13. CÎLT: Bu ciltte, kitle haberleşme araçlarından Televizyon üzerindeağırlıklı olarak durulmuş ve konuya 49 sayfa ayrılmıştır. Televizyon yayınlarıile ilgili genel değerlendirme yazılarının yer aldığı Şubat 84 sayısın-* dan sonra, Mayıs 84 sayısında «Küçük Ağa» dolayısıyla dergi, televizyon filmciliğiüzerinde durmuştur. Bu sayıda Yücel Çakmaklı hakkında yeterli sayılabilecekbilgiler içeren yazılar da yer almaktadır. Bir filmin ve bir yönetmeninilk defa bu çapta dergide yer almasını önemli bir aşama olarak görmekmümkündür. Yine ilk defa, bir «artist» dergiye kapak olabilmiştir. Tabiibütün bunlar T. Buğra'nm Küçük Ağa'sı hatırına yapılmıştır. Yani süreklibir ilgi sözkonusu olmamıştır.Televizyon dışında dergiler ve tiyatrolara ise 20 sayfa yer ayrılmıştır.14. ClLT : Bu ciltte kitle haberleşme araçlarına toplam 44 sayfa ayrılmıştır.Bu dönemde, Video üzerine R. O. Türkkan ile, Sinema üzerine İ. Güneşiîe yapılan mülakatlarla beraber, Tiyatro hakkında «Osmancık» dolayısıyleyapılan değerlendirmelere yer verilmiştir. Ayrıca, Ekim 84 sayısında«Yayın Dünyamız»ın meselelerine 8 sayfa ayrılmıştır. Konuyla ilgili olarak,Töre Araştırma Servisi'nin «Yayın hayatımız magazinleşiyor» başlıklı değerlendirmesi,«magazinleşmenin» sebeblerinl tahlilden çok, olayı ortaya koymayaçalışıyor. «Kitabı Kaybeden Toplum» başlıklı yazısında i. Sezai ise,geçmiştekinin aksine Türk toplumunun «kitapsız toplum» hâline getirildiğiniileri sürerken «kitaba sahip çıkan bir toplumu yeniden yaratmak için devletinyüklenmesi gereken» vazifeler olduğunu belirtiyor. SezaTa göre, ilgilibakanlıklar, «bir türlü beceremedikleri ve hiçbir fonksiyonu yerine getirmeyendergi ve kitap yayıncılıklarını bırakıra ve «ciddî, seviyeli, fikir, düşünce,sanat ve <strong>edebiyat</strong> yayınlarından 2000'den az olmayarak satın alır» ise «kitapdünyası şevkli, zevkli ve zengin bir hareketliliğe kavuşacaktır.» Ayrıca, eğitimsistemi ve TRT «kitab»a dönerlerse kısa bir sürede «Kitap sevdasının Türkiye'dekök saldığını görmek zor olmayacaktır.!» Bu tür yazıları yazanlar vebasanlar varolduğu müddetçe kitap sevdasının kök salmasını beklemek hayâlolacaktır.VEFAT VE BAŞSAĞLIĞIArkadaşlarımızdan Muzaffer Salih'in babası, Camiamızındeğerli mensuplarından, muhterem büyüğümüz, Kahramanmaraşemekli savcılarından,Muzaffer Tarhan Salih(Tarhan Baba)8.4.1985 günü hakkın rahmetine kavuşmuştur. Ailesine vecamiamıza başsağlığı diler, müteveffaya Allah'tan rahmet niyazederiz.DOĞUŞ EDEBİYAT
