25.03.2018 Views

İslam Alimleri Ansiklopedisi 2

İslam Alimleri Ansiklopedisi 2

İslam Alimleri Ansiklopedisi 2

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

etmezdi. Birgün kendisinin duâ ettiği bir sırada yanına gelip oturdum ve ona, “Keşki haline genişlik vermesi<br />

ve seni sıkıntıdan kurtarması için Allaha duâ etseydin.” dedim. Sağa sola bakındı, kimseyi göremedi.<br />

Bir çakıl taşını alıp, onu bana attı. Bir de baktım ki, o bir altın külçesi olmuştu. Ondan daha güzelini<br />

görmemiştim. Bunun üzerine bana: “Âhırette yaramıyan dünyâlıklarda hiçbir hayır yoktur” deyip sonra<br />

da, “O Allah, kuluna uygun olanı en iyi bilendir” buyurdu. Ben de O’na altın olan taşı göstererek: “Şimdi<br />

bunu ne yapayım?” diye sordum. O da, “Onu kendi ihtiyaçlarına harca!” dedi. Artık ona başka bir cevap<br />

vermekten korktum.<br />

Hayve hazretlerinin eline, her sene ihsan olarak birçok dinar (altın) geçerdi. Daha evine gelmeden<br />

onların hepsini fakîrlere sadaka olarak dağıtırdı. Sonra evine geldiğinde onların hepsini yatağının altında<br />

bulurdu. Birgün amcasının oğlu, bunun durumunu öğrendi. O da, eline geçen dinarların hepsini fakîrlere<br />

dağıttı. Fakat evine gelip yatağının altına bakınca, birşey bulamadı. Sonra Hayve bin Şüreyh’e bu durumu<br />

arz edince, O da O’na: “Ben Allah rızâsı için veriyordum. Sen ise tecrübe için vermişsin!” dedi.<br />

Nasîhatleri çoktu. Devlet adamlarına da zaman zaman nasîhat verirdi. Bir kerresinde, valilerden<br />

birine buyurdu ki:<br />

“Memleketimizi silâhsız bırakmayınız. Etrafınızdaki Kıbtîlerin, Rumların, Berberilerin ve Habeşlilerin<br />

ne zaman ahidlerini bozacaklarını, sahamızı ne zaman ihlâl edeceklerini, ne zaman ayaklanacaklarını<br />

veya saldıracaklarını bilemiyoruz.”<br />

Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden ba’zıları:<br />

“Ümmetimden yetmişbin kişi (hesabsız) Cennete girecek, onlardan bir zümre ay suretinde<br />

olacaktır.”<br />

Birgün Abdurrahman bin Ebî Bekr, Hz. Âişe’nin yanına girdi ve abdest aldı. Hz. Âişe “Yâ<br />

Abdurrahman! Abdesti şartlarına uygun olarak al, çünkü Resûlullahtan işittim. Buyurdu ki: “Vay ateşten<br />

(yanacak) ökçelerin (yani abdest alırken ökçelerini yıkamayanların) hâline” dedi.<br />

1) Tehzîb-üt-tehzîb cild-3, sh-69<br />

2) Tezkiret-ül-huffâz cild-1, sh-185<br />

3) Vefeyât-ül-a’yân cild-3, sh-37<br />

4) El-A’lâm cild-2, sh-291<br />

HAMZA EZ-ZEYYÂT:<br />

Tâbiînin büyüklerinden, kırâat âlimi, fakîh ve dünyâya ehemmiyet vermeyen, mubahların çoğunu<br />

terk eden bir zâhid. İsmi Hamza bin Habîb bin Ammâre bin İsmâil et-Teymî ez-Zeyyât olup, künyesi; Ebû<br />

Ammâre’dir. İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe ile aynı zamanda 80 (m. 700) doğmuş, O’ndan altı yıl sonra 156<br />

