Bu ekonomi<br />
ağı içinde yer alanMumbai’de de, diğer küresel<br />
kentlerde olduğu üzere, dünya markaları için<br />
çalışan kalabalık iş gücünün kümelendiği ofisleri<br />
görüyoruz. Ancak homojenleşmenin yanı sıra, Ronald<br />
Robertson’un 3 hatırlattığı üzere,‘küyerel’ bir<br />
oluşum olarak, Hint yemeğinin dolaşımına rastlıyoruz.<br />
Küreselleşme, heterojenleşmenin, melezleşmenin,<br />
karışımın önüne geçemiyor.<br />
Bununla birlikte filmde, bu küresel kentin orta-alt<br />
sınıfını izliyoruz. Yemek dağıtımını sağlayan işçiler,<br />
aşçılar, ev kadınları, memurlar, işportacılar, sokak<br />
çocukları, tren ve otobüslerde ev ve iş arasında<br />
gidip gelen yorgun, bıkkın, umutsuz kalabalıklar.<br />
Küreselleşme iletişim ve ulaşımda olanaklar ve hız<br />
sağlarken ve bir biçimde hepimizi ağına katarak<br />
küreselleşmiş özneler haline getirirken bir yandan<br />
da ‘eksiksiz biçimde küreselleşenler’ – tepedekiler<br />
ile ‘gidişatlarını küresellerin belirlediği’ 4 – diptekiler<br />
arasında dalgalanıyor. Bu durumda küreselleşmenin<br />
bir yandan birbirinden ayırdıklarını birleştirdiği<br />
ve benzeştirdiği, diğer yandan da ayırdıkları<br />
arasındaki yarığı belirgin biçimde açtığı söylenebilir.<br />
Böylece, yeni ekonomik düzenin gerekliliklerini<br />
sağlayan ‘küresellerin’ istemli ve akışkan<br />
dolaşımları hızla artarken ve sermaye ortaklıkları<br />
onları sürekli yukarı çekerken, simetrisinde duran<br />
‘yerellerin’ bu ekonomi ağlarına katılımları giderek<br />
zorlaşır, mesafe sürekli genişler. Mumbai’deki<br />
birçok çalışanın hayali, bir Rupi’nin beş Rupi ettiği<br />
Bhutan’a yerleşmek ve refahlarını arttırmaktır;<br />
ancak küresel ekonomi diptekileri yerlerine daha<br />
fazla gömmekte ve hareket kapasitelerini sınırlandırmaktadır.<br />
Küreselleşme bugün, mekânsal ve sınıfsal<br />
ayrışmayı da pekiştirmektedir.<br />
72<br />
ev