19.02.2013 Views

Asya Tipi Üretim Tarzı'na Veda - Bilig

Asya Tipi Üretim Tarzı'na Veda - Bilig

Asya Tipi Üretim Tarzı'na Veda - Bilig

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ilig 2002 Yaz Sayı 22<br />

Tezkirelerde dikkat çeken ikinci önemli husus ise mukaddimelerdir.<br />

Mukaddime geleneği ve mukaddimede bahsedilen konular açısından<br />

tezkirelerin Molla Câmî ile beraber bir düzen sağladığı ve aynı şekilde<br />

devam ettiği görülmektedir. Ancak bazı mukaddimelerin kısa, bazılarının<br />

ise uzun ve teferruatlı olduğu görülmektedir. İçerik açısından da<br />

paralellikler görülmektedir. Tezkireciler, bu bölümde Allâh'a hamd<br />

ettikten sonra insanın ve "söz"ün önemine dikkat çeker, şiir ve şâirlik<br />

hakkındaki görüşlerini aktarır, şiirin caiz olduğunu ve şairliğin yüce bir<br />

mertebe olduğunu ispat etmeye çalışır ve şâirlerin isimlerinin<br />

unutulmaması için tezkirelerini kaleme aldıklarını ifade ederler (Macit,<br />

Şubat 1993:6). Bu çerçeve açısından bakılınca Molla Câmî'nin şiir ve şâir<br />

konusunda fikirlerini kısaca anlattığı görülür. Tezkireccilik açısından asıl<br />

kapsamlı mukaddimenin Devletşâh'la başladığı görülmektedir. Devletşâh<br />

Tezkiresi, Molla Câmî'ye göre çok daha uzun bir mukaddime ile başlar.<br />

O, mukaddimesinde Allah'a hamd ettikten sonra, insanın yaratılışından ve<br />

yeryüzüne halife olmasından, ona verilen konuşma yeteneğinden bahseder.<br />

Ardından çok teferruatlı bir şekilde söz söylemenin ne kadar büyük bir<br />

nimet olduğunu ve insanı diğer varlıklardan ayırdığını anlatır. Daha sonra<br />

da şiir ve şâirlik hakkındaki görüşlerini, şâirliğin kutsallığını dile getirir.<br />

Nevâî'nin mukaddimesinin çok kısa olduğu ve bu tür konulara girmediği<br />

görülmektedir. O, kendisinden önce kaleme alınan tezkireleri zikrettikten<br />

sonra, Hüseyin Baykara döneminde yetişen şâirlerin unutulmasını<br />

önlemek için tezkiresini kaleme aldığını vurgular (Nevâî,1995:3). Anadolu<br />

tezkirecilerinden Sehî Bey'in eserinin mukaddimesi de Nevâî'ninki gibi<br />

kısa ve özdür. Ancak Sehî Bey, tezkiresinde Devletşâh'ın bahsettiği<br />

meselelere de değinir. İnsanın yaratılışını, mükemmelliğini, sözün önemini,<br />

şiirin kutsallığını dile getirir. Ardından kendinden önce yazılmış Herat<br />

tezkirelerine dikkat çeker. Sehî Beyden sonra kaleme alınan tezkire<br />

Latîfî'ye aittir. Latîfî, Anadolu tezkireleri içinde mukaddimesi, kapsamlı<br />

olan tezkirelerden birisidir. Onun mukaddimesi daha çok Devletşah'ın<br />

mukaddimesine benzer. Latîfî, Devletşâh'ın anlattığı şeyleri tekrarlar ve<br />

biraz da geliştirir. Şiir ve şâirlik hakkında bazı tespitlerde bulunur.<br />

Özellikle Divan edebiyatı geleneği ve mecaz-hakikat ilişkisi açısından<br />

yaptığı tespitler, halen önemini korumaktadır. Latîfî'den sonra<br />

mukaddimeler benzer üsluplarla devam eder. Kimi zaman kısa, kimi<br />

zaman kapsamlı olarak aynı şeyler anlatılır.<br />

112

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!