23.03.2013 Views

ESEDUL%20ISLAM%20%28%20%25C3%2585%25C2%259EEYH%20USAME%20HAKKINDA%20HER%25C3%2585%25C2%259EEY%20%29

ESEDUL%20ISLAM%20%28%20%25C3%2585%25C2%259EEYH%20USAME%20HAKKINDA%20HER%25C3%2585%25C2%259EEY%20%29

ESEDUL%20ISLAM%20%28%20%25C3%2585%25C2%259EEYH%20USAME%20HAKKINDA%20HER%25C3%2585%25C2%259EEY%20%29

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

çekilmiş, kirli, beyaz bir bayrak ve sakallı bir adam bulunuyordu.<br />

Görevli, sanki onu hiç ilgilendirmezmiş gibi, sorunsuzca<br />

geçmemize izin verdi. En yakın kasabada bir lokantada öğle<br />

yemeğini yedikten sonra otele yerleştik.<br />

Cuma sabahı, Usame Bin Laden‟in Celal Abad elçisi geldi.<br />

Bin Laden‟in benimle o gün görüşemeyeceğiniz söyledi. Ben de<br />

acelemin olduğunu ve pazartesiye kadar Londra‟da olmam<br />

gerektiğini söyledim. Bana anlayış göstererek, „hayırdır‟ dedi. O<br />

elçi, Bin Laden‟in en güvendiği askeri yar dımcılarından Ebu<br />

Hafs‟dı. Esmer, uzun boylu, sarıklı, genç ve çok kibardı. Hiç<br />

kendisinden bahsetmedi. Ben de onun önemini, Afganistan‟ı<br />

terkettikten sonra anladım.<br />

Şunu itiraf edeyim ki; ona karşı sonsuz saygı hisstettim. Ve<br />

onunla en son görüşmemiz, Amerika, Afganistan‟ı vurduğunda El-<br />

Quds El-Arabi Gazetesi‟ni, telefonla arayarak, bombardımandan<br />

Usame Bin Laden‟in sağ kurtulduğu, 5 Arap -Afgan‟ın öldüğü<br />

haberini özel olarak verdiği ve Usame‟nin Clinton‟a tehdit<br />

gönderdiği zamanki görüşmeydi.<br />

Öğleden sonra saat 3‟te otele kırmızı bir araba geldi. Şahıs<br />

da yeniydi. Bir sürücü ve iki silahlı da vardı. Artık Usame‟ye<br />

gideceğimizi söylediler. Şeytandan Allah‟a sığındım ve işlerimi<br />

yaratana teslim ettim.<br />

Bin Laden‟e giden yol, gerçekten zor bir yoldu. Yarısı<br />

dağların, vadilerin olduğu bir köyden, diğer yarısı tam anlamıyla<br />

korkunç, dolambaçlı, kayalıkların arasından geçiyordu. Meçhule<br />

doğru gidiyorduk. Şöför ölüme gitmeye acelesi varmış gibiydi.<br />

Arabayı, sanki Almanya‟nın sokaklarından bir tanesinde gibi<br />

süratle sürüyordu.<br />

Yolun ortasında bir kayanın önünde durduk. Şöför, emin<br />

sözlerle, bu kayanın az önce dağın tepesinden düştüğünü söyledi.<br />

Orada yüreğim ağzıma geldi. Bu durumun her zaman meydana<br />

gelip gelmediğini sordum. Şöför de bu sefer kendisinden daha<br />

emin sözlerle; kış olması sebebiyle başka taşların da düşeceğinden<br />

emin olmamızı söyledi. Ayrıca bana, „Abdulhalık isimli bir<br />

arkadaşım, bir kaç ay önce bu şekilde rabbine kavuştu‟ dedi. Ben<br />

de küçük dilimi yutup, Fatiha Suresini okudum.<br />

7 saat sonra, telsiz cihazlar sinyal almaya başladı. Ve<br />

arkadaşlarına, çok yakın olduğumuzu bildirdiler. Kısa bir süre<br />

sonra, silahlı kişilerle dolu bir araba geldi.<br />

316

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!