1 1. GİRİŞ 1.1 Problem Gerçekçi sanatçılar, yeni oluşan ile yok olup ...
1 1. GİRİŞ 1.1 Problem Gerçekçi sanatçılar, yeni oluşan ile yok olup ...
1 1. GİRİŞ 1.1 Problem Gerçekçi sanatçılar, yeni oluşan ile yok olup ...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
1950’lerin Tavanarası Ressamları’nın temsil ettiği soyut eğilimlerinden sonra,<br />
1959 yılında “Yeni Dal” adıyla kurulan bir grup, toplumsal sanatı bir grup etkinliği<br />
olarak tekrar gerçekleştirmiştir. İbrahim Balaban, İhsan, Vahi ve Kemal İncesu, Avni<br />
Mehmetoğlu, Marta Tözge’den <strong>oluşan</strong> grup, toplumsal içerikli çabaları yüzünden çeşitli<br />
baskılar yaşamışlardır. Bu yüzden etkinlikleri çok kısa sürmüş 1961 yılında açtıkları<br />
ikinci serg<strong>ile</strong>rinin sonrasında 1963 yılında dağılmışlardır.<br />
Soyut sanat anlayışındaki denemelerinden sonra farklı bir eğilime yönelen Nuri<br />
İyem, Neşet Günal ve Duran Karaca, Anadolu insanının acılarını, zorlu yaşam<br />
mücadelelerini deformasyona yer vererek resmeden ilk ressamlardır. Bu süreçte, sanatın<br />
toplumsal yaşam içindeki yeri ele alınır. “Ayrıca kitleleri eğitme aracı olarak anlamı ve<br />
sanatçının topluma karşı sorumluluğu, ressamları meşgul eden konuların başında geldiği<br />
de görülmektedir.” (Yılmaz, 2003:22). Bu noktada, 1968 yılında İstanbul Harbiye’de<br />
bulunan Yapı Endüstri Merkezi Galerisi’nde 25 Haziran – 10 Temmuz 1968 tarihleri<br />
arasında düzenlenen “Resim Sanatı ve Toplum” adlı sergi, söz konusu düşünceleri<br />
yansıtan figüratif bir sergi olmuştur. Sergide Cihat Burak, Neşet Günal, Nedim Günsür,<br />
Nuri İyem ve Gürol Sözen yer almıştır. Bu sergi 1976 yılında Gürol Sözen’in yerini<br />
Turgut Zaim’in almasıyla “Beş <strong>Gerçekçi</strong> Türk Ressamı” adı altında tekrarlanmıştır.<br />
Aynı zamanda serginin gördüğü ilgi sonucunda, “Beş <strong>Gerçekçi</strong> Türk Ressamı” adıyla,<br />
aynı başlık altında bir kitabın yayını da gerçekleştirilmiştir.<br />
Yen<strong>ile</strong>r Grubu’nun önde gelen isimlerinden olan Nuri İyem, 1948’de eserler<br />
verdiği soyut sanat çalışmalarını, 1965 yılında açtığı son sergiyle noktalamıştır. Bu<br />
tarihten sonra figüratif doğrultuda, özellikle anıtsal köylü kadın başlarıyla, kendine özgü<br />
bir üslup geliştirmiştir. Bir desen ustası olan İyem, çizgiyle biçimlendirdiği bu anıtsal<br />
başlarda, yüz ifadelerini de kullanarak, toplumsal mesajlar vermeyi amaçlamıştır.<br />
İstanbul ve çevresini, gecekondu kadınlarına ve köyden kente gelerek bu yaşamın<br />
güçlüklerine katlanan insanların yaşamına işaret etmiştir. İyem, yalın bir çizgi ve renk<br />
düzeniyle oluşturduğu büyük kadın başlarında, tek tek insan yüzlerinin karakter ve yapı<br />
çizg<strong>ile</strong>rini aktarmak yerine, bir toplum tipini belirginleştirmeye çalışmıştır. Tek kadın<br />
başlarının yanında kadın grupları, bir köy kasaba görüntüsüyle birleşenler,<br />
11