(m. 773)’de Hulvan’da vefât etmiştir. Mezarı meşhûr ziyâret yerlerindendir. Vefât târihinin 154 veya 158<br />

olduğu da rivâyet edilmiştir. Teymoğullarının âzâdlısıdır. Bir rivâyette ise onlara sonradan dahil olanlardandır.<br />

Yaşı itibârı ile Eshâb-ı kirâma (r.anhüm) yetişmiştir. Zeytinyağı ticâreti ile meşgul olduğu için<br />

Zeyyât denilmiştir. Irak’tan Hulvan’a zeytinyağı götürür satar, Kûfe’ye peynir ve ceviz getirirdi. Hamza<br />

bin Habîb (r.a.) Kur’ân-ı kerîmin meşhûr yedi kırâati (okuyuş şekli) olan kırâat-ı Seb'a’dan birisinin rivâyet<br />

edicisi ve kırâat imamlarının altıncısıdır. Aynı zamanda bir muhadd)s olan Hamza sika (güvenilir,<br />

sağlam) bir râvidir. Fıkhın en zor bahislerden birisi olan ferâiz (ölen bir kimsenin malının taksimi) ilminde<br />

de Üstâd olan âlimdir. Hamza ez-Zeyyât kırâatı, A’meş, Ca’fer-i Sâdık, İbn-i Ebî Leylâ, Humrân bin<br />

A’yen Ebû İshâk es-Sebiî, Mansûr bin Mü’temir, Mugîre bin Miksen’den almışdır. Hamza’nın A’meş’den<br />

Resûlullaha (s.a.v.) varan rivâyet tariki (yolu) şöyledir: A’meş, Yahyâ bin Vessâb’dan, O da Alkame, el-<br />

Esved, Ubeyd bin Nedâle, Zirr bin Hubeyş es-Sülemî’den, O da İbni Mes’ûd’dan (r.a.) O da<br />

Resûlullahdan (s.a.v.) almıştır.<br />

Hamza bin Habîb, İshâk es-Sebîî, Ebî İshâk Eş-Şeybânî, A’meş, Adiyy bin Sâbit, Hakem bin<br />

Uteybe, Habîb bin Ebî Sâbit, Mansûr bin Mü’temir ve birçok hadîs âliminden (r.aleyhim) de hadîs-i şerîf<br />

öğrenmiştir. Abdullah İbni Mübârek, “Hüseyin bin Ali el-Ca’fî, Abdullah bin Sâlih el-Iclî, Selîm bin Îsâ<br />

(Ondan kırâat da öğrenmiştir) Îsâ bin Yûnus, Ebû Ahmed ez-Zübeyrî, Muhammed bin Fudayl, Vekî’ bin<br />

Cerrâh, Kabisâ bin Ukbe ve birçok âlim de Hamza bin Habîb’den hadîs-i şerîf rivâyet etmişlerdir.<br />

Hamza bin Habîb (r.a.) kırâatte imâm, dinde hüccet (senet), hadîste sika, fıkıhta üstâd olup, son<br />

derece müttekî (haramlardan sakınan), şüphelilerden tamamen uzaklaşmış verâ’ sahibi ve dünyâdan<br />

uzaklaşmış mubahların çoğunu terk etmiş bir arif idi. İbni Fudayl “Zannetmem ki, Allahü teâlâ Kûfelilerin<br />

üzerinden belâyı Hamza’dan başka bir kimse sebebiyle kaldırsın” Ya’nî onun sebebiyle Allahü teâlâ belâları<br />

kaldırır, buyurmuştur.<br />

İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe, Hamza’ya: “İki şeyde bizden üstünsün. Biz bu iki şeyde seninle münâzara<br />

etmeyiz, elinden almak istemeyiz. Biri Kur’ân-ı kerîm okumak, diğeri de ferâiz ilmidir.” buyurmuştur.<br />

Süfyân-ı Sevrî: “Hamza, Kur’ân-ı kerîm ve ferâizde diğer insanlardan üstün idi.” Şeyhi, ne zaman<br />

- 110 -

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!