Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
TARİHÇE<br />
Kerim’in mücadelesinin de en ateşli yıllarıdır. Küçük rakı ufak tefek olan Gökay’a<br />
benzetilerek meyhane müdavimlerince “Fahrettin Kerim“ olarak adlandırılmıştır.<br />
Cumhuriyet yıllarının önemli kararsızlıklarından birisi ise bira için yaşandı.<br />
Türkiye’de bira önceleri ciddi bir sorun olarak görülmedi. 1930’lu yıllarda bira<br />
serinletir isimli bir ilan verilebiliyordu. Yine bir başka ilanda bira şöyle tanımlanıyordu:<br />
“Gıdasının esası ekmek olan insanlar, bizde ekseriyetle olduğu gibi birayı sevmelidir.<br />
Hakikaten bira ile ekmek aynı esasları muhtevidir. Bira beşeriyetin tanıdığı en eski ve<br />
sıhhi ve en iyi içkidir. Bira hakikaten vücudu besleyen ve aynı zamanda ferahlık<br />
veren sulu ekmektir”. Tabii bu tanımlama içinde biranın içerdiği alkolden ve<br />
bağımlılıktan söz edilmemesi yadırganmamalıdır.<br />
Özellikle 1980’lı yıllarda Efes Pilsen birasının meşhur “bira bu kapağın altında”<br />
diye başlayan reklâmları ve yeni pazarlamasıyla birahaneler birdenbire çoğaldı.<br />
Televizyonlu birahaneler açıldı. Bu varoş gençliğinin şehir içine yayılma yollarından<br />
biriydi. O dönemde biranın bağımlılık yapmadığı inancı daha hakimdi. Biraya karşı<br />
hoşgörülü yılların sonucu bira Türk televizyonlarında reklâmı yapılan tek alkollü içki<br />
oldu. Böylece bira kahve, büfe ve kantinlere girmişse de 1974 yılında alkollü<br />
olduğunun farkın varıldı ve yasak kararı yeniden çıktı.<br />
Osmanlıda içki<br />
Türk Boyları ve Şamanizm daha iyice incelendiği takdirde şarap kültürümüzün<br />
ne kadar eski çağlara dayandığı ne kadar zengin olduğu çok daha iyi anlaşılabilir.<br />
Osmanlı döneminde şarap kültürü gerilemiş ama asma kültürü de bütün ihtişamıyla<br />
gelişmiştir. Asma kültüründe pekmez, kuru üzüm, pestil, şıra, müselles, üzüm şerbeti,<br />
üzüm şurubu, koruk şurubu, öksürük şurubu, cevizli tatlı, sucuk, bulama, kar helvası,<br />
(karsambaç), hardaliyeli üzüm salamurası, üzüm hoşafı, koruk kompostosu, koruk<br />
reçeli, üzümlü kurabiye, aşure, susamlı pekmez gibi lezzetler bulunur.<br />
Kanuni Sultan Süleyman döneminde bağcılığın Avrupa ülkeleri düzeyinde<br />
olmasa da çok geliştiği, bu bağlarda yetiştirilen üzüm miktarının Osmanlı halkına<br />
rahatça yetebilecek hatta artabilecek düzeyde olduğu bildirilmektedir. Bağların önemli<br />
bir bölümüne Rumlar ve Yahudiler, sonra da Ermeniler sahip olmuştur. Rumlar ve<br />
Yahudiler yetiştirmiş oldukları üzümlerin neredeyse tümünü şarap üretiminde<br />
kullanmışlar, bundan dolayı da şarap piyasasının kesin hakimi durumundaydılar.<br />
Türk bağcılarının şarap üretmesine devletçe izin verilmediği için, Türk bağcıların<br />
yetiştirdiği üzümler Osmanlı halkı tarafından daha çok meyve olarak tüketilirdi.<br />
Zafer, kutlama günleri dışında kalan günlerde yani içki yasağının uygulandığı<br />
normal günlerde, Osmanlı Türkleri temin ettikleri içkileri saklayarak evlerine götürürler<br />
ve içkilerini evde içerlerdi. Meyhanelerin neredeyse tümünü Rumlar ve Yahudiler<br />
işletirdi. Bununla beraber çok seyrek de olsa Ermenilerin işlettiği meyhanelere de<br />
rastlanırdı. Bu meyhanelerde içki içmek için gelen Osmanlı Türkleri içkilerini sessiz<br />
sedasız, büyük bir tedirginlik ve korku içersinde gizlice içerlerdi. Böylesine<br />
korkmalarının en büyük nedeni, kolluk kuvvetleri tarafından yakalandıkları zaman<br />
uygulanan had cezalarıdır. Had cezalarında, içki içtiği saptanan kişi 80 veya 100 kere<br />
sopa ile dövülürdü. Şayet aynı kişinin ikinci kez içtiği saptanırsa bu kez had cezası<br />
katlanarak uygulanırdı.<br />
15