You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Yassıada’dan bavullarım geldi mi?
7-8 tane defterim vardı. Ve sonra sizlerden
gelen mektuplarla davalara ait evrak
ve müdafaa müsveddeleri vardı. Onlar da
gelebildi mi? Benden sonra bavulları açıp
almış olmaları muhtemel olduğu için soruyorum.
Fazla çamaşır göndermeyin.
Yalnız kışlık, lüzumlu olan şeyleri gönderin.
Şimdilik sizden mektup bekliyorum, o
kadar. Yassıada’da iken aldığım 11 tarihli
mektubunuzdan sonra sizden haber alamadım.
Karar gününü tasavvur edemezsiniz.
Avukatlarımız o kadar perişan durumda
idiler ki onları bakışlarımızla biz teselli
etmek mecburiyetinde kaldık. Hele benim
müebbet hapse mahkûmiyetim üzerine
birçok avukatın tebrik işareti yapmaları
görülecek şeydi.
Allah var. Büyük Allah var. Her şeyi
görüyor, biliyor. Gördüğüne ve bildiğine
inanıyoruz. Gerisi laf-u güzaf.
Eşyalar gibi
duygular da alışır
elbet taşınmaya…
Bilal Özbay
Bir insanı seviyorsun; gülmesi, konuşması, jestleri, mimikleri seni mutlu ediyor. Konuşması
bir dostu aratmıyor, sesindeki tını en güzel müziğin ritmi oluyor. Şefkati, merhameti
anneni aratmıyor; daha bir sarılasın geliyor, tüm dertlerini kucağında atabiliyorsun.
Daha neler, neler…
Onsuz olamıyor, yapamıyorsun.
Sonra bütün o duygularınla birlikte ona taşınıyorsun, kalbini bir yuva belliyorsun.
Birlikte yaşıyor, birlikte yiyor, birlikte eğleniyorsun. Bütün o benlikleri birleştiriyor, iki
ruhu tek vücutta buluşturuyorsun; iki kalp üst üste gelip bir atmayı başarıyor.
Seviyorsun, seviliyorsun…
Özlemi, hasreti evcilleştiriyorsun.
Derken tutkuyu, heyecanı evcilleştiriyorsun; kalbin ritmi mutluluk çizgisinde rutin
bir şekilde ilerlemeye başlıyor. Huzur, güneşin doğuşu gibi aydınlatıyor gününü; karanlıkların
ışıkla doluyor. Daha önceki ilişkilerinde aldığın yaralar bir bir kapanıyor, acılar
törpüleniyor…
Bir gün biri çıkıyor, mızıkçılık yapıyor.
Nefsi aşkının önüne geçiyor, yaramazlıklar yapıyor, tutku oyunlarına başlıyor, kıskançlıklar
filizleniyor, beyaz yalanlar baş gösteriyor, verilen sözler sakız oluyor hatta diğerinin
yüzünde patlıyor.
Yapılacak tek şey tebessüm etmektir.
Kızmaya, asabileşmeye bile değer tarafı
yoktur. Sizlerden ve sevenlerimizden,
dostlarımızdan tek arzum, sıhhatim için
duadır. Başka bir şey istemiyorum. Kendinizi
alıştırınız. Henüz müsaade yok bizim
için. Fakat olsa da bulunduğum şartlar
içinde sizinle görüşmek istemiyorum. Bol
bol mektup yazarsınız. Ben de yazarım.
Resim gönderirsiniz bana. Böylece görüşmüş
oluruz.
Sevgili Vasfiye’m, aziz yavrularım,
Size mal mülk, servet bırakmadım.
Bütün hayatım boyunca bir tekaüdiye maaşı
bırakmaya çalıştım. Tecelli eden Adalet
onu da kuşa çevirdi. Ne yapayım, kader
böyle imiş. Yalnız, size şerefli, namuslu,
erkek bir ad bırakabildim. Hiçbir zaman
başınız yere bakmayacaktır. Bununla müteselliyim.
Siz de bununla iftihar edeceksiniz.
Bu satırları burada kesiyorum. Celal
Bayar da bizim odada. Herkes uyuyor. Ben
de yatacağım. Yarın birkaç satır daha ilave
eder, postaya atarım. Allah rahatlık versin.
Allah’a emanet olalım.
Huzur; kendini rahatsız hissediyor, bir kelebeğe dönüşüyor, ömrü kısalıyor.
Biri, artık seni sevmiyorum, diyor.
Diğeri, buna bir anlam veremiyor.
Biri, bütün o eşyalarını duygularıyla birlikte toplayıp taşınıyor.
Sevgi taşınıyor,
Saygı taşınıyor,
Sadakat taşınıyor,
Güven taşınıyor,
Sorumluluk taşınıyor,
Aşk taşınıyor,
Diğeri dımdızlak ortada kalıyor, odalar gibi kalbin tüm duvarları da sessizleşiyor. Yalnız
ve sessiz bir virane oluyor.
Zamanla perdeler çekiliyor, güneşlik kaldırılıyor, badana boya yapılıyor ve odanın
sokağa bakan penceresinin camına “sahibinden kiralık” yazan bir yazı asılıyor.
6