ESEDUL%20ISLAM%20%28%20%25C3%2585%25C2%259EEYH%20USAME%20HAKKINDA%20HER%25C3%2585%25C2%259EEY%20%29

yazdı. Bu mektupta ülkeyi Saddam tehlikesinden korumanın
yollarını gösteriyor, ümmetin bu tehlikeden kurtulabilmesi için
teklifler sunuyordu. Ayrıca tüm Arap mücahitlerin, bu tehlikeye
karşı savunmaya hazır olduklarını ilan ediyordu. Bu mektup da
birinci mektupla aynı şekilde yetkililere ulaştırıldı. Devletten
gelen cevap ise, duruma göre davranılacağı vaadi oldu.
Usame, rejimin dini ve vatani yönlerden aldığı konum
itibariyle her ne kadar endişe duysa da, şer‟i olarak aralarında
karşıtlık bulunsa da, devletin korunması gerekliliğinde,
ortaklığı kabul edeceklerini düşünmüştü. Suudi Krallığı‟nın
Usame ve mücahitlerle yardımlaşma yerine, Amerika
Kuvvetlerinden yardım istemesi ise, Usame‟nin hayatında en
büyük değişikliğin sebebi oldu. Bu hayatında yaşadığı en büyük
şoktu. Öyle ki Peygamber Muhammed Sallallahu Aleyhi ve
sellem‟in döneminden bu yana ilk defa kafirler, askeri
kuvvetleriyle Arap yarımadasını kontrol altına alıyorlardı.
İkinci şok, Amerikan Kuvvetleri Yarımada‟ya işgalsiz,
rejimlerin hiçbir itirazı olmaksızın aksine onların acele
istekleri üzerine giriyordu. Bu noktada Usame, bu çok tehlikeli
gelişme karşısında adeta yıkıldı ve Yarımadanın geleceğine dair
endişe yaşamaya başladı. Ve bununla birlikte, hitap ettiği
yetkililerle konuşma tarzını da değiştirmeye karar verdi.
Usame iki yönden harekete geçti. Öncelikle hemen bir
fetva çıkararak, tüm Müslümanları, özellikle de Arap
yarımadasındaki gençleri, Afganistan‟a cihat eğitimi almaya
gitmeye teşvik etti. Bu fetvası gerçekten gençlerden büyük ilgi
gördü ve çok sayıda genç, Afganistan‟a savaşa gitti. İkinci
planı ise, alimlerden bir çoğunu bağımsız şeriat kurumunda
toplamak ve buradan insanların birçoğunu etkilemekti. Ancak
özellikle devletin Amerikan kuvvetlerini çağırmasından sonra
bu kurum görüşünü değiştirdi.
Usame Bin Laden, bu hareketin ilk bölümünden, yani
gençlere yönelik fetvasıyla cihada davetten istediği sonucu alsa
da, ikinci hareketinden istediği sonucu pek alamadı. Çünkü ilk
olarak tam bir kontrol söz konusu değildi. İkincisi alimler,
158