Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Öldüren Övgü
Volkan DENLİ
Bestami Yazgan
NİNELERİN
KAFDAĞI’NA GÖÇÜ
-Bir zamanlar nineler,
Masallar anlatır,
Ninni söylermiş torunlarına,
Doğru mu anne?
-Evet yavrum,
Evvel zaman içinde,
Kalbur saman içinde...
-Şimdiyse masalları
Televizyon anlatıyor,
Televizyon benim
Ninem mi anne?
-Cinler cirit oynarken
Eski hamam içinde,
Bir sihirli kutunun
Kapağını açmışlar,
Büyülenen çocuklar
Karşısına geçmişler...
-Peki sonra!
-Bu olay üzerine
O güzelim nineler,
Masalları, ninnileri toplayıp
Kafdağı’na göçmüşler...
Kadın her şeydir ki bir kendi değil!
Dünyada çoğu toplumda kadına dair milyonlarca övgü sıralanıp
gider.
Peki, gerçekte böyle midir?
Kadın, romanlara konu, şiirlere ruh olurken nesneleşmedi mi? Romandaki bir ağaç
gibi, bir kuş gibi, bir dağ gibi düz tümleçleşmedi mi? Övgüler, söylemden öteye gidebildi
mi?
Kederimize ve sevincimize ortak olan, yaşamımızda her an yanımızda ender bir parçamız
olarak bulunan, ana olan, dost olan, eş olan, arkadaş… Kısaca her şeyimiz olandır
kadın. Yoksunlukların, bencilliklerin, öfkelerin, cehaletin oluşturduğu kötü kişiliğin hedefi
değildir kadın. Yazıp çizmek bir şeydir. Gerçek olan daha mühimdir. İdealar dünyasından
ziyade, gerçeğin dünyasında ne kadar bilinçli olunabilir? İnsan, tasavvuru çokça güzelleştirebilir
ama yanlış, gerçeği başka şekilde tasavvur etmekle düzelmez.
Kadın toplumda övülecek bir karakter olarak mı yaşar? Yoksa övgü haksızlıkların örtüsü
müdür?
Kaç kere yandı, kaç kere sürüldü, kaç kere ötelendi?..
Kâh gizliden kâh aleni…
İncindi, yaralandı, öldü kadın. Umursayıp, itiraz eden kumsalda kum tanesiydi.
Çoğu zaman en yakınıydı; kocası, eski kocası, babası, abisi, nişanlısıydı kadının ruhunu
kurutan.
Kaç erkek töre cinayetine kurban gitti? Kaç erkek namus kavramının mağduru oldu?
Kaç erkek kadınlar tarafından taciz edildi? Bu haksızlıklar, erkekler için sayı verilemeyecek
kadar azken kadınlarda sayılamayacak kadar fazladır. Çünkü her saat hatta her saniye kadına
yönelik bir suç işlenebiliyor. Dolayısıyla hangi övgü yaşatır onu, hangi roman, hangi şiir?
Kadın, toplumda övülecek bir karakter olarak mı yaşar? Yoksa övgü haksızlıkların örtüsü
müdür?
İnsanlar, çoğu şeyi düşüncelerine ve hislerine göre biçimlendirme çabasını daima sürdürüyor.
Bu da dolaylı olarak baskıyı, anlaşmazlığı ve çatışmayı doğuruyor. Oysaki empatiyle
bir başkasının duyguları, içinde bulunduğu şartları, durumu ya da davranışlarının
sebebi anlaşılabilir. Bu bir başkasının duygularını, durumunu, davranışlarını içselleştirmenin
bir yoludur. Söz konusu kadınsa daima gidilecek bir yol olmalıdır ve gelenek saf dışı
bırakılmalıdır. Çünkü kadın insan türünün bir parçasıdır. Çünkü kadın varlığın temelidir.
Ne yazık ki toplumda kadın, hak ettiği hassasiyeti görmüyor ve gereken değeri alamıyor.
Günümüzde dahi savaşların ortasında kalan bir ganimet olabiliyor, erkeklerin malı,
esiri, ziyneti ve eğlencesi olarak da görülebiliyor. Bu durumun ahlaki hiçbir yönü yoktur.
Bu ayrımcı yaklaşım, aklın ve mantığın hiçbir ilkesine uymaz. Kadın ziynet değil, esir değil,
herhangi bir şey değil, şiddetin deneme tahtası değil, kadın sadece kendi olmalıdır.
Gidilecek yollar vardır insan için; aynı olma yolu, eşit olma yolu, aklın yolu, adil olmanın
yolu...
Övgü değil, bilinç gerekir, farkındalık gerekir, değişim gerekir. Adil olmak için, duygunun,
aklın, mantığın vicdanını taşımak gerekir.
Övgüyü yaşamda görmedikçe, olması gerekeni dünyaya yaymadıkça, haksızlıkların
üzerindeki örtüyü indirmedikçe, soru hep aynıdır:
Kadın, toplumda övülecek bir karakter olarak mı yaşar? Yoksa övgü haksızlıkların örtüsü
müdür?
Şairler yanılıyor,
Camlar kırılıyor,
Çiziliyor, gıcırdıyor,
Çığlıklar kırılıyor.
Ağır bu roman,
Kederi alaya, vicdanı aşağı alır.
Karanlık bu roman,
Bir yerde övülür, bir yerde ölür,
Kadın...
14