21.12.2022 Views

Lamure Dergisi 11

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Bu defa bir taksiyle Üsküdar’a varıyoruz. Mihrimah Tıp Merkezinde

KBB önünde sıra bekliyoruz. Yaşlı bir doktor gelmiş. Yeni

görüyorum. Burası da uğrak yerimiz oluyor. Diş, göz, dâhiliye falan

derken epey bir uğramış oluyoruz. Bana özellikle iyilikleri var. Tekmil

dişlerimi yaptılar, para almadılar sağ olsunlar. Dr. Ahmet Özdemir

Beyin bana çok iyilikleri var doğrusu. Hep parasız olmaz bu

gidişlerde ücreti ödemek lazım. Kulaklarını temizliyor doktor. Kulaklarını

yıkayınca rahatlıyor Ayşe Hanım. Beni duyuyor musun diye

takılıyorum. Kızımızı gönderiyoruz evine, biz de gene bir taksi ile

Beylerbeyine evimize geliyoruz. Kadıncağız rahatlıyor, şükrediyor.

Evimiz de rahatlıyor haliyle. Bu tansiyona bir çare bulmamız gerekiyor.

Sık sık 18-19’a çıkması iyi olmuyor…

İkindi vakti Şakir Kurtulmuş ile Mihrimah Sultan Camiinde

buluşup namaz sonrasında Yedi İklim dergisine gidiyoruz. Giderken

bizim Mustafa Yıldırımın açtığı Abbara çay bahçesine uğradık.

Mekânda siyah güzel bir kedi ve yavruları var. Bunlar İlyas Aslanın

kedileri. Evinde bakıyormuş, buraya getirmiş kedilerini. Masalara

çıkıyor kedicikler, paçalarına tırmanıyorlar oturanların. Bir kızcağız

baktı ki olmuyor kalkıp gitti. Sahi buraya hep kedi severler gelseler

ne hoş olur değişik bir atmosfer çıkar ortaya. Çaylarımızı içip kalktık.

Yedi İklim’in yerine vardığımızda Ali Haydar Haksal, Esra Haksal,

Ahmet Haksal, Osman Bayraktar, Serdar Kacır, Ömer Hatunoğlu

ile gençler vardı. Sonradan Ahmet Demirel, Veysel Akdoğan, Prof.

Dr. Hüner Şencan, Recep Yumuk Beyler de gelip toplantıya varlıklarıyla

güzellikler kattılar. Hanım kızlar da gelmişler. “hür tefekkürün

gecekondusu” üst başlıklı “Eyvallah – edebiyat, fikriyat ve medeniyet

fanzini” adlı dergilerinin Mayıs ve Haziran sayılarını da takdim ettiler

bizlere. Mayıs sayısında Hasan Aycın var, Haziran sayısında ise

-Doğunun Şairleri- özel sayı yapmışlar. Sezai Karakoç, Nizar Kabbani,

Nuri Pakdil, Muhammed İkbal ve Cahit Zarifoğlu hakkında tanıtıcı

bilgiler sunmuşlar dört sayfalık fanzinlerinde… Çay eşliğinde

su böreği, kurabiye, simit ikram edildi. Ayrıca Kayısı ve Kiraz vardı

masada. Sonradan ise Recep Yumuk Bey kıştan beri yaptığı gibi bir

poşet Muz ile gelip bir tat sundu muhabbet sofrasına… Güzel faydalı

konuşmalar yapıldı... Ben biraz erken ayrıldım bu akşam…

30 Mayıs 2015, Cumartesi, 23.56

Günler nasıl da çabuk geçiyor. Manzarayı örten ağaçların yaprakları

o kadar taze ve o kadar güzel bir şekilde büyüdüler ki bir

baktık önümüzü kapamışlar. Karşıdan köprüye veya Kadıköy’e, Üsküdar’a

giden gelen araçları göremiyoruz artık. Manzara tümüyle

kapatıyor kendini böylece. Pencereden bakınca okulun bahçesini ve

ağaçların o kendine has diri duruşlarını seyrediyorum. Bu güzellik

diyorum ve rahatlıyorum. Kenarlardan ise yukarı doğru yeşil bir alan

ve tabii ki yamaç görünüyor. Çok ufak bir açı olarak da ancak köprüdeki

Metrobüs durağına yanaşan Metrobüsleri görüyorum. O da çok

kısa bir mesafede görünüyorlar. Sağ taraftan ise köprünün ışıkları

görünüyor biraz. Yazın diriliş macerası böylece tekâmül ediyor. Ne

ala, demek ki hayat devam ediyor…

Bu akşam her ayın son cumartesi yaptığımız sohbet toplantısına

gitmedim. Her ay Hasan Tekdemir ile gidiyoruz. Bugün misafiri olduğunu

gelemeyeceğini erkenden bildirince ben de üzerimdeki durgunluğu

bahane edip bu ay bir tembellik yapıp gitmeyeyim dedim.

Nedense bir isteksizlik oldu bugün. Yoksa başka arkadaşlar da gelip

alabilir beni. Nitekim 21: 30 sıralarında sevgili, dostumuz Şerif Ortatepe

aradı, gelip alayım dedi ama keyfim yok, dostlara selam gönderdim

ancak. Bana da biraz tuhaf geldi bu akşamki isteksizliğim.

