24.12.2014 Views

TARİHÇE - Kültegin Ögel

TARİHÇE - Kültegin Ögel

TARİHÇE - Kültegin Ögel

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

TARİHÇE<br />

“Bu meyhaneler başlı başına birer alemdi. Çoğu eski zaman işi, tuğla kemerli<br />

yapılar idi. Sokak kapılarında birer hasırlı asılı bulunuyordu. İçeride içki, yemek,<br />

meze verilen tezgahlar ayrı ayrı idi. Arkada loş bir hava içinde büyük içki fıçıları<br />

küplere sıralanmış bulunur, bu küplere, fıçılara birer merdiven dayalı durur,<br />

meyhanenin “miço” denilen genç çırakları ellerinde kovalarla bu merdivenlere<br />

tırmanırlar, fıçılardan, küplerden içki alarak şişelere, kadehlere dağıtırlardı.<br />

Meyhanelerde içkiden başka çubuk ve nargile de bulundurulurdu. Bazı kişiler<br />

çubukları keserler içinde, bellerinde asılı durumda gelirlerdi. Meyhanelerde<br />

mezecilerden, aşçılardan başka ateşçilerde bulunur, bunlar çubuk ve nargile içenlerin<br />

hizmetlerini görürlerdi.<br />

Meyhanelerin üstlerinde odalar bulunurdu. Saygın kişiler bu üst kat odalara<br />

alınır, bazen işi acele olanlar da hemen alt katta, tezgah başında ayak üstü birkaç<br />

kadeh parlatıp giderlerdi. Asıl bu üst kat odalarda epey coşturucu toplantılar olurdu.<br />

Şair ince ruhlu, rind ve hoşsohbet kişiler akşama doğru birer birer buralara düşmeye<br />

başladılar, bir rakı içerler, bir nargile doldururlar, yeniden bir rakı içerler, canları<br />

isterde arada bir çubuk çekerlerdi. Kadehler birbirlerini izleyip tanıdıkları sağda solda<br />

yer almaya başladıktan sonra ateşli sözler, rindçe nükteler söylenir, yeni yazılan<br />

gazeteler okunur, övgüler, eleştiriler başlardı. Bu arada devrilen kadehler ve yapılan<br />

nüktelerle bir kahkaha tufanı dolaşır, yeniden söyleşiler ve şakalaşmalar<br />

sürdürülürdü. Önceki bölümlerde sözü edilen kişilerin genç çocuklara eğilim hastalığı,<br />

bu eski tür meyhanelerde de yaygın ve geçerli idi. Meyhaneciler, içkicilere hizmet<br />

edecek gençleri güzel olanlar arasından seçerlerdi.<br />

Meyhanede bir çıngırak bulunur, dükkanın kapanma zamanı gelince meyhane<br />

sahibi tarafından çalınır, dönüş saati akşamcılara bu yolla anımsatılırdı. Çıngırak<br />

gürültüsüyle ayılanlar, uyananlar birer birer kalkıp meyhaneden çıkarlar, kentin<br />

karışık ve bozuk sokaklarına dağılırlardı”.<br />

Tanzimat’tan sonra içki yasağı konusunda sert önlemlerden kaçınılmakla birlikte<br />

sarhoş olup taşkınlık yapanların cezalandırılması, meyhanelerin gözetim altında<br />

tutulması sürmüştür. Bütün bu dönemler boyunca, içki denince akla gelen önce<br />

şarap, sonra rakı çeşitleriyken, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, Batılaşmanın da<br />

etkisiyle yabancı içkiler tüketilmeye başlamış, hatta saray çevresinde konyak diğer<br />

içkilere ağır basmıştır. II. Abdülhamid konyak ve rom, V. Mehmet (Reşat) ise konyak<br />

seven padişahlar olarak bilinirler.<br />

19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren “âb âlemleri” nin Batı tarzı eğlencelerle<br />

birlikte sürdürüldüğü görülür. II. Selim’in saltanat döneminden itibaren “âb âlemleri”<br />

(içki alemleri), bir değişle “bezm-i işret” (içki toplantıları). Bezm-i âlem eğlence<br />

toplantıları) bütün baskı ve yasaklamalara rağmen zaman zaman seyrek olarak, bazı<br />

dönemlerde de çok yaygın olarak yapılagelmiştir (Zat, 2002).<br />

Bu dönemde meyhane bölgeleri sınırlandırılıp, Müslümanlar’ın oturdukları<br />

yörelerde, özellikle cami ve mescit yakınlarında meyhane açılması yasaklandı. Daha<br />

sonraları Beyoğlu’nda gazinolar ve içinde içki de kullanılan çalgılı kahvehaneler açıldı<br />

ve yayıldı.<br />

O dönemin Beyoğlu’su daha doğrusu Pera’sı lüks otelleri, kafeşantanları,<br />

kabareleri, lüks birahaneleri ve tiyatroları ile adeta küçük bir Paris durumuna gelmişti.<br />

11

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!