01.06.2017 Views

Gabriel Garcia Marquez - Yuzyillik Yalnizlik

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

tencere.<br />

Ağıla gitti, ne kadar hayvan, ne kadar bitki varsa, onlara da birer<br />

inek, keçi, domuz, tavuk, manyok, kaladyum, muz etiketi kondurdu.<br />

Zamanla bellek kaybının nerelere varabileceğini inceledikçe, eşyanın<br />

adını üzerindeki yazıdan çıkartabileceklerini, ama neye yaradığını<br />

unutacaklarını da kavradı. O zaman işi daha da geliştirdi. Đneğin boynuna<br />

astığı şu yazı, Macondoluların bellek kaybına karşı nasıl hazırlıklı<br />

olduklarının somut kanıtıdır: Buna inek derler. Süt versin diye her sabah<br />

sağılması gerekir, sütün de sütlü kahve yapmak üzere kahveyle<br />

karıştılabilmesi için kaynatılması şarttır. Böylece, bir<br />

an için adlarıyla yakalanan, ama yazılı harflerin ne demeye geldiğini<br />

unuttukları anda kaçıp ellerinden kayıveren bir gerçeği yaşamaya<br />

başladılar.<br />

Bataklığa açılan yolun başına Macondo yazılı bir levha diktiler.<br />

Anacaddeye Tanrı Vardır yazan bir tabela astılar. Bütün evlere,<br />

nesneleri ve duyguları hatırlatmaya yarayacak yazılar yazıldı. Ama<br />

bu sistem öylesine büyük bir dikkat ve sağlam sinir istiyordu ki,<br />

çoğu kişi, kendi uydurdukları, bir işe yaramaz ama rahatlatıcı bir<br />

düşsel gerçeğin büyüsüne kapıldı. Eskiden iskambil falı açıp geleceği<br />

okuduğu gibi şimdi de geçmişi okumak numarasını bulan pilar<br />

Ternera, bu aldatmacanın yayılmasında en büyük rolü oynadı. Bu<br />

yolla, uykusuzluk hastalığına yakalananlar, iskambillerin belirsiz<br />

olasılıkları üzerine kurulmuş bir dünyada yaşamaya başladılar. Đskambillere<br />

göre, kiminin babası nisan başında gelen esmer adam, kiminin anası sol eline<br />

altın yüzük takan esmer kadın, kiminin doğum günü tarlakuşunun defne dalına<br />

konup şakıdığı son salı oluyordu.<br />

Bu avuntu yollarının karşısında yılgınlığa düşen Jose Arcadio Buendio, bir<br />

zamanlar çingenelerin eşsiz buluşlarını unutmamak için yapmayı tasarladığı<br />

bellek makinesini yapmaya karar verdi. Đnsan eliyle yaratılan bu harika,<br />

ömür boyunca edinilen bilgilerin tümünün her sabah baştan sona tazelenmesi<br />

görüşüne dayanıyordu. Bunu bir döner sözlük biçiminde tasarlıyordu. Sözlüğün<br />

eksenine oturan, kolu çevirerek çarkı döndürecek ve insan yaşamındaki en<br />

gerekli bilgiler birkaç saat içinde gözünün önünden geçecekti.<br />

Hemen hemen ondörtbin maddenin yazımını tamamladığı sırada, bataklıktan gelen<br />

yoldan<br />

elinde iple bağlanmış tıkma tıkış bir bavulla üzeri siyah bez örtülü el<br />

arabasını çeke çeke ve uykucuların o hüzünlü çanını çalarak tuhaf görünüşlü<br />

biri çıkageldi. Dosdoğru Jose Arcadio Buendia'nın evine gitti.<br />

Visitacion kapıyı açınca tanımadı onu, dönüşü olmaz biçimde<br />

unutkanlık batağına saplanan bir kasabada hiçbir şey satılamayacağından<br />

habersiz bir satıcı sandı ilkin. Eli ayağı tutmayacak kadar<br />

yaşlıydı. Sesinin titrekliğine, ellerinin sarsaklığına rağmen, yine de<br />

insanların hala uyuyabildikleri ve hatırlayabildikleri bir dünyadan<br />

geldiği belliydi. Jose Arcadio Buendia, onu, oturma odasında oturmuş<br />

bir yandan yamalı siyah şapkasıyla yellenip bir yandan duvarlara<br />

yapıştırılmış yazıları dikkatle okur buldu. Belki bir zamanlar

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!