"OKUYUCUBÖYLEİSTİYOR,, MU ?Peyami ÇEÜKCANTapluım hayatında, .insanların karşılıklı ilişkilerini ve rollerini ifade edensosyal davranışlar, sosyal yapının belirlediği ortak kültür tarafından düzenlenmekte;sosyal yapının değişmesi, ortak kültürün ve ona bağlı olarak dasosyal davranışların değişmesine yol açmaktadır. Sosyal olayların birbirleriyleolan bu yakın ilişkisinden dolayıdır ki, toplum hayatı uyumlu bir bütünlüğesahip olmaktadır.Sosyal değişme süreci içindeki toplumlarda ise, bu uyumlu bütünlük çeşitlisebeplerle sağlanamamaktadır. Çünkü, sosyal değişme tabiî seyri içindedeğil, bir takım müdahalelerle ve güdümlü olarak gerçekleştirilmek istenmektedir.Bu güdümlü değişim, sosyal yapıyı siyasî/iktisadî açıdan olduğukadar kültürel açıdan da «dışa bağımlı» hâle getirmekte ve gelişme hamlelerinihiçbir zaman çıkışı bulunmayacak labirentler içine yönlendirmektedir,insanların tutum ve davranışları, kanaatleri; sosyal davranışları ve onun İaötesinde «zihniyeti» bu bağımlılığı sürdürecek hatta rasyojıelize edecek tarzdaşekillendirilmektedir. Bunun malûm sebeplerini bir tarafa bırakıp «nasılsağlandığı üzerinde durmak, oynanan oyunların kuralları üzerinde düşünmekfırsatı vereceği için daha faydalı olacaktır.Bugün, tarihin her döneminden belki de daha fazla, insanların ve toplumların«daha huzurlu, daha adaletli, daha insanca» bir hayat için duyduklarıözlem ve bunu gerçekleştirmede kullanılabilecek potansiyel güç bir takımmetodlar ile ya eritilmekte ya da başka yönlere kanalize edilmektedir.Bunda, çağtmızdaki teknolojik gelişmelerle etkisi ve gücü büyük boyutlaraulaşan kitle haberleşme araçlarının önemli bir payı olduğu muhakkaktır.Kitle haberleşme araçları tek başlarına elbette belirleyici bir faktör değildir,fakat belirleyici faktörlerin etkisini en üst düzeye çıkaran ve yukarıdabelirtmeye çalıştığımız, sosyal davranışlardaki güdümlü değişmelerin sağlanmasınayardımcı olan «katkıcı» bir faktördür. J.T. Klapper'in de belirttiğigibi, günümüzde ekonomik, siyasî ve sosyal faktörler kitle haberleşmesinikatkıcı bir faktöre indirgeyebilmektedir. Aslında, kitle haberleşmesinin önemi,belirleyici olup olmamasında değil, programlanmış mesajlar yoluyla kitlelerebelirli bir «yaşama üslûbu» kazandırmaktaki gücünde saklıdır.«yaşama üslûbu» sürekli değişmesline rağmen, «zihniyetsin hiç değişmemesiüzerinde dikkatle durulması. gereken asıl problematiktir: Dün, bir şeyhekapılanarak, «ikbâl basamakları»nı tırmanmaya çalışan zihniyetle, bugündemokratik (!)/lâik (!) bir toplumda siyasî otoritelere aynı imanla bağlanarak«kapalı kapıları» açmaya çalışan zihniyet aynıdır. Dün, «define anyarak»umulmadık servetlere sahip olmayı amaçlayan zihniyetle, bugün «köşeyi dönmek»için «şans oyunlamna veya «ayak oyunları»na ümid bağlayan zihniyetaynıdır. Dün, herhangi bir tarikatta, geleceğin endişesinden ve sorumluluğundanuzakta zikr ve ibadetle meşgul olurken «kurtuluş» bekleyen zihniyetle,bugün tarihin herhangi bir dönemine kendini hapsederek, bütün meseleleriçözebileceğini zanneden, gününe yabancılaşan ve geleceğe hiç bir zamanuzanamaıyan zihniyet de aynıdır. Ama dünkü «yasama üslûbu» ile bugünküarasında her yönüyle büyük farklılıklar vardır. Sosyal yapıdan, ortak