Hazar World - Sayı:31 - Haziran 2015

www.hazarworld.com
Enerji; modern, karmaşık ve birbirine
bağlı olan toplumumuzun başlıca
unsurlarından biri ve üretilen mallar
ve hizmetler için en önemli gereksinimlerin
başında geliyor. Bu sebeple enerji
sektörü ve enerji altyapısı genellikle kritik
önemde görülüyor ve birçok ülkenin ulusal
risk değerlendirmesinde merkezi bir rol
oynuyor. Ancak tam anlamıyla risksiz bir
enerji teknolojisi mevcut değil. Ayrıca risk
perspektifleri farklı bireyler ve paydaşların
beklentileri ve hedeflerine göre farklılık gösteriyor.
Bunun sonucu olarak da enerji teknolojileri
için kapsamlı bir risk değerlendirme
çerçevesine ihtiyaç duyuluyor. Bu çerçevenin
bilimsel olarak güvenilir ve sosyal açıdan
kabul edilebilir risk göstergeleri oluşturabilmek
için şeffaf, anlaşılabilir ve farklı
teknolojilere uygulanabilir olması gerekiyor.
Enerji sektöründe teknolojik kaza riskleri
ve bu risklerin yıkıcı etkileri 1990’lı yıllardan
bu yana inceleniyor ve enerji güvenliği
değerlendirmelerine dahil ediliyor. Öte yandan,
daha az güvenilir ve siyasi açıdan daha
istikrarsız bölgelerden yapılan enerji ithalatları
ve buralardan geçen transit hatlara
giderek daha bağımlı hale gelinmesi sebebiyle
enerji altyapılarına yönelik kasıtlı saldırıların
önemi artıyor. Her iki risk türü de
farklı zafiyetler ortaya koyuyor. Bu sebeple
analizde enerji sektöründeki kazalar ve
kasıtlı saldırılar olmak üzere özellikle iki
risk kategorisi ele alınıyor.
Devlet dışı aktörlerin enerji altyapılarına
(EA) yönelik kasıtlı saldırılarının analizi,
geçtiğimiz on yılda öne çıkan araştırma
ENERJI SEKTÖRÜNDE
TEKNOLOJIK KAZA
RISKLERI VE BU
RISKLERIN YIKICI
ETKILERI 1990’LI
YILLARDAN BU YANA
INCELENİYOR.
THE RISKS OF
TECHNOLOGICAL
ACCIDENTS IN THE
ENERGY SECTOR AND
THEIR POTENTIALLY
DISASTROUS
EFFECTS HAVE BEEN
ANALYZED SINCE THE
1990S.
Energy is a key driver of our modern, complex
and interconnected society, and it is a
necessary prerequisite for most goods and
services produced. Therefore, the energy
sector and its infrastructures are generally
considered critical, and play a central role in
national risk assessments of many countries.
However, there is also no energy technology
that is absolutely risk free. Furthermore, risk
perspectives may differ among various individuals
as well as stakeholder groups, depending
on their respective backgrounds, expectations
and objectives. As a consequence, a comprehensive
risk assessment framework of
energy technologies should be transparent,
understandable, and consistently applicable to
different technologies to produce scientifically
sound and socially accepted risk indicators.
The risks of technological accidents in the
energy sector and their potentially disastrous
effects have been analyzed since the 1990s,
and are generally included in a comprehensive
assessment of energy security. In contrast,
the issue of intentional attacks on energy
infrastructures has become increasingly
important due to growing dependence of
energy imports from and transit routes
through regions considered less reliable and
politically stable. Both types of risks, however,
illuminate different vulnerabilities. Therefore,
the focus of the present analysis was on these
two risk categories: accidents and intentional
attacks in the energy sector.
The analysis of intentional attacks on energy
infrastructures (EI) by violent non-state actors
(VNSA) has only emerged as a major research
HAZAR WORLD
41