You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
doğrultusunda elli katı hacmine erişebilecek esneklikte<br />
bir yapıdır. Çok güçlüdür, duvarı dıştan<br />
gelebilecekleri yalıtır ve içerdekini korur. Kordon<br />
bağının ucuna açılan kapısı ile ihtiyacı olan ne<br />
varsa alır ve atıklarını verir. Plasenta penceresidir<br />
(ki plasentanın görüntüsü, insanlığın başlangıcını<br />
sembolize ettiği düşünüldüğü için, kutsal kabul<br />
edilen hayat ağacı sembolüne (tree of life) benzetilir)<br />
7 , onu oksijenle doldurur. Tıpkı camdan sarkıp<br />
üflediği sigarasında olduğu gibi karbonmonoksitini<br />
kendinden uzaklaştırır. Onu sarıp sarmalayan<br />
ılık sularla çevrili yarımadasından koptuğundan<br />
beri insan aslında hep o kaybettiği cennetini arar.<br />
‘Okyanussal duygu’sunu 8 . İçinde kendini bir ve<br />
bütün hissedebileceği bir yeri, bir hissi, bir oluş<br />
halini... O ilk evini.<br />
İnsanın doğumu ve insanoğlunun tarihi ve mitleri<br />
benzer noktalarda kesişirler.<br />
Adem’in cennetten sonra ilk evi dünyadır. Bebeğin<br />
dünyası ve ilk evi ise annesi.<br />
Tarihçi Harari 9 , insanoğlunu insan türünün dünyada<br />
belirdiği andan, hatta atalarından başlayarak<br />
anlatır. 2.5 milyon yıl evvel Doğu Afrika’da yaşayan<br />
insan türü diğer hayvan türlerinden farksızken<br />
70 bin yıl evvel bir şey olur; Harari buna ‘Bilişsel<br />
Devrim’ der ve insan tarihinin başlangıcı addeder.<br />
Nasıl olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte<br />
‘Bilgi Ağacı’ denilen bir mutasyonla insan var olmayan<br />
şeyler hakkında konuşabilmeye başlar. ‘Dil<br />
Varlık’ın evidir’ der Heidegger 10 ve insan dil ile<br />
var olur.<br />
Bu dil ilk konuşulan dil değildi. Her hayvan türünün<br />
kendine ait bir iletişim şekli vardı. İlk sesli dil<br />
de değildi; birçok hayvan, balina, fil, yeşil maymun,<br />
bir ötekine ‘Dikkat et! Aslan!’ uyarısı gönderebilirdi.<br />
Ancak, sadece Sapiens aslanla ilgili<br />
ayrıntılı bilgi aktarımından öte, aslana ‘kabilesinin<br />
koruyucu ruhu’ gibi bir anlam atfedebildi. Kurgulayabildi.<br />
Bu kurgu etrafında kolektif hareket edebildi.<br />
Dünyanın nasıl oluştuğu ile ilgili, ‘ilk sahne’<br />
ile ilgili mitler, tanrılar, dinler oluşturabildi. Kendini<br />
doğadan ayrı, bazen onun karşısında aciz, bazen<br />
onu kontrol edebilen, bazen de ondan üstün<br />
görebildi. Onunla olan ilişkisinde kendini tanıdı.<br />
Hava şartları, yeryüzü şekilleri, hayvanlar, bitkiler<br />
kadar kendi duyumlarına, hislerine, bedenine,<br />
iç dünyasına da yöneldi. Annesinin yüzünde elini<br />
gezdiren bebeğin kendi eline şaşkınlıkla uzun<br />
uzun dalması gibi belki. İlk ev annesinden kendi<br />
bedenine yavaş yavaş yerleşmesi gibi. İnsanoğlunun<br />
Dünya evlerini keşifleri sırasında ise ‘Meyve<br />
ya da arı kovanı bulabilmek için dikkatle ağaçları<br />
izlerken, çimlerdeki en ufak sese bir yılanın geçmesi<br />
ihtimaliyle odaklanmışken, hızla koşarken ya<br />
da öylece oyunlar oynarken bulabilirdik [onu]’ 11 .<br />
Bilişsel Devrim’i ve insan tarihini başlatan mutasyonun<br />
isminin ‘Bilgi Ağacı’ oluşu, insanın başlangıcının<br />
‘hayat ağacı’na benzetilen plasentayla oluşu,<br />
ağacı kolektif bilinçdışında başka bir noktaya<br />
taşır. Ağacın / mimaride ahşabın neden bize bu<br />
kadar sıcaklık, yakınlık ve yuvamsı hissettirdiğine<br />
dair en derinden bir veri olabilir.<br />
Adem ve Havva’nın yasaklanmış Bilgi Ağacı’nın<br />
meyvesine ölümsüzlük gibi bir anlam atfettikten<br />
sonra cennetten ayrılışları, ya da psikanalitik<br />
söylemle ‘yârin yasağı’ ile birincil sahneden dışlanarak<br />
öteki oda-dünyaya geçişleri 12 , her ihtiyaçlarının<br />
karşılandığı cennetten ve rahimden sonra<br />
dünyada kendi ihtiyaçlarını karşıladıkları bir ev<br />
tasarlamalarını gerektirir.<br />
İnsanoğlunun tarihinde Bilişsel Devrim’den sonra<br />
Tarım Devrimi vardı sırada. Doğanın ona sunduğunu<br />
alan avcı-toplayıcı grup, 12 bin yıl önce<br />
Tarım Devrimi ile ne yemek istediğine, ne kadar<br />
yemek istediğine kendi karar vermek istedi. Ek gıdaya<br />
geçişi gibiydi belki süt çocuğunun. Doğanın<br />
kucağından indi ve kendine bir ev yaptı. Kendine<br />
alanlar açtı; bulduğu ateşle ormanları yaktı; buğday,<br />
patates, pirinç ekti. Yerleşik düzene geçti.<br />
Öncesinde mağaralarda hep beraberlerken şimdi<br />
odalarda ve ayrıydılar. Kendilerine ait tarlaları,<br />
mülkleri vardı. Artık evleri her şeyleriydi.<br />
Tarım Devrimi ile yine de sadece dünyanın %2’lik<br />
kısmını (11 milyon metrekare 13 ) işgal eden insan, 5<br />
bin yıl evvel başlayan Bilim Devrimi ile o zamana<br />
değin etkisi altına almadığı denizleri ve havayı<br />
da ele geçirdi. 1700’lü yıllardaki Sanayi Devrimi<br />
ile insan diğer canlılar ve doğa için dünyadaki<br />
jeolojik etmenlerden biri haline geldi. Ve bu hızla<br />
devam ederse Dünya’nın tüm yaratıkları arasında<br />
insan selinde hayatta kalabilenler yine Nuh’un<br />
Gemisi’nde köle olarak bulunan çiftlik hayvanları<br />
ve insan olacak. Žižek 14 Antroposen’e Hoşgeldiniz<br />
kitabında, hem doğayı değiştirme yetisine sahip<br />
olduğumuz hem de onun insafına her zamankinden<br />
daha çok muhtaç olduğumuz bir çağ olarak<br />
betimliyor günümüzü. İnsanın kendisini doğanın<br />
merkezine koyduğu ve doğadaki her şeyin kendi<br />
hizmetine sunulduğu hezeyanı içindeki bir çağ 15 .<br />
Sıklıkla doğa, Toprak-Ana / Ana Tanrıça / Gaia /<br />
Tabiat Ana /Bakir Adalar (Earth Mother / Mother<br />
Goddess / Mother Earth / Virgin Islands) gibi tanım-<br />
ev<br />
85