Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
yaşamına eklemlemiş, yaşam yolculuğunun son<br />
aşamasının eşlikçisi. Ve bu ikili günlerini birlikte<br />
geçiriyor, ev paylaşıyor, en özel ev hâllerini birlikte<br />
yaşıyorlar. Böyle düşününce size de çok ilginç<br />
gelmiyor mu?<br />
Annem bize yapmadığı nazı birlikte yaşadığı<br />
Vale’ye yapıyor;‘patron benim’ demek istiyor belki<br />
de, ‘kararları ben veririm!’. Aralarındaki ilişki<br />
denk bir ilişki değil elbette. Biri bakan diğeri bakılan,<br />
ihtimam gösterilmesi gereken. Bakan/bakılan,<br />
ihtiyaç duyan/ihtimam gösteren arasındaki ilişki,<br />
birinin evin sahibi olmasından dolayı, kimin karar<br />
vericikonumda olduğu sürekli yeniden tanımlanan<br />
biruzlaşma alanı. Bu durum sadece davranışlara<br />
değil ev hâllerine de yansıyor bir şekilde. Gündüz<br />
neredeyse elli yıldır yaşadığı ev tümüyle annemin,<br />
diğeri yanında eşlikçi, yardımcı, bakıcı, yani bir<br />
anlamda geçici konaklayan misafir. Akşam yemekten<br />
biraz sonra annem salondaki koltuğundan kalkıp<br />
odasında yattığı yerden televizyon seyretmeye<br />
başladığında artık evin geri kalanı Vale’ye ait. Salonda<br />
kendi istediği televizyon kanallarını izliyor,<br />
nihayet biraz gevşiyor, hatta annem uyuduktan<br />
epey sonraya kadar bu saltanatını sürdürüp sonra<br />
kendine ait odaya çekiliyor. Sabah saatlerinde ev<br />
yine ona ait, taa ki epey ileri bir saatte annem uyanıp<br />
kalkana kadar. Aralarında sankidillendirilmemiş<br />
bir anlaşma var, evi mekân ve zaman olarak<br />
nasıl paylaşacaklarına, kimin hangi durumda nasıl<br />
ve ne zaman nereye hakim olacağına dair. İşin enteresan<br />
yanı sürtüşme potansiyeli yüksek görünen<br />
bu durum pürüzsüz bir şekilde devam edebiliyor.<br />
Benzer bir tesadüfi hane ortamını üniversite<br />
yıllarımda yurtta kalırken yaşadım. Adı yurt ama<br />
her oda adeta bir hane. Ya da yurt büyük bir hane,<br />
odalar ise onun içinde birkaç üyeli minik haneler.<br />
Dörder kişilik odalarımızı kendimize ait kılmak<br />
içinbirörnek yatak örtülerinden dolap kapaklarına<br />
yapıştırdığımız resimlere, ara sıra hevesle getirdiğimiz<br />
çiçeklere kadar çeşitli yollar deniyoruz. En<br />
önemlisi, aramızdaki paylaşımın eşit ve hakkaniyetli<br />
olmasına hassasiyet gösteriyor, sadece kendimizin<br />
değil birbirimizin hakkını özenle koruyor,<br />
birbirimizi kolluyoruz. Mesela yurt nüfusunun<br />
büyük çoğunluğunun sigara içerken benim içmemem<br />
(o zamanların ortamında hafif gıcık algılanıyor<br />
olmalı) nedeniyle, henüz kapalı ortamda<br />
sigara yasağı olmamasına rağmen, oda arkadaşlarımın<br />
beni rahatsız etmemek üzere odada sigara<br />
içmemeye özen göstermeleri, bizi ziyarete gelen<br />
arkadaşları da uyarmaları...<br />
yan oda komşum. Demek oluyor ki yurt düzeninde<br />
bir anlamda farklı minik hanelere aidiz.Odalarımızın<br />
oluşturduğu minik haneler akşamları gecelikleriyle,<br />
pijamalarıyla, sabahlıklarıyla dolaşanlar<br />
ortalıkta dolaştıkçabirleşiyor, bu vakitlerde bütün<br />
yurt koskoca bir ev oluveriyor.Yurt kuralları dışında<br />
bu büyük evin kendine göre gayrıresmî hâlleri<br />
var. Aileler telefonla aradığında (cep telefonu diye<br />
bir imkanın olmadığı yıllardan söz ediyoruz elbette)<br />
o sırada yurtta bulunmayan, geceyibaşka yerde<br />
geçiren arkadaşı idare etme, bir nedenle yurtta<br />
kalma ihtiyacı olan arkadaşımızı yurt yönetimine<br />
çaktırmadan bir süre odalarımızda misafir etme<br />
gibi dayanışma taktikleri geliştiriyoruz. Yurt içindeki<br />
hanelerimizin temelini eşitlik ve dayanışma<br />
oluşturuyor.<br />
Böyle bir ortamı paylaşmak yaş ilerledikçe zorlaşıyor<br />
olmalı ki yirmili yaşlarımın sonlarına doğru<br />
başladığım yurtdışı öğrenci hayatımda tekrarlamamaya<br />
çalıştım. Önce küçük bir stüdyo, sonra dört<br />
yıl, büyücek bir evin kendine yeten oda+banyo<br />
düzeninde yarı-bağımsız, en sonunda da bir başka<br />
evin bahçesindeki garaj-üstü evcikte tam bağımsız<br />
yaşamayı tercih ettim. Ev arkadaşlı düzeni<br />
“herkesin ev hâli farklı, ıvır-zıvır nedenlerle sürtüşmeye<br />
değmez, iyisi mi kendi çöplüğümün horozu<br />
(tavuğu), evim dediğim düzenin tek sahibi olayım”<br />
diyerek, belki de tesadüfe bırakmamak için, kardeş<br />
ve yeğen dışında, bir daha denemedim.<br />
Kimini doğrudan yaşadığım, kimine yakından<br />
tanıklık ettiğim ev hâllerini anlatmayı denedim.<br />
Eminim okuyanlar çok daha fazlasını yaşamışlardır.<br />
Tesadüfi haneler, iyi ki, bunlardan çok daha<br />
zengin.<br />
...<br />
Bu yazıya niyet edip ucundan kenarından yazmaya<br />
başladığımda 15 yaşını aşmış kedi kızım Misket’le<br />
mutlu mesut yaşamaktaydık. Aralık başında, kısa<br />
süren bir keyifsizlik sonrasında hastalandı, hızla<br />
güçten kuvvetten düştü ve birkaç gün içinde kaybettim.<br />
Evin ‘ev’ hissi de onunla sanki uçtu gitti,<br />
ıssızlaşıverdi. Tahmin edileceği gibi tekrar yazının<br />
başına oturmam epey zaman aldı. Onun tüm ömrünü,<br />
benim yaşamımın da neredeyse dörtte birini<br />
kaplayan can yoldaşlığımızın anısına, minnetle,<br />
özlemle...<br />
Yan odada da benzer bir dörtlü, onlar da bir hane.<br />
İşin ilginci,birlikte büyüdüğümüz, 18 yaşıma kadar<br />
aynı evi, hatta aynı odayıpaylaştığımkardeşim<br />
ev<br />
91