You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
TARİHÇE<br />
bunların yanında, bağımlılığı yaratan maddeden belirli bir doz, hint yağı ve striknin<br />
veriliyordu. Towns’ın düşmanları ile rakipleri bu formüle ‘üç D’ adını takmışlardı; yani<br />
diarrhoea (ishal), delirium (hezeyan) ve damnation (lanetlenme).<br />
Sonraki yıllarda, Amerika’da, öncekiler gibi şarlatanca olmayan tedavi şekilleri<br />
gelişti. Bunlardan biri de CDT diye anılan Karbon Dioksit Tedavisi’ydi. Bağımlı<br />
hastalar, azot oksit ile bilinçsiz duruma getirildikten sonra %30 karbondioksit ile % 70<br />
oksijen içeren bir karışımı 20-40 kez solumaya zorlanıyorlardı.<br />
Beş haftalık yoğun psikoterapiden sonra 300-500 mikrogram gibi çok yüksek<br />
dozlarda LSD uygulanıyordu. Deneklerin yaklaşık üçte birinin, hapisten çıktıktan<br />
sonraki altıncı ayda hala eroin kullanmamış olduğu görüldü, ama bunun<br />
psikoterapiye mi yoksa LSD tripinemi bağlı olduğunu anlamak güçtü (Erdinç, 2004).<br />
Afyon konusunda ilk uluslar arası toplantı 1909 yılında Şanghay’ da yapıldı.<br />
Konferansta Amerikalıların ağırlıklı olarak savunduğu tıbbi ihtiyaçlar dışında üretim,<br />
kullanım ve ticaretinin yasaklanması, sınırlandırılması tezi tartışıldı. Ancak bazı<br />
ülkelerin, özellikle afyon ticaretinde önemli kazançları bulunan İngiltere ve<br />
Hollanda’nın örtülü ticari çıkarlarından vazgeçmemeleri yüzünden bir gelişme<br />
sağlanamadı. Osmanlı İmparatorluğu Şanghay Konferansına davet edildiği halde<br />
katılmadı.<br />
1911 de Lahey’ de yapılan toplantıda İngiltere ve Fransa yine çıkarlarından<br />
vazgeçmedi. 1913 yılında yapılan ikinci Lahey konferansı yapıldı. Ancak bu sefer<br />
Osmanlı imparatorluğu sözleşmeyi uygulamadı. Osmanlı İmparatorluğu’nun<br />
sözleşmeyi uygulamamasının en önemli nedeni, diğer devletler gibi afyondan elde<br />
ettiği karlardı. 1914 de yeni bir konferans düzenledi. ABD’nin baskılarına rağmen,<br />
İngiltere’nin önerisiyle sözleşmenin Osmanlı İmparatorluğu ve Sırbistan dışında<br />
uygulanmasına karar verildi. Birinci Dünya Savaşı başlayınca tüm bu gelişmeler<br />
durdu.<br />
Japonlar afyon ve türevlerini işlemek konusunda oldukça hevesli ve<br />
deneyimliydi. Japon şirketlerinin büyük bir bölümü Anadolu’dan olmak üzere önemli<br />
miktarda afyon satın alıyor ve işliyordu. Bu üretimin büyük bir bölümünü tıbbi<br />
ihtiyaçlar yerine, yasadışı piyasaya sürüyorlardı. İşgal ettikleri Çin topraklarında<br />
uyuşturucu kullanımını yaygınlaştırıyorlardı.<br />
1900’lü yılların başında İstanbul’da belki fetihten beri görülmemiş bir kargaşa ve<br />
düzensizlik hakim olmuştu. Suç hızla yayılıyor, eşkiyalık ve çetecilik büyüyordu.<br />
Fuhuş çok yaygındı. Bu durumda işgal kuvvetlerinin Ermeni, Rum ve Yahudilere<br />
verdiği bir tür dokunulmazlık sağlayan “lese pase” belgelerinin payı vardı. Bu yoğun<br />
mücadele ve sefaletin yanında, bir o kadar renkli ve eğlence yaşamı dikkati<br />
çekiyordu. O günlerin savaş muhabiri Ernest Hemingway bu durumu “İstanbul bir<br />
çeşit ölüm dansına dalmış” diye yorumlamıştı. Şehirde genellikle içkinin eşlik ettiği bu<br />
eğlenceye önce kokain, sonra da eroin kolaylıkla dahil oldu (Erdinç, 2004).<br />
Rus devrimi sonucu İstanbul’a Rus akını olmuştu. Osmanlı tebaası Rus<br />
kadınlara “Haraşo” adını takmıştı. Haraşolar, hem içkili mekânlarda hem de fuhuşta<br />
boy gösteriyordu. Aynı günlerde yazılan ve “Rus Ateşi” ve “Fırıncı Kızı” gibi başlıklar<br />
39