25.03.2018 Views

İslam Alimleri Ansiklopedisi 2

İslam Alimleri Ansiklopedisi 2

İslam Alimleri Ansiklopedisi 2

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Allahü teâlânın yüceliği ve pek yüksek olan azameti (büyüklüğü) karşısında hayran kalmaktan kendini<br />

alamaz. Yine Allahü teâlânın her gün üzerimize yağan ni’met yağmurlarının idrâkinde ve farkında olarak,<br />

O’na şükür vazifesini nasıl yapacağını bilemez. Konuştuğu zaman ne konuşacağını, sözünün nereye<br />

varacağını, neticede dünyâsı ve âhıreti için nasıl bir fâide sağlıyacağını bilir, öyle konuşurdu. Eğer, hayır<br />

konuşacaksa konuşur, yoksa konuşmazdı.”<br />

Sa’îd bin Abdülazîz’e bir suâl sorulduğu zaman, “Lâ havle velâ kuvvete illâ billah-il-âliyyil a-<br />

zîm” okuduktan sonra, bilirse, cevâb olarak bildiğim bu, fakat hatâ etmiş de olabilirim, derdi.<br />

Muhammed bin Mübârek es-Sûrî: “Sa’îd bin Abdülazîz, cemâatle namaz kılmaya çok ehemmiyet<br />

verirdi. Cemâatle bir namazı kaçırınca ağlardı” demişlerdir.<br />

Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden ba’zıları:<br />

Süleymân bin Musa’dan rivâyet etti. Resûlullah efendimiz buyurdu ki: “Allah yolunda iken insanın<br />

üzerine gelen toz, kıyâmet gününde yüzlerin parlaklığı ve güzelliğidir.”<br />

İsmâil bin Ubeydullah’dan rivâyet etti. Resûlullah efendimiz buyurdular ki: “Dikkat ediniz! Size<br />

İsrâiloğullarından iki kişinin durumundan bahsedeyim. Birisi, İsrâiloğullarının, aralarında din,<br />

ilim ve ahlâk bakımından en üstün bildikleri. Diğeri, nefsi hakkında çok aşırı davranıp, arkadaşının<br />

yanında, Allahü teâlânın kendisini asla, af etmiyeceğini söyleyen ve Allahü teâlânın<br />

“Sen, benim, merhamet edenlerin en merhametlisi olduğumu, rahmetimin gazabımı geçtiğini<br />

bilmedin mi?” diye buyurduğu kimsedir. Allahü teâlâ, birincisi hakkında “Buna rahmetimi<br />

vâcib kıldım, ikincisi hakkında ise “Buna azabımı vâcib kıldım” buyurdu.”<br />

1) Hiyet-ül-evliyâ cild-8, sh-274<br />

2) Tehzîb-üt-tehzfp cild-4, sh-59<br />

3) Vçfeyât-ül-a’yân cild-3, sh-128; cild-5, sh-281<br />

4) Mîzân-ül-i’tidâl cild-2, sh-149<br />

5) Tezkiret-ül-huffâz cild-1, sh-219<br />

SA’ÎD BİN EBÎ ARÛBE:<br />

Tanınmış bir hadîs hâfızı. Künyesi, Ebu’n-Nadr olup. Adiy kabilesinin âzâdlısıdır. Doğum târihi bilinmemektedir.<br />

156 (m. 773) târihinde vefât etti. Babasının ismi, Mihrân’dır. Zamanının en büyük hadîs<br />

âlimi idi. Katâde, Nadr bin Enes, Hasen-i Basrî, Abdullah bin Feyrûz, Âmir el-Ahvel, Ya’lâ bin Hâkim ve<br />

daha birçok âlimden (r.anhüm) hadîs-i şerîf rivâyet etti. Kendisinden de, A’meş hocalarından biridir.)<br />

Hâlid bin Hâris, Yezîd bin Zeri, Muhammed bin Ebî Adiy, Yahyâ el-Kettân, Bişr bin Mufaddal ve daha<br />

başkaları hadîs-i şerîf bildirdiler. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîfler Kütüb-i sitte’nin (meşhûr altı hadîs-i şerîf<br />

kitabı) hepsinde vardır.<br />

Yahyâ el-Kettân (r.a.), “Şu’be veya Hişâm yahut İbn-i Ebî Arûbe’den birşey işittiğim zaman, daha<br />

başkalarından da duyma ihtiyâcını hissetmem. Çünkü, onlar, hadîs ilminde güvenilir ve itimâd edilir âlimlerdir”<br />

demektedir.<br />

Ahmed bin Hanbel (r.a.): “Sa’îd bin Ebî Arûbe’nin hiçbir kitabı yoktu. Devamlı ezberlerinde muhafaza<br />

ederdi” der.<br />

İbn-i Maîn ve Ebû Zür’a, onun için “O, sika (güvenilir) ve itimâd edilir bir âlimdir” derler.<br />

Ebû Avâne: “Bu zamanda, hadîs-i şerîf ilminde ondan daha üstünü yoktur” dedi. Hadîs âlimleri ondan<br />

sika (sağlam güvenilir) âlimlerin rivâyet ettiklerini kabul etmişlerdir.<br />

Sa’îd bin Ebî Arûbe’nin rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden ba’zıları:<br />

“Peygamber efendimiz sıkıntı ânında, “Lâ ilâhe illallahülazîm-ul-halîm. Lâ ilâhe illallahü<br />

Rabb-ül-arşilazîm. Lâ ilâhe illallahü Rabbüssemâvâti ve Rabb-ül-ardı ve Rabb-ül-arşil kerîm)<br />

diye duâ ederdi.<br />

“Cennete muttali oldum, ekseri ehlinin fakîrler (şükreden) olduğunu gördüm. Cehenneme<br />

muttali oldum ve ekserisinin kadınlar olduğunu gördüm.”<br />

“Kıyâmet gününde kâfire: “Ne dersin? Senin yer dolusu altının olsa, bunları fidye verir<br />

miydin?” diye sorulacak, kâfir “Evet” cevâbını verecek. Bunun üzerine kendisine “Yalan söyledin,<br />

senden bundan daha kolayı istenmişti.” buyurulacaktır.”<br />

1) El-A’lâm cild-3, sh-98<br />

2) Tehzîb-üt-tehzîb cild-4, sh-63<br />

3) Tehzîb-ül-esmâ ve’l-luga cild-1, sh-221<br />

4) Tezkiret-ül-huffâz cild-1, sh-177<br />

5) El-Menhel-ül-azb-ül-mevrûd cild-1, sh-69<br />

- 244 -

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!