You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU<br />
“Her bir Çin vatandaşı dini inanç ve özgürlüğüne<br />
sahiptir, devlet, vatandaşın normal dini faaliyetlerini<br />
korur, kimse dini bahane ederek sosyal<br />
düzeni bozamaz, insanların sağlığı ile oynayamaz<br />
ve devletin eğitim programına karşı çıkma girişiminde<br />
bulunamaz; dini inanç, dini cemaat ve dini<br />
hareketler dış güçlerin kontrolünde olamaz.”<br />
Çin hükümetinin uluslararası hukuka ve standart<br />
formlara uymak için çıkardığı, dini inancı, eğitimi,<br />
sosyal ve kültürel hayatı, ekonomik hayatı ve<br />
diğer temel hak ve özgürlükleri ilgilendiren bu ve<br />
benzeri yasalarla bu yasaların uygulanışları arasında<br />
büyük farklar mevcuttur.<br />
“Dini inanç”, “ din” ve “normal dini faaliyetler”<br />
gibi kavramları Çin hükümeti, herkesin anladığından<br />
farklı olarak, kendince anlamlandırmaktadır<br />
ve bu kavramları anlaşılabilir kılacak net bir tanım<br />
da yapmamaktadır. Mesela Çin hükümetine göre<br />
“dini inançların özgür olması demek din’in özgür<br />
olması demek “değildir ve neyin “normal dini faaliyet”<br />
olduğu konusunda da keyfi bir tutum izlenmektedir.<br />
Çin hükümeti idaresi altında bulunan Müslüman,<br />
Hıristiyan ve Budistlere karşı oldukça temkinli<br />
davranmaktadır. Vatandaşlarının ihtiyaçlarını<br />
karşılama noktasında anayasasındaki hükümlerle<br />
çelişen Çin, “dini cemaatlerin dış güçlerle bağlantısı”<br />
hususunda çok titiz davranmaktadır.<br />
Ülkedeki Katolik Hıristiyanların Vatikan’la ve<br />
Müslümanların da tüm İslam dünyasıyla bağlantıya<br />
geçmelerini şiddetle önlemeye çalışılmakta, uymayanlarsa<br />
kanuna aykırı davrandığı gerekçesiyle<br />
cezalandırılmaktadır.<br />
Çin’de ve Doğu Türkistan’da yaşayan, özellikle<br />
çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu ve Hıristiyanların<br />
da içinde bulunduğu gruplara karşı<br />
uzun yıllardan beri baskı politikaları uygulanmakta<br />
ve Çin, hem kendi yasalarına hem de uluslararası<br />
alanda imza attığı anlaşma hükümlerine zıt uygulamalarla<br />
halkın temel hak ve özgürlüklerini kısıtlamaktadır.<br />
Doğu Türkistan’da yaşayan Müslümanlar, sadece<br />
Müslüman, oldukları için gerek gündelik hayatta<br />
gerekse dini hayatta çok fazla sıkıntı çekmektedirler.<br />
İslam’ın temel şartlarından olan namaz kılmak,<br />
oruç tutmak ve hacca gitmek gibi toplumsal<br />
hafızayı dinç tutabilecek uygulamalara, İnsan<br />
Hakları Evrensel Beyannamesine de aykırı olmasına<br />
rağmen, Çin hükümeti tarafından sınırlamalar<br />
getirilmiştir.<br />
Dünyanın bir başka yerinde rastlanılmayan<br />
ancak sadece Doğu Türkistan’da rastlanılan bir<br />
başka insan hakları ihlali ise camilere giriş çıkışların<br />
sınırlandırılmasıdır. Camilerin kapılarına asılan<br />
listelerde camiye girmesi, camide ibadet etmesi<br />
yasak olan kişiler belirtilmektedir. Yasaklananlar<br />
listesinde 18 yaşın altındakiler, memurlar, işçiler,<br />
emekliler, izne ayrılmış olanlar, belediye görevlileri,<br />
parti mensupları ve kadınlar vardır. Oysa aynı<br />
bölgede Budistlere ait tapınaklar da mevcut olmasına<br />
rağmen o tapınakların kapısında içeri girmesi<br />
yasaklı olanların listesi asılı değildir. Bu da göstermektedir<br />
ki Çin hükümeti, Müslümanlara yönelik<br />
hem dinî hem de etnik ayrımcılık yapmakta ve<br />
bunu gizleme ihtiyacı dahi görmemektedir.<br />
1949 işgalinden beri “ulusal birliğe zarar verdiği”,<br />
“insan sağlığını bozduğu” ve “eğitimi engellediği”<br />
gibi çeşitli bahanelerle Müslümanların ibadet<br />
yerleri olan camiler ya yıkılmış ya kapatılmış<br />
ya da asli amacının dışında (domuz ahırı, tiyatro,<br />
depo gibi) kullanılmıştır. Bugüne kadar yıkılan ve<br />
kapatılan ibadet yerlerinin sayısı ise on binlerle ifade<br />
edilmektedir.<br />
Doğu Türkistan’daki camilerin girişlerine asılan<br />
bildirilerle kimlerin camiye girebileceği kimlerin<br />
giremeyeceği belirtilmektedir. Buna göre devlet<br />
memurlarının, öğrencilerin, kadınların ve çocukların<br />
camilerde ibadet etmeleri yasaklanmıştır.<br />
Ayrıca, bir kişinin kendi mahallesindeki camiden<br />
başka bir yerde namaz kılması da yasaklanmış ve<br />
uymayanlara ağır cezalar verilmiştir.<br />
52