21.12.2022 Views

Lamure Dergisi 11

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

K’ADINDIR İNSAN

Nil Didem Şimşek

Hacı Bektaş Veli’ye sormuşlar;

-Kadıncık Ana eşin mi?

Bektaşi yanıtlamış:

-Eşim değil “Eşitim”.

Aşk bir sazsa sazın kendisi de teli de kadındır.

Kâinatın özünde cinsiyet yoktur aslında;

insan vardır. Öyle bir gün gelir ki sevenle

sevilen ayak basar dünya toprağına. Ad

verme merasimi sonunda Âdem olana erkek,

Havva olana kadın denilir ve böyle başlar

dilden dile anlatılacak olan macera. Günler,

aylar, yıllar, asırlar geçer ancak ne hikmetse

birbirlerinin dilini bir türlü çözemezler. İki

dil vardır artık dünyada, öyle ki diğer bütün

diller de bu iki dilden türer: Âdemce ve Havvaca.

İşte o gün bugündür bu iki dilin birbirinden

çektiğini yaratılmış olan başka hiçbir

varlık çekmemiştir.

Bu iki insandan süzülen duygular, düşünceler,

hayaller ve bin bir türlü öz şu dünyada

masallara, şiirlere, öykülere daha nicesine

ilham kaynağı olmuş da birbirlerine bir

türlü yâr olamamışlar. Haklarında neler yazılıp

söylenmiş hepsini bilmek çok zor ama

bir şey var ki hep merak konusu olmuş bu

arada: Kim daha üstün?

“Erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde

Hakk’m yarattığı her şey yerli yerinde

Bizim nazarımızda kadın-erkek farkı yok

Noksanlıkla eksiklik senin görüşlerinde”

Tabii cevap bulmak kimsenin harcı değil,

sır Tanrı’da. Öyle olunca velîler almışlar sazı

ellerine. Hem teline vurmuşlar aşkın hem

gölgesine. Üstünlük arayışından nemalananlar

olduğu gibi bu arayıştan yara alanlar da

olmuş muhakkak. Gerçek muhabbette Yaradan’dan

sual olunmaz elbette. O’nun nazarında

Âdem de özdür Havva da; noksanlık

da yok fazlalık da.

Zamanında öyle güzel nefesler gelmiş ki

şu mübarek Anadolu’ya, her biri birbirinden

merdane. Onlardan biri de Hacı Bektaşi Veli’dir.

Bin bir nezaketle oluşturduğu Kadıncık

Ana’dan günümüze gelen kadınların yaşamlarında

hep çetin bir mücadele egemen olmuş.

Çünkü nedensiz bir tanımlama girmiş

akıllara, zihinlere.

Hâl böyle olunca

bizim aziz velîler bu

derdi dert etmişler

ve bulmuşlar da bir

çare. Havva kadına

direnmeyi öğretmişler,

direnirken

bile güzel düşünebilmeyi.

Sabır doğmuş

bu direnişten

ama sineye de çekmemişler

haksızlıkları;

onlar da vurmuşlar

sazın teline.

Halk edebiyatında

ozanlar anıldığında

Havvalar da gelir akla. Sözel kültürün

egemen olduğu toplumlarda edebiyat, özellikle

de şiir, toplumsal belleğin hafızasıdır ve

sözel kültürün taşıyıcısı da genellikle kadınlardır.

Ninni, masal, ağıt gibi halk edebiyatı

türlerinin pek çok örneğinin kadınlar tarafından

oluşturulduğu ve masal anaları gibi

kadın aktarıcılar tarafından yayıldığı görülür

1 . Masallar kışın yorganı, yazın gölgesidir.

Kadınlar da o yorganın öreni ve o gölgenin

toprağına su dökendir.

Ataerkil bir toplumda hem kadın hem de

ozan olarak varlığını sürdürmenin zorluğu

nedeniyle kadın halk ozanlarının birçoğu

ortaya çıkamamıştır. Hâlbuki 15. yüzyıldan

itibaren cönklerde Alevi-Bektaşi kadın şairlere

de rastlanır 2 :

“15. yüzyılda Hafız Hatun, Leylâ Hatun;

16. yüzyılda Lima Hatun, Havva Hatun,

Durriye Hatun;

17. yüzyılda Sakine Hatun, Latife Hanım;

18. yüzyılda Sakine Hatun, Leyla Hatun,

Kaduncuk Hatun, Meryem Hatun;

19. yüzyılda Şah Sultan, Nazmiye Hatun,

Şerif Bacı, Nehri Bacı, Hayriye Bacı, Afife

Bacı, Havva Ana ve diğerleri…”

Eşitlikten söz ederken adları geçen bu

güzel goncaları, gülleri, yaseminleri, laleleri

1 Adıgüzel, F. B. (2016). Edebiyat Eğitiminde

Unutulmuş Kadın Yazarlar. Yaratıcı Drama

Dergisi, 9(18), 17-31.

2 Alkaç, N. (2013). Edebiyyât-ı kadîmenin tâife-i

nisvâsı/Osmanlı kadın şair(e)leri. Erciyes

Aylık Fikir ve Sanat Dergisi, 30-33.

44

nicesini de bilmek, anlamak ve hatta uzun

uzun haklarında düşünmek gerekir. Kadın

sadece süsünü püsünü görmek için aynaya

bakan değildir; noksanını bilmek için nefsinden

vazgeçendir. Öyleyse bir kadın insanı

anlatmak için söz’e gerek yoktur; o sözün

kendisidir.

Cumhuriyet’in ilk yılları gelir. Her alanda

mücadele rüzgârları esmektedir…

“Halide Edib Adıvar, Halide Nusret Zorlutuna,

Şükufe Nihal, Güzide Sabri Aygün,

Müfide Ferit Tek;

1930- 40 arası yıllar Kerime Nadir, İsmet

Kür, İnci Asena, Nezihe Araz;

1960’lı yıllar Nezihe Meriç, Emine Işınsu,

Peride Celal;

1970’li yıllar Adalet Ağaoğlu, Sevgi Soysal,

Güney Dal, Pınar Kür, Gülten Akın, Demir

Özlü, Aysel Özakın, Afet Ilgaz, Füruzan,

Gülseli İnal, Ülker Akçakoca, Türkan İldeniz,

Meral Üner, Ayla Ora;

1980’li yıllar Latife Tekin, Ayla Kutlu, Buket

Uzuner, Erendüz Atasü, Nazlı Eray, Tezel

Özlü, Perihan Mağden, Nilgün Marmara,

Lale Müldür, Birhan Keskin;

1990’lı yıllar İnci Aral, Oya Baydar, Ayşe

Kulin, Aslı Erdoğan’dır”3.

Yıllar geçer ama yollar bitmez. Kadın

insanın söyleyecekleri, anlatacakları, büyü-

3 Yılmaz, A. (2012). Geçmişten günümüze kadın

şairlerin konumuna genel bir bakış. 21.

Yüzyılda Eğitim ve Toplum. C.1., S.2, Yaz 2012,

46-63.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!