01.06.2017 Views

Gabriel Garcia Marquez - Yuzyillik Yalnizlik

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

akarak geçirmeye başladı. Ursula bir gün eve damıtılmış suyla bir<br />

demet ısırganotu serperek dolaşırken Aureliano'yu odada buldu ve<br />

kaç kez birarada bulunmuş oldukları halde, yine de kim olduğunu<br />

sordu.<br />

Çocuk, -Ben Aureliano Buendia'yım, dedi.<br />

Ursula, -Evet, öylesin, diye karşılık verdi. -Artık gümüşçülüğü<br />

öğrenmenin zamanı geldi.<br />

Onu yine kendi oğluyla karıştırıyordu. Çünkü tufandan sonra esen ve<br />

Ursula'nın beynine zaman zaman ışık tutan sıcak rüzgar<br />

kesilmişti. Ursula artık bilincini iyice yitirmişti. Ne zaman yatak<br />

odasına girse, sırtında gezmeye giderken giydiği boncuklu ceketi ve<br />

tel çemberli etekliğiyle Petronila Iguaran'ı; salıncaklı kötürüm koltuğuna<br />

oturmuş, tavus tüyü yelpazesiyle yellenen ninesi Tranquilina Marina Miniata<br />

Alacoque Buendia'yı; hassas subaylığından kalma uydurma Dolaman kaftanıyla<br />

büyük dedesi Aureliano Arcadio Buendia'yı; kurtları kurutup ineklerden<br />

düşüren bir dua bulmuş olan babası Aureliano Iguaran'ı; domuz kuyruklu<br />

amcazadesini; Jose Arcadio Buendia'yı ve ölen oğullarını duvar boyunca<br />

dizili sandalyelere oturmuş buluyordu. Bütün bu hısım akraba, onu görmeye<br />

değil de, bir ölünün başını beklemeye gelmiş gibiydiler. Ursula neşeli<br />

konular açmaya çalışıyor, çok değişik zamanlara ve başka başka yerlere<br />

ilişkin olaylar anlatarak onlarla konuşuyordu.<br />

Amaranta Ursula okuldan döndüğü, Aureliano da ansiklopediden<br />

usandığı zaman, Ursula'yı yatağının üzerine oturmuş, ölüler çıkmazında<br />

yolunu yitirip kendi kendine konuşur buluyorlardı. Bir seferinde dehşet<br />

içinde -Yangın var! diye çığlığı bastı ve bir anda ortalık karıştı. Oysa<br />

Ursula, dört yaşındayken gördüğü bir ahır yangınından söz ediyordu. Geçmişle<br />

yaşadığı günü öylesine karman çorman etti ki, ölümünden önce aklını<br />

toplayabildiği birkaç kez de duyduklarını mı; hatırladıklarını mı söylediğini<br />

kimse kestiremedi. Ursula yavaş yavaş kuruyup ufalıyor, çocuk gibi oluyordu.<br />

Son aylarında, geceliğinin içinde kaybolan bir kiraz çekirdeğine döndü. Her<br />

zaman havada tuttuğu kolu ise maymun pençesini andırıyordu. Birkaç gün hiç<br />

kıpırdamadan yattı. Santa Sofia de la Piedad, onun sağ olup olmadığını<br />

anlamak için sarsmak zorunda kalıyor, sonra Ursula'yı kucağına oturtarak<br />

ağzına birkaç kaşık şekerli su akıtıyordu.<br />

Ursula yeni doğmuş yaşlı bir kadına benziyordu. Amaranta Ursula ile<br />

Aureliano onu kucaklarına alıp oradan oraya taşıyorlar, çocuk Đsa<br />

heykelinden büyük mü değil mi diye mihrabın üzerine yatırıp boyunu<br />

ölçüyorlardı. Bir gün de erzak ambarındaki bir dolaba koydular. Kadıncağız<br />

neredeyse farelere yem oluyordu. Paskalya'dan önceki pazar, Fernanda<br />

kilisedeyken, çocuklar Ursula'nın yatak odasına girdiler, onu boynundan ve<br />

ayak bileklerinden tutarak dışarı taşıdılar.<br />

Amaranta Ursula, -Vah zavallı büyük nineceğim, diye feryat<br />

etti. -Yaşlılıktan ölüvermiş.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!