Hâlbuki her ay bir muhabbet oluyor dostlar arasında. Bir iki defadır

da bir eski kadim şairimizden bir şiir bir de kendi şiirimi okuyorum

ve o akşamki sohbet için bir ayet seçiyorum Hüseyin Şahin Hocamız

bize tefsir etsin diye…

Bu akşam bu cumartesi böyle oldu…

31 Mayıs 2015, Pazar, 23.41

Bütün gün evden çıkmadım. Sardunyanın saksısını değiştim.

Çiçeklere su verdim. Bu yıl aldığımız hanımeli çiçek açtı. Yasemin

uzamaya devam ediyor. Karanfil kurumuştu yerine bir küçük saksıda

küçük açan bir karanfil aldım. Nedense kendim fidandan yetiştirmediğim

çiçekler ya bozuluyor ya da kuruyor bir müddet sonra.

Canlandırmaya uğraşıyorum. Bu kış bazı günler sert geçmiş epey çiçeğim

donmuştu. Yerlerine yeniler geldi tabii. Eksik olanlar var sevdiğim,

balkonumda olmasını istediğim çiçeklerden…

Kırmızı açan bir gül, bakara mesela, bir küpe çiçeği, bir zamanlar

İtalyan küpesi bir çiçeğim vardı. Büyükçe açan bir karanfil şu an

aklıma gelenler… Camgüzeli de yok epeydir çiçeklerimin arasında…

Mayıs ayı da geldi geçti böylece.

Hayat devam ediyor…

1 Haziran 2015, Pazartesi, 23.36

Bazı işleri bitirmek lazım… Oruç günleri geliyor. Bu akşam Berat

Kandili... Dostlar mesaj ile kutladılar. Bazı dostlar telefonla arayıp

güzelim muhabbetli seslerini de duyurmuş oldular. Mesajdan ziyade

telefon etmek daha doğru bir davranış olur diye düşünüyorum… Bu

vesileyle bu bağış ile milletin esenliği, sağlığı, huzuru olsun inşallah.

Güzel yurdum kandan, kırımdan, felaketlerden uzak olsun inşallah…

Siyasi çekişmeler hiç de iyi görüntü vermiyor. Bu seçim bitse

de ortamın rengi değişse, mutedil, sakin düşünceli günler gelse diyorum.

Memleketin meselelerini sakin kafayla düşünsek, çareler arasak

olmaz mı? Olur, ama nasıl diyesi de geliyor insanın…

Sabahleyin Karabatak Dergisi ile Külliye dergisine birer şiir yolladım.

İki ayda bir çıkan dergiler bunlar. Aklımdan çıksın diye Ramazan

gelmeden. Külliye bir de bir fotoğraf ve şiir görüşüm hakkında

uzun olmayan bir yazı istemişti. Pazar günü tembelliğimde ancak

onu yapabildim, daha önce yazdığım yazılardan iki paragraf toparlayıp

gönderdim. Şiir de istemişler bari onu da bugün ulaştırayım da

rahatlamış olayım diyerek bir şiir seçip gönderdim… Külliye dergisi

gönderdiklerimi aldığını bildirmiş…

Oğlum Yasin ile Küplüce’ye gidip Nalbur Ali Abiden plastik iç

duvar boyası aldık. Tavan için de aldık. Rulo ve fırçalar diğer lazım

olan ufak tefek malzemeler. Evimizi boyayacağız ikimiz. Bakalım başaracak

mıyız bu haziran günlerinde. Hem de ramazana yakın günlerde.

Evin kirasını artırma ayı geldi. Telefon açtım Emin Beye. Kendisine

ulaşamadım, hanımı Hacı Hanımla görüştüm. Bu sene benim

artırmamı istiyor ısrarla. Kendisi artırıyordu ben de tamam diyordum.

Fazla da artırmıyordu. Resmi rakamlara göre, galiba TÜFE’ye

göre idi. Bu sene az bulmuş olacak diye geçti içimden. Çocuklarla

istişare edip yüzde on artırma kararı aldık. Aradım gene yoktu Hacı

Emin Bey. Akşam namazı için camiye gitmiş. Hacı Hanıma ilettim

durumu. Yüzde on artıralım ne dersiniz dedim. Hacı Hanım ne kadar

ediyor dedi. Sesim de pek oradan anlaşılmıyormuş. Kendileri

Ankara’da ikamet ediyorlar. 670- 70 daha 740 ediyor dediğimde biraz

az oluyor diye cevapladı. Siz ne diyorsunuz dedim. 750 olsun cevabını

alınca tamam dedim. O az anlaşılır telefon konuşmalarında evet,

kabul dedim ama Hacı Beyden hala ses yok. Cevap gelmedi… Mübarek

gecedir, ibadet halindedir belki. Yarın olsun hayırlısı olsun…

2 Haziran 2015, Salı, 23.56

Ne yapmalı derken bugün için bir hayli iş yaptığımı sanıyorum.

Boya işini yarına bıraktık. Öğlen vakti Hasan Tekdemir ile Küplüce’de

Marangoz Ramazan arkadaşımızın evinin, iş yerinin, burasının

alt katı Ahmet Şahinlerin çanta imalat atölyesi oluyor. Ahmet’in ağabeyi

Hüseyin Hocamız burada bulunuyor. Üst tarafta Marangozhaneye

girişte de bir sohbet odası var ki burada yemek yiyorlar, sohbet

12

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!