24.12.2014 Views

turan-dursun-kulleteyn

turan-dursun-kulleteyn

turan-dursun-kulleteyn

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

da takıldı. Sopaların bir ucundan bir faki, bir ucundan da bir faki tutup<br />

kaldırdılar. Ve Abdurrahman'la arkadaşları köyün bir kesimine, öbürleri<br />

de öbür kesimine yönelerek yola düştüler.<br />

Abdurrahman ve arkadaşları ilk eve varıp kapıyı çaldılar. Bir çocuk<br />

çıktı, "faki hât" (öğrenci geldi) diye bağırdı. Biraz sonra bir kadın.<br />

Elinde toprak bir kapla "aniksiz" (yağsız, soğansız) bir bulgur çorbası.<br />

"Faki, kurbana bavetteke" (babana kurban faki) diyerek ve eksiğinin<br />

dileyerek verdi. Alıp kazana boşalttılar. Bir başka<br />

kapıya vardılar. Oradan da, yanında sütüyle birlikte "haşıl" (süt ya da<br />

yağla birlikte yenen un, bulgur karışımı bir şey), iki de "gagala"<br />

(somun biçiminde ekmek) aldılar. Haşıl kazana, "gagalalar" torbaya.<br />

Bir başka kapı. "Herle çorbası" (undan yapılma) geldi, bir de "lavaş"<br />

(açık ekmek). Çorba kazana, lavaş torbaya, Yürü! Bir başka kapı. Bir<br />

tabak bulgur pilavı, bir gagala. Neyin nereye konulacağı belli.<br />

Dolaşılıyordu evler. Hiçbir ev adanmıyordu. Sebzeli yemek hiç yoktu.<br />

Arada sırada çörek getirenler de olmuŞtU. Etli yemek de getirilmişti.<br />

Yalnızca yoğurt, yalnızca süt, yalnızca pekmez getirip veren de<br />

çıkmıştı. Tümü kazana boşaltıldı. Ayrı ayrı götürülemezdi ya! Onun<br />

gelenek böyle kurulmuştu. Kazan hemen hemen dolmak üzere.<br />

Dolaşılacak ev kalmamıştı. Bir ev kalmıştı ama epey uzakta. Köyün<br />

dışında, beş-on dakka uzağında. Zengince bir ev: "Malee Nezîrö"<br />

(Nezîro'nun evi). Bu evde çeşitli yemekler, meyve bile bulunurdu.<br />

Kimi zaman uzakta diye, bir de köpeklerinden korkulduğu için çoğu<br />

kez gidilmezdi ama, bunlar gitmeye karar verdiler. Evin "hışnikli<br />

vardı (hışnik: köpeğin boğazında olur: Bir demir halkaya<br />

yerleştirilmiş sivri uçları dışta demir çiviler). Ama tehlikeyi göze<br />

almaya değer. Üstelik eli topuzlu sopalı Abdurrahman var. Yürüdüler.<br />

Sonunda yaklaştılar. Gözler çevreyi taramakta, adımlar yavaş, sessiz.<br />

Ahır duvarıyla samanlığın arasındaki dar yerden girecekler, evin ana<br />

varacaklardı sessizce. Genellikle ev sahibine ya da adamlarına<br />

bağırılır. Ama bunu yapmadılar. Belki de itleri uyandırmadan kapıya<br />

varabileceklerini ummuşlardı. Ne var ki işte canavar. Yeri göğü inleten<br />

sesiyle ortada. Birdenbire nereden Çikuğl belli olmayan hışnikli dev bir<br />

it. Belki de bu kılığa girmiş bir Azrail. Fakiler oldukları yefde donup<br />

kaldı bir anda. O sese evden çıkan olması gerekirdi ama yok işte.<br />

Anlaşılan tarlaya, çayıra gitmişler. İyi de, kadınlarda mı yok Onlardan<br />

28

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!