01.06.2017 Views

Gabriel Garcia Marquez - Yuzyillik Yalnizlik

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Ursula, Aureliano'yu göreceğine mutlak gözüyle bakıyordu. Döşemeleri<br />

ovdurdu, eşyanın yerini değiştirdi. Bir hafta sonra herhangi bir bildiriyle<br />

doğrulanmayan bir söylenti, Ursula'nın kehanetini destekledi. Albay Aureliano<br />

Bueudia ölüme mahkûm edilmiş ve halka ders olsun diye cezası Macondo'da<br />

infaz edilecekmiş. Bir pazartesi sabahı saat on buçukta Amaranta, Aureliano<br />

Jose'yi giydirirken uzaktan askerlerin yürüyüşünü ve borazan sesini duydu.<br />

Bir saniye sonra da Ursula, Onu getiriyorlar! diye haykırarak odaya daldı.<br />

Askerler, toplanan kalabalığı, dipçikleriyle vura vura dağıtmaya çalıştılar.<br />

Ursula ile Amaranta çevresindekileri itip kendilerine yol açarak köşeye<br />

koştular ve onu gördüler. Dilencilere benziyordu. Üstü başı yırtılmış, saçı<br />

sakalına karışmıştı. Yalınayaktı. Kavurucu toprağın sıcaklığını duymadan<br />

yürüyordu. Elleri arkadan iple bağlıydı. Atlı subaylardan<br />

biri ipin ucunu atının başına bağlamıştı. Onunla birlikte, yine<br />

onun gibi hırpani ve yıkkın görünüşlü Albay Gerineldo <strong>Marquez</strong>'i<br />

de getirmişlerdi. Đkisi de üzüntülü değildi. Askerler küfreden kalabalıktan<br />

tedirgin olmuş gibiydiler.<br />

Ursula, bağırıp çağıranların arasından Oğlum! diye haykırarak ileri<br />

atıldı ve kendisini durdurmak isteyen askeri tokatladı.<br />

Subayın atı ürküp geriledi. Albay Aureliano Buendia durdu. Öfkeden<br />

titriyordu. Kendisini kucaklamak isteyen anasına yanaşmadan dik<br />

dik gözlerinin içine baktı.<br />

Eve git, anne, dedi. Beni hapishanede görebilmek için yetkililerden<br />

izin al.<br />

Sonra, Ursula'nın iki adım arkasında çekinerek duran Amaranta'ya baktı ve<br />

gülümseyerek, Eline ne oldu? diye sordu. Amaranta kara sargılı elini<br />

kaldırdı. Yandı, dedi. Atlar çiğnemesin diye Ursula'yı geri çekti.<br />

Askerler yürüyüp geçtiler. Tutukluların çevresi özel nöbetçilerle sarılıydı.<br />

Bunlar atlarını tırısa geçirip tutukluları hapishaneye götürdüler.<br />

Akşamüstü Ursula, Albay Aureliano Buendia'yı görmeye gitti. Don Apolinar<br />

Moscote kanalıyla görüş izni almaya çalışmıştı. Ne var ki, askerlerin duruma<br />

egemen olması Moscote'nin elini kolunu bağlamıştı. Peder Nicanor'un<br />

karaciğeri tuttuğu için sancıdan kıvranarak yatıyordu. Ölüme mahkûm edilmeyen<br />

Albay Gerinaldo <strong>Marquez</strong>'in ailesi de oğullarını görmeye çalışmışlar, ama<br />

askerler dipçikle uzaklaştırmıştı onları. Ursula duruma elkoyacak kimse<br />

bulamayınca, oğlunun şafakla birlikte kurşuna dizileceğine aklı<br />

yattı ve ona götürmek istediklerini çıkın yapıp tek başına hapishaneye<br />

gitti.<br />

Kapıdakilere, -Ben Albay Aureliano Buendia'nın annesiyim, dedi.<br />

Nöbetçiler yolunu kestiler. Ursula, -Ne olursa olsun gireceğim içeri, diye<br />

diretti. Kapıya geleni vurma emri aldınızsa, hiç zaman kaybetmeden ateş edin,<br />

deyip nöbetçilerden birini yana iterek eskiden sınıf olan odaya daldı. Odada<br />

yarı çıplak bir grup asker oturmuş, silahlarını yağlıyorlardı. Manevra<br />

üniforması giymiş, al yanaklı, çok kalın gözlüklü, yapmacık tavırlı bir

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!