01.06.2017 Views

Gabriel Garcia Marquez - Yuzyillik Yalnizlik

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

sararmış, tabaklanmış insan derisini andıran kitaplar duruyordu. Elyazmaları<br />

da olduğu gibi kalmıştı. Yıllardır kapalı durmasına rağmen, odanın havası,<br />

evin öteki odalarınkinden daha temizdi. Her şey öylesine tertemizdi ki,<br />

birkaç hafta sonra Ursula, tahtaları silmek için eline bir kovayla bir fırça<br />

alıp odaya girince, yapılacak iş bulamadı.<br />

Aureliano Segundo dalmış, kitap okuyordu. Kitabın kapağı olmadığı, adı da<br />

hiçbir yerinde yazmadığı halde, çocuk yine de okuduklarından hoşlanıyordu.<br />

Bir masada oturan ve çubukla yediği pirinç ezmesinden başka ağzına hiçbir<br />

şey koymayan kadının öyküsünü, ağına takmak için komşusundan ödünç ağırlık<br />

alan ve karşılığında armağan ettiği balığın karnından elmas çıkan balıkçının<br />

öyküsünü, dilekleri yerine getiren sihirli lambanın ve uçan halıların<br />

öyküsünü okuyordu. Aureliano Segundo şaşkınlık içinde, bunların gerçek<br />

olup olmadığını Ursula'ya sordu. Ursula da doğru olduğunu söyledi, yıllarca<br />

önce çingenelerin Macondo'ya sihirli lambalar ve uçan halılar getirdiğini<br />

anlattı.<br />

Sonra içini çekti, -Yavaş yavaş dünyanın sonu geliyor, böyleleri artık<br />

buralara uğramaz oldu, dedi. Sayfaları kopuk olduğu için öykülerden çoğunun<br />

sonu bulunmayan kitabı bitirince, Aureliano Segundo elyazmalarını sökmeye<br />

girişti. Yazıları çözmek olanaksızdı. Harfler, ipe asılı çamaşırlara<br />

benziyor, yazıdan çok müzik notalarını andırıyordu. Sıcak bir öğle<br />

vakti Aureliano Segundo elyazmalarının üstüne kapanmış çalışırken, birden<br />

odada yalnız olmadığını sezdi. Pencereden giren ışığın karşısında, ellerini<br />

dizlerine dayamış, Melquiades oturuyordu. Daha kırk yaşına gelmemişti.<br />

Sırtında o modası geçmiş yelek, başında karga kanadına benzeyen şapka vardı.<br />

Saçına sürdüğü yağ, sıcaktan erimiş, soluk şakaklarına akmıştı. Aureliano ile<br />

Jose Arcadio'nun çocukluklarında onu ilk gördüklerinin tıpkısıydı. Aureliano<br />

Segundo, onu ilk bakışta tanıdı. Çünkü anılar kuşaktan kuşağa geçmiş ve<br />

kalıtım yoluyla büyükbabasının anıları ona aktarılmıştı.<br />

Aureliano Segundo, -Merhaba, dedi.<br />

Melquides, -Merhaba delikanlı, diye karşılık verdi.<br />

Ondan sonra birkaç yıl süreyle her gün görüştüler. Melquiades ona dünyayı<br />

anlatıyor, bilgisini ona aşılamaya çalışıyor, ama elyazmalarını çevirmeye<br />

yanaşmıyordu. -Yüz yaşını bulmadan, kimse orada ne yazdığını bilmemeli,<br />

diyordu. Aureliano, Melquiades'le olan görüşmelerini herkesten gizledi. Bir<br />

keresinde Melquiades odadayken Ursula içeri giriverince, Aureliano Segundo<br />

özel dünyasının darmadağın olduğunu sandı.<br />

Oysa Ursula, Melquiades'i görmedi.<br />

-Kiminle konuşuyordun? diye sordu.<br />

-Hiç kimseyle, dedi Aureliano Segundo.<br />

-Büyükdeden de böyle yapardı, o da kendi kendine konuşurdu, dedi Ursula.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!