You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
ırakılan, kaya ve kütük parçaları<br />
TARGUN: Mahçup, sıkılgan<br />
TARHAN: (Tarkan) Đmtiyaz sahibi soylu kişi. Bu kişiler, vergi vermez, suçları dokuz kereye kadar<br />
bağışlanır, kağan ve hanların huzuruna izinsiz girebilirlerdi.<br />
TARHUN: Güzel kokulu bir yayla çiçeği<br />
TARIK: Darı, tahıl, ekin<br />
TARIM: 1- Emek, enerji, zahmet, sıkıntı 2- Ziraat, rençberlik 3- Irmakların küçük kolları<br />
TARINÇ: Sınır, hudut, uç<br />
TARING: 1- Derin, derinlik 2- Ziraat<br />
TARKAN: Đmtiyazlı ve soylu kişi (Tarhan)<br />
TARKANÇ: 1- Öfke, gücenme, rahatsızlık, kızgınlık 2- Darılma, sıkılma<br />
TARKAT: Bakan, nazır, yönetici, bürokrat<br />
TARKINÇ: 1- Darılma, darlanma, küsme, küskünlük 2- Đsyan, başkaldırma<br />
TARLIG: 1- Güçlük, darlanma, sıkılma 2- Bahşiş, hediye<br />
TARTA: Terazi<br />
TARTAGAN: 1- Tartan, terazi 2- Dağınık, derbeder<br />
TARTIŞ: Armağan, bağış<br />
TARUG: 1- Darı, ekin 2- Hediye, bağış<br />
TASAR: Plan, tasarı, tasarım<br />
TASIM: Gösteriş, afi<br />
TAŞ: 1- Dış, dışta olan, görünürde olan 2- Kaya parçası mec. Sertlik, dayanıklılık<br />
TAŞAN: Taşmış, dışa vurmuş, coşkun<br />
TAŞAR: Taşmış, coşkun, ateşli<br />
TAŞGAN: Taşan, coşan, ateşli<br />
TAŞGARU: Dışarı, dışarıdan, taşra<br />
TAŞGIN: Taşmış, dışa vurmuş, coşkulu, ateşli, asabi<br />
TAŞKI: Dışarıdan, taşralı<br />
TAŞKIN: Coşkun, ateşli<br />
TAŞRALU: Dışarıdan, yabancı<br />
TAŞRIK: Dışarıda, gurbet, gurbetçi, sefere giden.<br />
TAŞUG: Taşınabilir mal, menkul değer<br />
TAŞÜREK: birl. Taş/Yürek ( Cesur, gözü kara)<br />
TAT: 1- Yemek, damak 2- Uzak, uzakta, uzaktan, yabancılaşmış 3- Kılıç pası, paslı kılıç<br />
TATAR: 1- Uzakta kalmış, yabancılaşmış 2- Çayırlık, mera 3- Kent dışında yaşayan<br />
TATAŞ: (Dadaş) 1- Yakın dost, yaren, arkadaş 2- Uzakta kalmış, aynı uzaklığı paylaşan<br />
TATIG: Tatlı, hoş<br />
TATIR: Çayırlık, otlak, mera<br />
TATLI: Tatlı veren, hoşa giden mec. Güler yüzlü, sevimli, cana yakın<br />
TATU: 1- Barış, sulh 2-Uzağı gören, uzak görüşlü 3- Bakıcı, eğitici 4- Tatlı, tat veren<br />
5- Yaratılış, fıtrat<br />
TAV: 1- Hız, devinim, çeviklik, koşu, davranmak, harekete geçmek. 2- Dağ<br />
TAVAR: Hızlı hareket eden, hızlı davranan.<br />
TAVGAÇ: 1- Hızlı koşan, hızlı davranan, atik 2- Çekici, cezbedici<br />
TAVIŞGAN: Tavşan<br />
TAVLI: 1- Hızlı, atik 2- Dağlı<br />
TAY: 1- Dayak, dayanak, dayanılacak nesne 2- Soy, asalet, soyluluk unvanı 3- Ululuk, büyüklük,çokluk<br />
4- Mevki, yer, bölge 5- Ananın erkek kardeşi, dayı 6- Süt emen at yavrusu<br />
TAYAK: Baston, değnek, dayanılacak nesne.<br />
TAYANÇ: 1- Dayanç, dayanak 2- Hami, koruyucu, sırdaş, güvenilen kişi<br />
TAYANÇI: Danışman, memur.<br />
Uygurlar döneminde, küçük dereceli memur unvanlarından<br />
TAYANG: Dayak, dayanak, destek, dayanak<br />
TAYANGU: Danışman, aracı, sıra dışı. Han ve kağanların danışmanlarına verilen bir unvan<br />
TAYCU: 1- Hami, destekçi, koruyucu 2- Soylu, seçkin 3- Tay sahibi,tay eğiticisi<br />
TAYEÇE: birl. Tay/Eçe..Soylu, saygıdeğer hanım. (Teyze, sözcüğünün buradan<br />
geldiğini söyleyen dilciler var.)<br />
TAYGA: 1- Kavak, çam, söğüt karışımı ormanlık bölge 2- yoğurtlu sebze çorbası<br />
TAYGAN: 1- Karışık ağaçlı orman 2- Dayanak, destek<br />
TAYGANA: Kaygan, kayıcı<br />
TAYGUN: Yavru, çocuk, torun<br />
TAYGUR: Kayan, kızakla kayan<br />
TAYIK: Kibar ve nazik genç<br />
TAYLAN: 1- Beyefendi, centilmen 2- Yakışıklı, heybetli 3- Düzgün ve etkileyici konuşan<br />
TAYŞI: 1- Mürşit, yol gösteren 2- Hami, koruyucu<br />
TEBER: Balta, baltalı mızrak<br />
TECĐMEN: Đdareli, ekonomist<br />
TECĐMER: Ekonomist, hesaplı