Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
TUNG: Nüfus sahibi, kudretli, muktedir<br />
TUNGA: 1- Kaplan, Asya kaplanı 2- Kudret, ihtişam, fevkaladelik<br />
TUNGUÇ: Çocuk, evlat, evlatlık<br />
TUNGUT: Evlatlık<br />
TUNUÇ: Tunç<br />
TUR: 1- Durmak, yaşam, canlılık 2- Đrade, istek, yargı<br />
TURA: 1- Dura, durak, ev, mekan 2- Deriden örülen kamçı 3- Sibirya bölgesinin eski adı<br />
TURAK: 1- Durulan yer, yaşanılan yer, mekan 2- Yaşam, ömür<br />
TURAL: Durma, yaşama, ömür<br />
TURAM: Olgunluk, kemal<br />
TURAMUN: 1- Evcil, evcimen 2- Onurlu, onuruna düşkün<br />
TURAN: Duran, yaşayan, ömür, ömürlü, yaşama direnci (Çocukları sık ölen ailelerin, uzun ömür ve<br />
kalıcılık dileklerini içeren adlardan.<br />
TURÇAK: Filiz, fidan<br />
TURÇĐK: 1- Durucu, kalıcı, uzun ömürlü 2- Fidan<br />
TURDU: Durdu, sağ, salim, yaşar, yaşayan, kalıcı, ömürlü<br />
TURGAK: Bekçi, muhafız, koruyucu<br />
TURGAN: Duran, ömürlü<br />
TURGAY: 1- Tarla kuşu, serçe 2- Türk/Ay<br />
TURGUT: (Turagut) 1- Ömürlü, durucu, uzun yaşamlı 2- Belde, mekan mesken, yaşanılan yer<br />
TURKAK: Nöbetçi, bekçi<br />
TURKU: Ateşli, heyecanlı<br />
TURKUAZ:Rengi mavi ile (Türk mavisi) özdeş olmuş bir süs taşı<br />
TURMUŞ: Ömür, yaşam, uzun ömürlülük (çocukları sık ölen ailelerin kullandıkları adlardan)<br />
TURNA: Leylek türü, iri ve geniş kanatlı bir kuş<br />
TURSUN: Dursun, Durdu, duran, durmuş vb. yaşam, ömür, uzun ömür<br />
TURŞAK : Filiz, sürgün<br />
TURU: 1- Duru, saf, arık 2- Duran, yaşayan, ömürlü 3- Durgun,sakin<br />
TURUM: 1- Yaşam, ömür 2- Sükunet, durgunluk<br />
TURUMTAY: 1- Turum/Tay 2- Doğan türü, avcı bir kuş<br />
TURUŞKAN: Dayanıklı, metanetli, dirençli, uzun ömürlü<br />
TURUT: 1- Yer, yurt, durulan, yaşanılan yer 2- Ömür, yaşam<br />
TUSĐT: Göğün ötesi<br />
Şamanist gelenekte, ulu ruhların gittiği yer. Göğün katlarından<br />
TUSKAN: Akraba, yakın, hısım<br />
TUŞGÜL: Đşaret, iz, nişan<br />
TUT: 1- Yakalayış, kavrayış, saklayış 2- Vuruşma, vuruş, yenme, ezme, koparma 3- Ordu, ordugah 4-<br />
Kılıç ve benzeri silahların üzerindeki kir, pas<br />
TUTA: Bahşiş, armağan<br />
TUTAÇ: Komşu, yakın, dost<br />
TUTAÇI: Komşu, yakın<br />
TUTAK: 1- Silah kabzası 2- Saldırı, hücum, taarruz 3- Evlatlık<br />
TUTAM: Demet, buket, deste<br />
TUTAN: Elinde bulunduran, yönetimi altında bulunduran<br />
TUTAR: Tutucu, hükmedici<br />
TUTAŞ: 1- Küçük hanım, evin en küçük kızı 2- Bekar, bakire kız 3- Komşu<br />
TUTGAK: 1- Đnilti, inleyiş, hüzün 2- Geceleri keşfe çıkan savaş birliği<br />
TUTGAN: Tutucu, fanatik<br />
TUTGUÇ: kahvaltı, kuşluk vakti yenen yemek<br />
TUTGUN: Tutsak, esir, hapis,tutulu, tutulmuş, bağlanmış<br />
TUTKU: Kapama, ele geçirme, bağlama, bağlanma<br />
TUTGUK: Esir, hapis, tutsak<br />
TUTNAK: Destek, arka<br />
TUTNUK: Tutunulacak nesne, dayak, arka,destek<br />
TUTSU: 1- Vasiyet, öğüt, nasihat 2- Bağımlılık<br />
TUTSUK: Öğüt, nasihat, vasiyet<br />
TUTU: Esir, tutsak, rehine 2- Çekici, cazip, güzel 3- Tutuş, savaş, dövüş<br />
4- Ağırbaşlı,utangaç 5- Yiğit, batur, dövüşçü 6- Bakan, nazır, vali<br />
TUTUG: Vali, askeri vali<br />
Göktürkler döneminde kullanılan askeri unvanlardan<br />
TUTUK: 1- Dövüş, savaş, savaşçı 2- Devlet görevlisi, devlete bağlı 3- Evlatlık 4- Büyü, sihir<br />
5-Tutsak, esir, tutulmuş, rehin<br />
TUTUN: Tutunulacak nesne, destek, arka, güvence<br />
TUTUNÇ: 1- Evlat, oğul, uşak 2- Tutunulacak nesne, güvence<br />
TUTUNGU: Öğüt, nasihat, vasiyet<br />
TUTURGAN: Öğüt, nasihat, vasiyet<br />
TUTURGU: Öğüt, nasihat, akılda tutulan