Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
YILIĞ: Yılgın, yılmış, yılık<br />
YILKI: 1- At, at yavrusu 2- At sürüsü<br />
YILMA: 1- Yılmaz, azimli, dayanıklı, cesur, korkusuz 2- Dik yokuş, dağ yamacı<br />
YILMASIN: Yılmaz, korkusuz<br />
YILMAZ: Gözü pek, korkusuz, batur, dayanıklı, azimli<br />
YIRAGU: Yırcı, çalgıcı, enstrüman çalan, müzisyen<br />
YIRAK: Irak, uzak, mesafeli<br />
YIRI: Sol, sol taraf, tek taraf, tek taraflı<br />
YIRIM: 1- Solak 2- Yarım 3- yurt, toprak<br />
YIŞ: (Yaş, yaşıl) Orman, yeşillik içindeki bölge<br />
YIŞIK: 1- Tulga, demir örgülü tulga 2- ışık<br />
YĐBEK: Ateşli, hararetli, heyecanlı<br />
YĐGE: Dayanıklı, kavi, metin<br />
YĐĞENEK: 1- Toplum, kitle, cemaat 2- Yeğen, yeğencik<br />
YĐĞĐN: Daha iyi, sıkı, dayanıklı, üstün, tercih edilir<br />
YĐĞĐT: 1- Yeğ, yiğ, iyi, daha iyi, sıkı, sağlam, güçlü, batur, cesur 2- Delikanlı, cıvan, genç 3- Koca, eş<br />
YĐLUN: (Yulun) Đri, heybetli, gösterişli, cesim<br />
YĐNÇKE: Đnce, zarif, narin<br />
YĐNÇKELÜ: Nazik, anlayışlı, kibar<br />
YĐNÇÜ: 1- Đnce, zarif 2- Đnci<br />
YĐNDEK: Daimi, ebedi, sürekli, kalıcı<br />
YĐR: Yer, toprak, arazi, arz, yeryüzü, dünya<br />
YĐRÇĐ: Kılavuz, izci, rehber, yer bilen, yer bildiren<br />
YĐRDEŞ: Yurttaş, hemşehri, aynı toprağı paylaşan<br />
YĐRDĐNÇÜ: (Yirtinçü) Evren, kainat<br />
YĐRGA: Mesut, mutlu, mutluluk dolu<br />
YĐRTĐNÇÜ: Evren, kainat<br />
YĐSUN: (yasun, yosun) Doğa, tabiat, yeşillik<br />
YĐTER: Varis, mirasyedi<br />
YĐTĐK: 1- Yetik, olgun 2- Keskin 3- Kayıp<br />
YĐTĐRMĐŞ: Yitik, kayıp, kaybetmiş, yoksul<br />
YĐTÜT: Meziyet, maharet, beceri<br />
YĐZEK: Askeri kılavuz, öncü<br />
YOĞANAK: Yığınak, kütle<br />
YOĞÇI: Yuğcu, yuğ yapan, yokluk çeken, yas tutan, yasçı<br />
YOĞUN: Kalın, gür, iri, sık, sıkı, cüsseli, fazla, fazlalaşmış, katılaşmış<br />
YOKUŞ: Yukarı, yukarı doğru çıkan, dik yol, bayır<br />
YOL: Üzerinden gidilen...mec. 1- Kut, mut, baht, yazgı, kader 2- Örf, adet, töre, gelenek<br />
teamül, ilke, tarz, gidişat<br />
YOLA: 1- Örf, adet, usul, erkan 2- Meşale, kandil<br />
YOLAÇ: Yol gösterici, mihmandar, rehber, önder, öncü<br />
YOLAÇAN: birl. Yol/Açan Önder, öncü<br />
YOLAK: birl. Yol/ak 1- Dürüst, namuslu, temiz 2- Çığır, yenilik, gidişat 3-Kısa yol, kestirme yol<br />
YOLALDI: birl. Yol/Aldı 1- Đlerleme kaydeden, gelişen, uzman, profesyonel 2- Terbiyeli, yola gelmiş,<br />
geleneklerine bağlı<br />
YOLBAK: (Yolbaka, yolbakan) Konuksever, misafirperver<br />
YOLBĐLĐR: birl. Yol/Bilir Görgülü, bilgili, usul erkan sahibi<br />
YOLÇU: 1- Önder, başkan, şef, lider 2- Peygamber, nebi 3- Gelenekçi, muhafazakar 4- Yolcu, yola çıkmış,<br />
yolunda giden<br />
YOLDAM: 1- Uysal, yola gelen, yolunda giden 2- Usul, metot, tarz<br />
YOLDAŞ: Aynı yolun yolcusu, aynı yolu paylaşan, aynı yola gönül vermiş, aynı yola baş koymuş,aynı, töre<br />
ya da prensipler üzerinde, fikir ve gönül birliği eden, çok yakınlaşmış dost, dava arkadaşı<br />
YOLERĐ: birl. Yol/Eri 1- Töreye bağlı, edep erkan sahibi, bilgili, deneyimli<br />
YOLKULU: birl. Yol/Kulu mec. Töreye ve kurallara bağlı<br />
YOLLUK: (Yolluğ) 1- Kutlu, mübarek 2- Olgun, ergin 3- Halas bulmuş, huzura kavuşmuş, mesut,bahtiyar<br />
YOLOĞLU: birl. Yol/Oğlu 1- Fedai, serdengeçti 2- Adak, adanmış, kurban 3- Bağlı, kendini töreye<br />
bağlamış<br />
YOLUM: Usul, kaide, prensip<br />
YONAT: Tam, eksiksiz, kusursuz<br />
YONCA: Sulu yerlerde yetişen bir bitki türü<br />
YORÇU: 1- Askeri kılavuz, öncü, yol gösteren 2- Yorumcu, yorumlayan, eleştirmen<br />
YORDAM: 1- Alışkanlık, eğilim, usul, meleke, beceri 2- Jest, eda, işve, naz<br />
YORGA: (Yurga) Rahvan giden at<br />
YORNUK: Đstirahat, istirahatgah, dinlenme yeri<br />
YOVAŞ: (Yavaş) Çelebi, efendi, ağırbaşlı, halim<br />
YÖNDEM: (Yöntem) Usul, tarz, teamül, töreye uygun biçimde olan<br />
YÖNET: 1- Biçim, tarz, yöntem 2- uygun, uyumlu, uysal, geçimli